Odunpazarı Kent Konseyi, TÜRKSAM Başkanı Sinan Oğan'ı misafir ediyor.
Odunpazarı Kent Konseyi, TÜRKSAM Başkanı Sinan Oğan'ı misafir ediyor. Cumartesi günü Hasan Polatkan Kültür Merkezi'nde bir konuşma yapacak olan eski Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, gün geçtikçe derinleşen göç sorununu ele alacak. Bilgi birikimi ve dünya görüşünü çok beğendiğim Oğan'ı merakla beklediğimi söyleyeyim, Bu arada Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru sol görüşlü birisi. Sinan Oğan ise ülkücü kanadın önemli isimleri arasında yer alıyor. Muhtemelen 1970'li yıllarda olsak, böyle bir ziyareti rüyamızda görsek hayra yormazdık. Tabii bu ziyareti eleştirdiğim sonucuna ulaşılmasın. Bilakis ülkesini seven, ancak farklı dünya görüşleri olan insanların konuşuyor olmasını çok önemsiyorum. İsmail Kumru ve mesai arkadaşlarını bu söyleşiyi tertip ettikleri için tebrik ederim.
Kılıçdaroğlu'na üç cevap
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya üzerinden seçmenlerine seslendi. Kılıçdaroğlu özet olarak bazı vakıflar üzerinden Amerika Birleşik Devletleri'ne para aktarıldığını, işin içinde Erdoğan ailesinin olduğunu öne sürerek, elinde belgeler olduğunu iddia etti. Bu olaydan sonra da her zaman olduğu gibi toplum ikiye bölündü. Hükûmeti destekleyenler, "Belgeler sahtedir" derken, muhalif vatandaşlar ise "Belgeler doğrudur" dedi. İşin doğrusu ortada kamuoyuyla paylaşılmış bir belge yok. Ayrıca bir bir takım belgeler paylaşılsa bile bunların hakiki olup olmadığını zaten kriminal bir inceleme belirler. Karpuzu bile tipine bakarak anlayamazsınız. Önce elle yoklar, öyle alırsınız. Görmediğimiz belgelerin hakiki olup olmadığını kim nereden bilebilir ki? Yeri gelmişken kimsenin üzerinde durmadığı bir konuyu aydınlatalım; Vakıflar tüzel kişiliklerdir ve yurt dışına para transfer etmeleri yasa dışı değildir ve bu transferlerin onlarca mantıklı açıklaması olabilir. Her neyse... Burada Sayın Kılıçdaroğlu'na yalnızca üç cevap verilebilir. Birincisi "Ne vakfı? Ne parası? Ne Amerika'sı? Böyle bir şey yok! Palavra atıyorsunuz!" diyerek toptan iddiaları reddetmek. O zaman zaten konu kapanır. İkincisi "Evet bir para aktarma olayı olabilir. Fakat bunun bizimle bir ilgisi yok" demektir. Üçüncü cevap ise para aktarımının mantıklı ve ticari bir nedeni olduğunu belirterek kamuoyuna açıklamaktır. Bunun dışında, "Biiiizzzz 15 Temmuzdaaaa!.." diye başlayan veya "Bayrak inmeeeezzz, Ezan susmaaaaazzzzz!" diye başlayan cevaplar, suçlamalara yanıt verilemediği algısını oluşturur.
Aslında borç büyük değil
Eskişehirspor Başkanı Mehmet Şimşek, basının karşısına çıkarak önemli açıklamalarda bulundu. Aslında "Mehmet Şimşek içini döktü" desek yeridir. Görev süresi boyunca ellerinden gelenin en iyisi yapmaya çalıştıklarını ifade eden Şimşek, FİFA dosyalarını çözmeyi başardıklarını ve altyapı transferini açtıkların hatırlattı. Şimşek ayrıca Sportoto idaresinde yıllardır alınamayan paraların tahsil edildiğini ve hiç hesapta olmayan FİFA yargılama ücretlerini kulübün cebinden para çıkmadan hallettiklerini açıkladı. Bunlar elbette önemli açıklamalar. Ancak beni Mehmet Şimşek'in en çok iki açıklaması etkiledi. Birincisi kulübün tam 287 milyon lira borcunun olması. Aslında bu para 17 buçuk milyon dolar kadar bir para. Futbolda – yeri geldiğinde – tek bir futbolcuya verilebilecek bir para. Ancak yine de bu parayı bir türlü denkleştiremiyoruz. Şimşek'in çarpıcı olan ikinci açıklaması ise Eskişehirspor'a gelen yardımların yüzde 90'ının şehir dışından geliyor olması, Ki bu durumda da Eskişehirli işadamlarının sorumluluklarını yerine getiremediklerini görüyoruz.