Soylu Süllü'ye cevap vermez

Milletvekili Jale Nur Süllü, Alpu'da yaşanan ve AK Partili Belediye Başkanı Rafet Demirtaş ile Kaymakam Ömer Özbay arasında vuku bulan ve devletin kaymakamının sürülmesiyle neticelenen olayları sordu. Sorunun muhatabı İçişleri Bakanı eski Demokrat Partili Süleyman Soylu...
Sayın Soylu bu soruya cevap verir mi bilemem. Çünkü Tayyip Erdoğan tarafından atanan bakanların, millete hesap vermek gibi bir zorunluluğu bulunmuyor. Eskiden milletin bir vekili soru sorduğu zaman, bakanların açıklama yapması gerekirdi. Şimdi böyle bir zorunluluk yok. Yani Sayın Soylu baktı kolay cevap verilebilecek bir soru, canı isterse cevap verir. Baktı soru 'Bilmediği yerlerden gelmiş' cevap vermez. Muhtemelen eski Demokrat Parti'li Soylu, milletin vekili olan Jale Nur Süllü'ye cevap vermeyecektir. Çünkü soru biraz 'Kazık' bir soru...
Jale Nur Süllü aslında Eskişehirlilerin merak ettiği şeyleri sormuş. Mesela, ''Eskişehir Alpu Kaymakam’ı Sayın Ömer Özbay’ın İç İşleri Bakanlığı’nın onayı ile gerçekleşen ani görev yeri değişikliğinin sebebi nedir?'' demiş.
Muhtemelen Sayın Soylu bu soruya cevap verecektir. Vereceği cevabın da ''Görülen lüzum üzerine'' tarzında olacağına eminim. Jale Nur Süllü ayrıca İçişleri Bakanlığı makamında bulunan Süleyman Soylu'ya, ''Eskişehir Alpu Belediye Başkanı Sayın Rafet Demirtaş’ın kaymakamın görev yeri değişikliğinin gerçekleşmesinde rolü var mıdır? Yok ise Sayın Kaymakamın görev yeri değişikliği sonrası Sayın Belediye Başkanı’nın “Devlet Gereğini Yaptı” açıklaması ne anlama gelmektedir?'' sorusunu yöneltmiş.
Süllü ayrıca, ''Bir belediye başkanı, Kaymakamlığa ait Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın bütçesini istediği gibi kullanabilme yetkisine ve isteği gerçekleşmemesi durumunda devlet memuru için görev yeri değişikliği isteme hakkına sahip midir?'' ifadelerinde bulunmuş. Sayın Süllü'nün özellikle son sorusuna çok güldüm. İlâhi Sayın vekilim, bir belediye başkanının Ankara'daki arazileri parsel parsel terör örgütüne peşkeş çekmeye hakkı var mı? Veya bir vakıf kurup, devletin paralarını yandaşlara peşkeş çekmeye hakkı var mı? Şimdi Demokrat Parti'de 'Çok konuştuğu' için AK Parti'ye transfer edilen Süleyman Soylu'nun bu sorulara nasıl cevap vereceğini düşünüyorsunuz?
Bence Sayın Soylu en akıllıcasını yapacaktır. ''Bu Ce Ha Pe'lileri şehit cenazesine sokmayacağız'' gibi bir açıklama yapıp, bu ve benzeri soruları unutturması mantıklı olur. Olan da devletimizin arslan gibi kaymakamına olacaktır. Ne olacaktı ki?..

Volkan Doğan rahattı

Seçimlere yalnızca iki hafta kala AK Parti Odunpazarı Belediye Başkan adayı Volkan Doğan'ı ES TV ekranlarında ağırladık. Sayın Doğan'la daha önce de televizyon programları yapmış, Eskişehirlilerin merak ettiği soruları kendisine yönlendirmiştik. Elbette bir gazeteci olarak Sayın Doğan'ın başka televizyon kanallarındaki mülakatlarını, basına ve internet sitelerine yansıyan açıklamalarını dikkatle takip etmiştim.
Diyebilirim ki Sayın Doğan'ın gösterdiği en iyi performans, yaptığı son televizyon programıydı. Kıymetli meslektaşlarım Ali Baş ve Arif Anbar'la birlikte yönelttiğimiz soruları rahatlıkla cevaplandıran Doğan kendinden emin bir görünüm arz etti. Yazımın başında da belirttiğim gibi seçimlere iki haftacık süre kaldı. Seçim süreci başladığında Volkan Doğan'ın partisi en kuvvetli parti değildi. Kazım Kurt'un ve Salih Karabacak'ın partisi de en kuvvetli parti değildi.
En kuvvetli parti, 'Kararsızlar Partisi'ydi. Şimdi o kararsızlar partisinin oyları giderek eriyor ve vatandaşlar Kazım Kurt'a mı, Volkan Doğan'a mı yoksa Salih Karabacak'a mı oy vereceğine karar veriyor. Sanırım kararsızlar partisinin oyları bir hayli azaldı. Liderler bu saatten sonra çok fazla bir şey yapamaz. Ancak bir liderin rahat ve kendinden emin olması, panik hâlinde bir takım açıklamalar yapmaması etkili olur. Biz iki ayaklı maymunlar, liderimizin güçlü ve kendinden emin olmasını bekleriz. Sayın Doğan'ın ne konuştuğunu ayrıca değerlendiririz. Fakat kendinden emin olması, sanırım oylarının belli bir oranda artmasına yol açacaktır.

Hiç bu kadar utanmamıştım

Kısa adı OECD olan İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı Türkiye’yi yabancı kamu görevlilerine rüşvet konusunda mevzuatında reforma gitmesi yönünde uyardı. ''Şimdi bu da ne demek?'' diyeceksiniz.
Türkçesini yazayım, yabancı ülkeler bize ''Rüşvet istemeyin kardeşim bizden. Şu rüşvetçi Türk yöneticilerinden dolayı 'İllallah' dedik'' demek istiyor. Görüyor musunuz memleketin ne hâle geldiğini?.. Ben hayatımda hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum.
İnanın haberi internet sitelerinden okuyunca bir – iki saat kendime gelemedim. Şerefli Türk Milleti'nin başını öne eğdirmeye kimsenin hakkı yoktur. İşte en büyük beka sorunu da bu tip rüşvetçi yöneticilerdir. Bir takım hayali düşmanlar yaratıp, sonra o hayali düşmanlara saldıracağınıza, evvela rüşvetçi yöneticileri devlet kademelerinden temizleyin. Türk Milleti'ni de bir daha böyle utandırmayın...