Eskişehir Polisi, Arthur Conan Doyle’un efsanevi karakteri Dedektif Sherlock Holmes’ü aratmayacak bir başarıya imza attı ve tam 18 yıl önce işlenen bir cinayeti aydınlattı.
Eskişehir Polisi, Arthur Conan Doyle’un efsanevi karakteri Dedektif Sherlock Holmes’ü aratmayacak bir başarıya imza attı ve tam 18 yıl önce işlenen bir cinayeti aydınlattı.
2006 yılında hakkında kayıp ihbarı yapılan Erhan Küpray’ın öldüğü zaten tahmin ediliyordu. Ancak cesedi bulunamadığı için işin cinayet olduğu ispat edilemiyordu. Ancak Emniyet yetkilileri aynı yıl Kütahya’da bulunan fakat çok tahrip olduğu için tanımlanamayın bir cesedin Merhum Erhan Küpray’a ait olduğunu düşünüyordu.
Sonuç olarak katillerin, “Olay unutuldu gitti. İşlediğimiz cinayet yanımıza kâr kaldı” diye düşünmeye başladıkları bir sırada Kütahya’daki cesedin Küpray’a ait olduğu DNA testleri neticesinde tespit edildi. Dahası ceset üzerinde bulunan ve farklı bir kişiye ait olduğu bilinen DNA örnekleri de olayın zanlısı olan ve Erhan Küpray’ın eski ortağı olan A.K. (51 yaşında. Olay esnasında 43 yaşında) ile eşleştirildi. Böylece A.K. ve yardımcısı adliyeye sevk edildiler.
Elbette mahkeme sonucunu biz basın mensuplarıyla paylaşılan bilgilere dayanarak kestiremeyiz. Ancak polisin kılı kırk yaran çalışmaları neticesinde zanlılara ulaşılmasını da tebrik ediyoruz. Cinayet Büro Amirliği ekipleri kendileriyle gurur duyabilirler.
Çiftçi hakkını istiyor
Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, kilogram fiyatı 8 lira olan buğdayın yeni fiyatını açıklanması gerektiğini belirtti. Bilindiği gibi fırıncılar – haklı olarak – ekmeğe zam yaptılar. Bundan böyle 8 lira olan 200 gramlık ekmeği, 10 liradan yiyeceğiz. Zaten yıllar içerisinde ekmeğin gramajı iyice düşürüldü. 200 gramlık ekmek sandviç ekmeğinden az kaba. Dolayısıyla kimse “Türkiye’de ekmek ucuz” diyemez.
Peki pahalı ekmek yiyoruz da, buğdayını alnının teriyle sulayan çiftçimiz servet içinde mi yüzüyor?
Ne gezer?.. Nitekim Sayın Buluşan’ın yaptığı açıklamalardan öğreniyoruz ki çiftçi ortalama 7 liraya sattığı 1 kilo buğdayıyla, bir ekmek bile alamıyormuş. Bu durumda buğdayın taban fiyatına da bir zam yapılması kaçınılmaz. Çünkü eğer ki buğday üreticisi hakkını almazsa, seneye buğday üretimimiz daha da düşer.
Üstelik ortada tuhaf bir durum var. Eğer ki çiftçiye adam akıllı bir fiyat biçersek, bu durum buğdayın daha pahalılaşacağı anlamına gelir ki, bu fiyatlar da ekmek fiyatlarına yeni zamlar olarak yansır.
Yani zamlar, yeni zamları doğuruyor. Çiftçi kazanamıyor, ekmek yiyen tüketici kazanamıyor, devletimiz ve milletimiz kazanamıyor. Sakın ola ki “Gaddar aracılar” edebiyatı yaptığımı zannetmeyin. Zira piyasa ekonomisinde aracılar çok önemlidir. Aracı ortadan kaldırılırsa, Sovyetler Birliği’ndeki gibi garip bir ekonomi ortaya çıkar ki eski durumumuzu özleriz.
Peki çözüm ne?
Çözüm, enflasyonun tek hâneli rakamlara indiği güçlü bir ekonomi yaratmak. Dolayısıyla kimse fırıncılara kızmasın. Çiftçimize de kızmasın. Çünkü çiftçi hakkını arıyor…