Prof.Dr. Alper Çabuk

Su Akar - 1

Bundan on yıl kadar önce yerel basına küresel iklim değişiklikleri ve kuraklık tehditline dikkat çekmek için beyanat vermişim

18 Ocak 2021 08:59
A
a
Sütiş Eskişehir
Bundan on yıl kadar önce yerel basına küresel iklim değişiklikleri ve kuraklık tehditline dikkat çekmek için beyanat vermişim. Sadece benim ve benim gibi yüzlerce kişinin son on yıl yaptığı binlerce  açıklamadan biri. O zaman söylediklerimin, bugün kuraklıkla ilgili yaşadıklarımıza o yıllarda nasıl dikkat çektiğini  vurgulamak için basına yansıdığı şekliyle paylaşmak istiyorum. 
 
“Türkiye'nin her bölgesi iklim değişikliklerinden etkilenecek… Prof. Dr. Çabuk, insan yaşamına en büyük tehdidin, yine insanların kalkınma çabaları içinde dünyaya ve doğaya verdiği zarar olduğuna işaret ederek, kalkınma ve buna bağlı ortaya çıkan çevre sorunların yol açtığı küresel ısınmanın etkilerini artarak gösterdiğini bildirdi. Her geçen gün meteorolojik olaylara bağlı afetlerin yaşam alanlarımıza önemli düzeyde zarar verdiğini anlatan Prof. Dr. Çabuk, sözlerine şöyle devam etti: ‘Ülkemizde son günlerde doğal afetler sonucu yaşanan can ve mal kayıpları büyük ölçüde iklim değişikliklerine de bağlıdır. Bu gibi olaylar önümüzdeki yıllarda giderek artacak. Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda karşı karşıya kalacağı en önemli afetler, en az depremler kadar önemli olan meteorolojik olaylara bağlı ortaya çıkacak. Türkiye'nin her bölgesi iklim değişikliklerinden farklı şekillerde etkilenecek. Bazı bölgeler aşırı yağış altında yaşam alanlarını ve tarım topraklarını kaybederken, bazı bölgelerimizde ise ortaya çıkacak kuraklıklara bağlı erozyon ve çölleşme görülecek. Tüm bunlar 6306 sayılı Afet Riskleri Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu ile başlatılan kentsel dönüşüm sürecinde dikkate alınması gereken en önemli afet riskleridir.’
 
Beslenme ve barınma insanların temel gereksinimleridir… Prof. Dr. Çabuk, iklim değişikliklerine bağlı olarak ortaya çıkabilecek tarım arazilerindeki sorunlar, susuzluk, kuraklık, tarım topraklarının kaybı gibi konuların acilen dikkate alınması gerektiğine işaret ederek, ‘Beslenme ve barınma insanların temel gereksinimleridir. Ancak hiç dikkate alınmasa da beslenme gereksinimi, barınmadan doğal olarak önceliklidir. Bugüne kadar kentleşme sürecinde hep beslenme yerine barınma öncelikli kentsel gelişimler ortaya konuldu. Bu kapsamda ovalarda, tarım topraklarında gelişen kentlerimizin önemli çoğunluğu hem depremler tarafından, hem seller tarafından tehdit edildi. Diğer taraftan tarım topraklarına, su havzalarına zarar verildiğinden, beslenme gereksinimimiz göz ardı edildi' diye konuştu. Depremlerin ve sellerin doğaya ve insanlara yaşam veren, doğanın çeşitlenmesini sağlayan güzel doğa olayları olduğuna değinen Prof. Dr. Çabuk, ‘Bunları, doğaya yanlış yaklaşımımızla, yaptığımız yanlış ve çarpık kentleşmeyle, yanlış sanayileşmeyle, kötü inşaatlarla biz afete çeviriyoruz’ dedi.”
 
NASA çok uzun dönemdir “Konu suya geldiğinde, küresel düşün” sloganıyla yeryüzündeki yeraltı ve yer üstü su kaynakların durumunu uydularla gözlemliyor ve uydu verileri analizleriyle bulgular ortaya koyuyor; bu konularla ilgili kamuoyunu aydınlatıyor. Yine yaklaşık on yıl kadar önce kuraklık açısından dünyada en yüksek risk altında görülen yerler arasında Türkiye’nin önemli bir bölümünü de kapsayan bölgeyi işaret etmişti. Bu açıklamayı NASA, dokuz yıllık güçlü bir ekibin yapmış olduğu çalışmaya dayandırmıştı. Kamuoyunda o dönemde bu çalışma ses getirdi, ama ‘NASA ne bilecek bu işi, teee dünyanın öbür ucundan, biz sahadayız, kuraklık muraklık yok’ benzeri açıklamalar geldi; risk görmezden gelindi. O dönemden bazı tebdirler alınmış olunsaydı, büyük afeti – kuraklık ve susuzluğu biraz daha öteleme şansımız olabilirdi. NASA'nın 'Measuring Earth's Surface Mass and Water Changes' programı kapsamında ortaya koyduğu bulgular yeraltı suları ve nem durumu açısından Avrupa’nın büyük bölümüyle, ülkemizin kuzey yarısının tehlike altında olduğunu gösteriyor. Doğal sistemler ve rezervler açısından sona gelinmiş... Artık doğadan beklemek yerine, bozduğumuz doğal sistemleri örnek alarak, biz doğaya katmalıyız. İşte yeşil altyapı sistemleri bu amaçla kullanılabilecek çok önemli sistemler. Ülkemizdeki bazı belediyeler bu konuyla ilgili gerekli çalışmalara, çok geç olsa da, geçen haftalarda yağmur ve yüzey sularının toplanması konusunda gerekli imar düzenlemelerini yaparak başladı. Bu konuyu gelecek haftaki yazımda detaylandıracağım. Ancak bu konudaki uygulamaları çok büyük bir hızla yaygınlaştırırsak, büyük afeti öteleyebilir ve “Su akar, Türk bakar.” sözünün haksızlığını ortaya koyabiliriz.
 
Herkese sağlıklı ve güzel bir hafta diliyorum.
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi