Ömer Duru yazdı
Ülkemizde cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin işledikleri suçlar şöyle sıralanıyor:
“Yüzde 23 hırsızlık”
“Yüzde 19 uyuşturucu”
“Yüzde 16 cinayet”
“Yüzde 12 yaralama”
“Yüzde 12 yağma”
“Yüzde 8 tecavüz, küçük yaşta çocukları taciz gibi cinsel suçlar”
“Yüzde 5 sahtecilik…”
--//--
İlginç…
2002 yılında 50 bin olan tutuklu ve hükümlü sayısı.
“2015 yılı sonu itibarıyla 184 bin 321’e yükselmiş”
Hızla artan tutuklu ve hükümlü sayısının 2017 yılı sonuna kadar:
“255 bine ulaşması bekleniyormuş.”
Ve… Gene ilginç…
Ülkemizde var olan 362 cezaevi yetmez duruma geldiği için:
“64 yeni cezaevi inşaatına devam ediliyormuş.”
--//--
Bilemiyorum…
Bu rakamların bilimsel tanımı nasıl yapılır?
“Okul sayısı arttıkça o ülkeye huzur gelir” denir ya...
Acaba:
“Cezaevi sayısı arttıkçanın karşılığı ne olur?”
Sosyologlar buna nasıl bir karşılık bulurlar…
162 Cezaevi yetmez,
“64 cezaevi daha yapalım demenin anlamı nedir?”
--//--
İşlenen suçlarda ilk sırayı hırsızlık,
“İkinci sırayı yüzde 19’la uyuşturucu alıyorsa...”
Bunun anlamı nasıl izah edilir?
Yüzde 16 olan cinayet:
“Yüzde 12 olan yağmanın”
“Anlamı nedir?”
Ve nedir:
“Yüzde 8 olan tecavüzün anlamı?”
--//--
İşin ilginç yanı:
“Halen tutuklu ve hükümlü olanların sayısının artması.”
Yüzde 8’e yükselen tecavüz olaylarında:
“Küçük yaşta çocuklara taciz konusunun eklenmesi.”
Okuduğum bir yazının başlığı:
“Suç patlaması”ydı…
Doğru gerçekten:
“Cezaevleri yetmiyor, yenilerini yapıyoruz.”
14 yılda tutuklu ve hükümlü sayısı durmadan artıyor:
“Biz de buna seyirci kalıyorsak”
Bunun da “bilimsel yönden incelenmesi” gerekir desek:
“Yanlış olur mu?”
--//--
Unutmayalım…
Cezaevlerinin artması, tutuklu ve hükümlü sayısının katlanması:
“Huzursuzluğun”,
Azalması ise:
“Huzurun” işaretidir...
Değerlendirmeyi biraz da böyle yapsak nasıl olur dersiniz?
Günlerin getirdiği
--Politikada eskiyen yüzler--
Kahveye gidenler ya “oyun oynar”… Ya da sohbet ederler… Onun için de her kesimin oturacağı yer aşağı yukarı bellidir. Biri geldiyse diğerini bekler… Sonra gelen de selam verip oturur yanına… Önceki gün baktım… Oyun oynayanlar tam kadro otururlarken, sohbetçiler de dört kişi ayrı bir masada sohbete başlamışlardı... Oyuncuları değil “sohbetçileri tercih edip” oturdum yanlarına. Sağdan soldan denirken bizim sohbetçilerden biri sordu “CHP’de son günlerde Yücel Yenilmez adı tuttu. Ama onlarla birlik olduğunu bildiğimiz Erman Gölet yok meydanda… O politikayı mı bıraktı, yoksa politika onu mu?” Dinleyenler konuştular… Erman Gölet için farklı yorum yapanlar oldu… Sohbetin en yaşlı kişisi şöyle bağladı sözlerini “Haklısınız belki ama… Bildiğim Erman Bey politikayı bırakmaz… Yeri geldiğinde gene meydana çıkacaktır. Yücel Yenilmez ise bir koltukta birkaç karpuz taşıyor. Politikada iyi isim yaptı” dedi kısaca… Sahi diyoruz… Erman Gölet arkadaşlarının söylediği gibi görünmez oldu. Merak edildiğini ve arandığını biliyor mu acaba? Bilmiyorsa Yücel Yenilmez hatırlatarak “ortaya çık artık” desin…
--Murat Diri haklı—
Murat Diri’nin yaşamının en önemli bölümünü Eskişehirspor işgal eder. Tribün lideri olarak sahasında ve deplasmanlarda Eskişehirspor’u ekibiyle birlikte yalnız bırakmayan Murat Diri demiş ki “Alınan sonuçlardan inanın bıktık. Bu sezon taraftarımız açısından resmen eziyet yılı oldu. Ömrümüzün yarısı gitti. Abartmıyorum bu takımın peşinde olan herkesin ömründen garanti beş yıl gitti. Böyle bir direnişe kimse tanık olmamıştır. PTT ligine düşelim de artık. Böyle gelenin gidenin vurduğu durum bize göre değil. Yenilmekten bıktım, bezdim artık… Alt ligde de olsa şampiyonluk kovalamak istiyorum.”
Ve Murat Diri şöyle bağlamış yorumunu “Hem düşersek sloganımız da hazır. Düştüysek kalkarız. Daha ölmedik” diyeceğiz… Güzel bir duygu değil mi?.. Sevgili Murat’a kolay gelsin diyor, gönlünce Es-Es’ler diliyoruz.