Sonra hallederiz

6 Ekim'de yapılması gereken Eskişehirspor kongresi, yeterli çoğunluk sağlanamadığı için ertelendi. Bizim Eskişehirspor'da bir sorun var; sıkıntılarla karşılaştığımız zaman o sorunlarla yüzleşmeyi erteliyoruz. "Sonra hallederiz" mantığı pek bir yerleşmiş Eskişehirspor'a...
Nitekim Eskişehirspor'un acilen yeni ve kaliteli bir yönetime ihtiyacı olmasına karşın, kongre üyelerimiz bu sıkıntıları yeteri kadar ciddiye almamış olacaklar ki, "Sonra hallederiz" diyerek kongreye teşrif etmemişler. Aslını ararsanız Eskişehirspor bu duruma 'Sonra hallederiz' zihniyeti yüzünden gelmedi mi?
Mesela süperligde başarıdan başarıya koşarken, "Futbolculara ve menejerlerine bu kadar para ödenmez. Eskişehirspor bu yükün altından kalkamaz" denildiği zaman, kulübü yönetenler, "Önemli değil canım; sonra hallederiz" diyorlardı. O gün yöneticilerimizin yediği hurmaların, bugün midemizi tırmaladığını görüyoruz. Bu arada müstağfi başkanımız Osman Taş'a da kulak vermeliyiz.
Sayın Taş Eskişehirspor'un 3 hafta içerisinde ne yapıp edip, 1 buçuk milyon Avro para bulması gerektiğini belirtmiş. Bu da 9 buçuk milyon Türk Lirası'na karşılık geliyor. Sahi bu parayı nereden bulacağız? Yoksa bu sorunu da mı sonra halledeceğiz?..

Zamlar enflasyonu düşürdü

Köprü ve otoyolların ardından tren seferlerine de yüzde 20 oranında zam geldi. Aslında hangi ürünlere zam geldiğini değil, hangi ürünlere zam gelmediğini listelesek, işimiz çok daha kolay olurdu. Öte yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın damatları enflasyonun düştüğünü, yüzde 10'un altında seyrettiğini müjdeledi. Dünyada her şeye zam gelirken enflasyonu düşüren tek hükumet bizde varmış meğerse. Ne kadar övünsek azdır...
Öte yandan CHP Milletvekili Utku Çakırözer de ekonomik programı eleştirdi. Özellikle sel mağduru çiftçilerimize verilen sözlerin bir türlü tutulmadığını hatırlatan Çakırözer, "Artık süslü rakamlarla, paketlerle çiftçiyi, kandırmaktan vazgeçin. Yurttaşın asıl talepleri karşılanmadığı sürece hangi paket çıkarılırsa çıkarılsın bu ülkeye katkı sağlamaz" ifadelerinde bulunmuş. Çakırözer'e hak vermemek mümkün değil. Gerçekten de Sayın Maliye Bakanımız'ın "Aksiyonlarla desteklenmiş aktif bankacılık adımları" gibi sözleri, memlekette hiçbir şeyi düzeltmiyor.

Adam haklı kardeşim

Eskişehir Seyitgazi yolunda meydana gelen bir trafik kazası, Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe'yi isyan ettirdi. Hükumetimiz ilk 4 senesinde Türkiye'deki kara yollarına büyük yatırımlar yaptı. Bu konuda ne kadar övünseler haklarıdır. Ancak aynı iktidarın kalan 14 senede kara yollarına yeterli yatırımları yapmadığının da altını çizmek zorundayız. Bu yapılmayan yollardan biri de Eskişehir Seyitgazi yolu. Hemen her hafta bölgede yüreğimizi ağzımıza getiren bir trafik kazası cereyan ediyor. Son olarak iki aracın karıştığı trafik kazasında ölen olmaması, buruk bir teselli oldu.
Ancak bu kaçıncı kaza?
Seyitgazi'nin çiçeği burnundaki belediye Başkanı Uğur Tepe de bu kazaya dikkat çekerek, "Bugün tekrar bir trafik kazasına daha ev sahipliği yaptık. Yaralılarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Artık 'Ölüm Yolu' olarak anılan Eskişehir-Seyitgazi-KırkaAfyon sınır yolunun bir an önce yatırım programına alınarak bölünmüş çift şeritli geniş bir yol haline dönüştürülmesi gereklidir. Vatandaşımızın canı bu kadar ucuz, bu kadar değersiz değildir. Sesimizi Duyan Var mı? Bu kaçıncı kaza?" ifadelerinde bulunmuş.
Sayın Tepe'nin tepkisini okuduğum zaman, "Adam haklı kardeşim" diye mırıldanırken yakaladım kendimi. Haklı olmasına haklı da, o yol yapılmadığı müddetçe haklılık, ölümlü kazaları engellemeyecek...

Tepebaşı'ndan önemli festival

Tepebaşı Belediyesi "Geleneksel 4'üncü Küçükbaş Çoban Festivali'nin açılışını gerçekleştirdi. Öncelikle Tepebaşı yetkililerine küçük bir eleştiride bulunmak istiyorum. 658'inci geleneksel Kırkpınar yağlı güreşleri olabilir. Ancak bir festivalin 'geleneksel' olarak nitelendirilmesi için – en azından hem de – bir kaç kuşaktır devam ediyor olması gerekir. Umarız torunlarımız aynı festivalin 60'ıncı veya 70'incisini de görürler de, "Geleneksel" demeye cesaret edebilirler.
Türkiye'de kırmızı et fiyatları ateş pahası. Gençliğimde okuduğum Nazım Hikmet'in bir dizesinde, "Hani şimdi bizim soframıza / Haftada bir et gelir" ibaresi vardı. Nazım Hikmet günümüzde yaşasaydı bu dizeleri, "Ayda bir et gelir" diye düzeltmek zorunda kalırdı. Hükumetimiz vatandaşın et yemesini 'Lüks tüketim' olarak addediyor. Halbuki bir zamanlar ülkemizin cennet gibi topraklarında kuzular otlardı... Şimdi Müslüman kasabı Sırbistan hükumetinden et alıyoruz...
O Sırbistan ki, bizim Konya'dan küçük bir ülke. İnsan ister istemez eski ve güçlü Türkiye'yi hatırlıyor. Gözlerimiz dolarak hatırlıyoruz nâmerde muhtaç olmayan güçlü Türkiye'yi...
Tepebaşı Belediyesi'ni küçükbaş üreticilerin sorunlarına sahip çıktığı için tebrik ederiz. Önümüzdeki yüzyıl içinde geleneksel hâle geleceğini umut ettiğimiz bu festivalin devamını diliyoruz...