16. Yüzyılın önde gelen divan şairlerinden “Fuzuli” ne kadar da güzel söylemiş…
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah’ım bilir…”
Mealen çaresizliği vurgulayan “Fuzuli”nin bu güzel şiirini sevgiliye ithaf ettiği rivayet olunur…
Benim, bizim, bu kentin büyük sevdası Eskişehirspor söz konusu olunca susmaya gönlümüz razı olmadı. Tesiri olmasa da bir şeyler söylemek vacip oldu artık…
Ey sevgili Ertuğrul Sağlam; geldiğin günden beri üzerine titredik. Kem sözlerden sakınmaya çalıştık. Dilimizin aklımızın yettiğince savunduk…
Karakterini, adamlığını, efendiliğini, tevazuunu hep ön plana çıkardık…
Sosyal sorumluluk projelerindeki duyarlılığını hayranlıkla karşıladık…
***
Çünkü Anadolu’da bir ilki başarmıştın…
Omuzlarındaki şampiyonluk apoleti yalnızca onurunu değil, kredini de artırıyordu…
Zaman zaman söylemlerinle başkan ve yönetimin üzerinde görüntü verdiğine de tanık olduk…
Ama başkan bu durumu sorun etmedi. Desteğini bir an olsun esirgemedi…
Tercihlerin, kararların, tartışılmadı bile…
Yani bu güne kadar dikensiz gül bahçesinde gezdin…
Şans olgusu da sürekli yanında oldu…
2’nci, 3’ncü Lig takımlarını eleyerek geldiğimiz Türkiye Kupası’nda final oynamayı başarı olarak kabullendik…
Tarihinin en kötü Galatasaray’ını yakalamışken bir kupa destanı yazmak hiçten bile değildi…
Ve artık sözün bittiği, umutların tükendiği yere geldik…
***
Her hafta düzelir inancıyla düşlerimizde yaşattığımız takım ligin dibine demir attı…
Bu gün Mersin İdman Yurdu maçının sonucundan çok yaptığınız değişikler konuşuluyor…
Hocayı teknik anlamda eleştirmeyi sevmem ancak golünü atan, penaltı yaptıran, savunmadan gelip top çıkaran “Ömer Şişmanoğlu”nu alıp, sağından soluna dönünceye kadar dört mevsim geçen “Mirkan”ı sahaya sürmek hangi akılla bağdaşır?
“Hürriyet”in maçın hemen başında şanssız bir şekilde sakatlanması üzerine, savaşçı, mücadeleci “Lawal” yanınızda otururken, daha etkisiz, daha kırılgan “Serdar Özkan”ı sahaya sürmenin esbab-ı mucibesi nedir?
“Servet Çetin, Güven Varol, Serkan Balcı, Sinan Kaloğlu, Tita” gibi 35’e merdiven dayamış, “Bu son fasıldır ey ömrüm!” diyen yaşlı lejyonerler karşısında genç kadronla bir varlık gösteremiyorsan…
Onların 10 kişiyle gösterdiği direnci gençlerle gösteremiyorsan, 90+4’ te dahi gol yemeyi başarabiliyorsan (!) artık kendini sorgulama zamanın gelmiştir hocam!
Özeleştiri nedir bilir misin hocam?
Demem o ki; kredini artık tükettin hocam!
Neredeyse bir yıldır deplasman galibiyetine hasret kalmış bir takımın hocası olmak nasıl bir duygu hocam?
Biz de artık takıma olan güvenimizi yitirmek üzereyiz bilesin istedim hocam…
Bu hafta ligin en zayıf halkası Balıkesir geliyor. Şayet onlarda buradan puan alırsa hiç şaşırmam hocam…
“Dilim söylemeye varmıyor ama bu takımı gerçekten nereye götürüyorsun HOCAM!”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...