CHP Milletvekili Jale Nur Süllü Beylikova'daki çiftçilerimizle bir araya geldi ve üreticilerimizin sorunlarını dinledi. Burada bir konuşma da yapan Süllü, "Çiftçimiz, tarım girdilerindeki artış ve yüksek enflasyon altında üretemez hale getirildi. Bir yandan borç batağı, iklim krizi nedeniyle yaşanan kuraklık, diğer yandan elektrik ve mazot fiyatları nedeniyle üretici çok zor durumda. Böyle giderse ürünler tarlada kalmaya, hayvanlar yok pahasına kesime gönderilmeye devam edecek. Çiftçi üretmezse, güvenli gıda olmaz; gıda krizi baş gösterir" ifadelerinde bulundu.
Sayın Süllü az bile söylemiş. Öncelikle ortada ciddi bir iklim krizi olduğunu hatırlatalım. Maalesef bütün dünyada gıda üretiminde sorunlar var. Küresel ısınmanın yanı sıra, susuzluk da ciddi tehlike oluşturuyor. İşte bu sebepten dolayı dünya ülkeleri çiftçisini ve besicisini koruyor. Neredeyse pamuklara sarıp, zarar görmemesi için elinden geleni yapıyor. Peki biz ne yapıyoruz? Alpu Ovası'na termik santral dikip, bir takım yandaşların servetine servet katmaya çalışıyoruz.
Pek çok çiftçimiz ağır borç yükü altında. Kesintisiz eğitim köylerin neredeyse boşalmasına neden oldu. Burada kesintisiz eğitimi, köy okullarını kapatmadan yapmayı bile akıl edemedik. Çiftçi küresel sermayenin insafına kaldı ve ülkemiz hemen her şeyi ithal eder konuma geldi.
Bu sene döviz kurundan kaynaklanan fiyat artışları da, özellikle taban gübresi sıkıntısı yarattı. Bütün bunlar düşük rekolte olarak geri dönecek.
Peki 2022'de ne yapacağız? Aç karnımızı doyurmak için daha çok ithalat mı yapacağız? CHP Milletvekili Jale Nur Süllü'ye sonuna kadar katılıyorum. Türk tarımı hiç yaşanmadığı kadar kötü durumda. Allah aşkına bunun partiler ve siyaset üstü bir felaket olduğunun da mı farkında değilsiniz?
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı verilere göre 2021 yılında en yüksek fiyat artışı yüzde 168 ile selülozik kâğıtlarda gerçekleşti. Kağıt zaten daha önce de ucuz değildi. Maalesef sevgili hükûmetimiz SEKA gibi Cumhuriyetin önemli fabrikalarını satıp, arazilerine türlü binalar dikmeyi tercih etti. Ülkemizde yılda 6 milyon ton kağıt tüketilirken, bunun 3 milyon 800 bin tonu yerli üretim. Kalan 2 milyon 200 bin ton kağıt ise ithal. AK Partili dostlarımıza kitap ihtiyacından filan bahsetmeyeceğim; ilgi alanlarına girdiğini zannetmiyorum. Ama mesela tuvalet kağıdından bahsedebiliriz. Yani ithalat yapmasak, burnumuza sürecek kağıt bile bulamayacağız. Ne güzel Yeni Türkiye değil mi? Yüzde 100 Yerli ve Milli tuvalet kağıdımız bile yok. Ha!.. Cem Küçük gibi AK Gazeteci arkadaşlarımız ortaya çıkıp da "Taş kullanın kardeşim" diyorlarsa orasını bilemeyeceğim...
Devlet fazlasıyla üreticiye destek veriyor. Sorun üreticinin nerede neyi üreteceğini bilmiyor olması buda milli kayıp.
Hiç kimse sormamismi yol ortaklarinizla hala yola devam edecekmisiniz çiftçiler can derdine düşmüş anlaşılan
Sökede yeni açılan kağıt fabrikası ihtiyaca cevap verir