Sosyal medyanın gücü

Anında reaksiyon alınabilen mecra sosyal medyanın gücü artık önlenemez bir düzeyde.
Önceleri okul arkadaşlarının birbirini bulabildiği araç olarak görülen sosyal medya, Michael Page’in saptamasında olduğu gibi siyasi hareketlere ilham verdi ve dünyanın birbiriyle konuşabileceği bir platform olarak konumunu pekiştirdi.
Sosyal medya platformları, siyasi ve toplumsal örgütlenmelerin aracı, herhangi bir olaya karşı verilen bireysel tepkilerin mecrası, alanında uzman kabul edilen ve takipçileri olan, gastronomi, kültür, alışveriş, moda gibi alanlarda fikrine güvenilen kişi olarak tanımlanan Influencerlık diye bir çalışma biçimine olanak tanıdı. 
Şirketler için ise ürünlerinin reklam ve pazarlamasını yapabildikleri dünya ile entegre bir alan oluşturdu.
Sosyal medya öyle bir güç haline geldi ki…
Örneğin…
Bir kadına cinsel saldırı veya şiddet uygulanmasının sosyal medyadaki yankısı serbest kalan zanlıların savcılığın itirazıyla tutuklanmasına yol açabiliyor.
Sokak hayvanları için getirilmek istenen ötenazi uygulaması sokak eylemleri ve sosyal medyadaki güçlü tepkisel paylaşımlarla engellenebiliyor.
Bununla birlikte…
Aktivist gruplar için iletişim ve eylem merkezi haline gelen sosyal medya bireysel paylaşımların doğruluğuna karşı oluşan şüpheler kurumsal paylaşımların itibarını artırıyor.
Manipülasyona açık bir mecra olarak da görebileceğimiz sosyal medyanın, yanıltıcı ve kışkırtıcı paylaşımlar nedeniyle tehlikeli yanı bulunduğunu da peşinen kabul etmek gerekiyor.
Ancak…
En nihayetinde canlı yayın, online etkileşim gibi özellikleriyle hedeflenen kitleye ulaşma şansı bulunan siyasi partilerin de en fazla kullandıkları yer haline gelen sosyal medya, bu gücü sayesinde siyasal iktidarların en çekindiği alan.
Türkiye gibi otoriter siyasal iklime sahip ülkelerde bu nedenle iktidarlar, zaman zaman sosyal medyanın fişini çekerler.
“Akıllı olun, kafamı bozarsanız fişi sürekli çekerim” mesajı verirler…
Anlayacağınız…
İktidarların bile çekindiği sosyal medya işte bu kadar güçlü hale geldi.

3 padişah, 12 cumhurbaşkanı eskiten Eskişehir meselesi

Sıcak sularıyla ünlü Eskişehir, bir türlü turizm potansiyeli yaratacak termal turizm merkezi haline gelemedi.
Bugün önemli termal turizm destinasyonu haline gelen Afyonkarahisar’a sıcak su kültürü aşılayan Eskişehir’de bu alanda düşünülen projeler hep engellendi, siyasi gerekçelerle rafa kaldırıldı.
Anadolu Üniversitesi Rekörlüğü zamanında Yılmaz Büyükerşen de bu konuya el atmıştı.
Sıcak su kaynaklarıyla ilgili proje hazırlayan Büyükerşen, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a gider. Özal’ın onayını alan proje Eskişehir Belediye Başkanına sunulur. O da beğenir ancak proje kapsamında Hamamyolu’ndaki hamamların birleşmesi konusu aşılamaz.
Sonra…
Kızılinler bölgesinin termal turizm merkezi olması hadisesi…
Vali Kadir Çalışıcı da çok uğraşmıştı. Kültür ve Turizm Bakanı olan AK parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı da bu işi hayata geçiremedi.
1808-1839 yılları arasında hükümdarlık yapan II. Mahmut tarafından vakfedilen Eskişehir’deki hamamlardan bazılarını düzenli işletecek “memurun” atanmaması başlayan sorunlar, 200 yılı aşkın süredir devam ediyor.
3 padişah, 12 cumhurbaşkanı eskiten Eskişehir’in sıcak su sorunu artık bir çözüme kavuşturulmalı.
Kızılinler Termal Turizm Projesi bunun için bir başlangıç olur.