Son günlerde COVID 19 pandemisine kilitlenmişken, geleceğimizi çok ciddi düzeyde etkileyecek bir başka büyük tehlikeyi yeterince fark etmiyoruz. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), gelecek beş yıl içinde küresel ısınmanın 1.5 derece sınırını aşmasının, Sanayi Devrimi öncesi döneme göre çok daha yüksek bir ihtimal haline geldiğini söyledi.
WMO’nun İngiltere ofisi tarafından yapılan değerlendirmeye göre bunun 2024’ten önceki herhangi bir yılda gerçekleşmesi olasılığı yüzde 20’ye yükseldi. Bu durum bize önümüzdeki yıllarda iklim olaylarına bağlı çok sayıda afetle karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor. Aslında geçtiğimiz ay içinde ülkemizin dört bir yanında yaşanan fırtına, hortum ve aşırı yağışlara bağlı ortaya çıkan sel, su baskını, heyelan vb afetler ve ortaya çıkan hasarın büyüklüğü bunun bir ön izlemesi gibi.
Bilim insanlarına göre küresel ısınmanın yüzyıl boyunca 1.5 derecenin altında tutulması halinde iklim değişikliğinin en ağır sonuçlarından kaçınabilmek mümkün olabilirdi. Zaten Paris Anlaşması da bunu hedefliyordu. BBC‘den Matt McGrath‘in aktardığına göre, araştırmacılar dünyanın yıllık ortalama sıcaklığının 1850’lerden bir derece fazla olduğunu zaten söylüyordu; bu muhtemelen gelecek beş yıl böyle gidecek. Ancak söz konusu çalışma, öncekilerin gösterdiğinin aksine, gelecek beş yıl içindeki 1.5 dereceli artışın aşılması olasılığını ikiye katladı. Ancak yine de
önümüzdeki yıllardan birinde 1.5C eşiğinin aşılması halinde uzmanlar bunun Paris anlaşması hedeflerinin geçersiz olduğu anlamına gelmeyeceğini vurguluyor. Bu durum daha tehlikeli, daha sıcak dünyaya uzun vadeli bir geçişi önlemek için bir kez daha önemli emisyon kesintilerinin aciliyetini vurguluyor.
Bilim insanları dünyanın bazı kısımlarının bu ısınmayı farklı hissedeceğini belirtiyor. Söz gelimi Arktik‘te sıcaklıklar iki katına çıkacak. Yine tahminlere göre gelecek beş yıl içinde, yükselen deniz seviyeleri Batı Avrupa’da daha fazla fırtınaya yol açacak. Yapılan çalışma, doğal değişkenliği ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan karbon emisyonlarının etkisini göz önünde bulunduruyor; ancak modellemelerin koronavirüs salgınının neden olduğu CO2 emisyonlarındaki düşüşü dikkate almadığı belirtiliyor. WMO, bunun 2020’lerin başlarındaki sıcaklıkları etkilemesinin olası olmadığını söylüyor.
WMO Genel Sekreteri Prof Petteri Taalas, açıklamasında “
Covid-19 salgını yüzünden görülen endüstriyel ve ekonomik yavaşlamanın sürekli ve koordineli iklim eyleminin yerine geçmediğini sürekli olarak vurguluyoruz. Atmosferdeki karbondioksitin ömrünün çok uzun olması nedeniyle, bu yıl emisyonlardaki düşüşün etkisinin, küresel sıcaklık artışlarını sağlayan CO2 atmosferik konsantrasyonlarının azalmasına yol açması beklenmiyor. Covid-19 ciddi bir uluslararası sağlık ve ekonomik krize yol açmış olsa da, iklim değişikliğiyle başa çıkmamak insan refahını, ekosistemleri ve ekonomileri yüzyıllar boyunca tehdit edebilir. Hükümetler, kurtarma faaliyetlerinin bir parçası olarak iklim eylemini benimseme fırsatını kullanmalı ve daha doğru büyümeyi sağlamalıdır” diyor.
‘COVİD-19 pandemisiyle uğraşırken, bunun sırası mı?’ demeyin. Zira
afet yönetimi planlarımızı ivedilikle bu duruma göre düzenlemezsek, önümüzdeki yıllarda tüm dünyayı çok büyük afetler ve afet zararları bekliyor. Bulunduğu coğrafya nedeniyle mevcutta zaten deprem tehditi altında olan ülkemiz, küresel iklim değişikliklerine bağlı afetlerden de oldukça fazla etkilenecek bir kırılganlığa sahip. Bu bakış açısıyla Eskişehir Teknik Üniversitesi olarak ilkini geçen yıl gerçekleştirdiğimiz Resilience Kongresinin ikincisi online olarak gerçekleştireceğiz. Kongreyle ilgili detaylı bilgiye
http://www.idrcongress.org adresinden ulaşabilirsiniz.