Önder Baloğlu yazdı
"Walentin" adlı Papaz'ın, Roma İmparatoru "Claudius"la girdiği gizli savaş "Dünya Sevgililer Günü"nü yaratmış.
Milat’tan 400 yıl önceki bu başlangıç, sevgilileri asırlar boyu dillendirmiş.
"Yarın da sevgililer günü..."
Bir muhabir genç kıza soruyor:
"Sevgililer Günü için ne düşünüyorsunuz?"
Genç kızdan beklenmedik bir yanıt:
"İnsanların sevgili düşünecek hali var mı?"
…….
Yıllar önce bir TV programında izlemiştik...
"Rahşan ve Bülent Ecevit'lerin büyük aşkı..."
Programın fon müziği ünlü "Aşk Hikayesi" filminden derlenmişti.
Gerek Rahşan Hanım'ı, gerekse Bülent Bey’i dinlerken, Milattan önceki Azizleri bile
kıskandıracak başka bir aşk düşünmemiştik...
Hey gidi tarih!
Yalnız kendilerine değil, koca bir toplumun kaderini sevgiye boğan sevgililere kucak aşmışsın...
"Bazen sevgi gülleri bile savaştır!”
…….
Bir başka görüş de…
"Sevgi var olmuş ne olacak?"
Yalnızca bir "aşk"la mı bütünleşmiş bu sözcük? Mümkün değil!
Sevginin her türlüsü vardır. En güzeli de…
"İnsan sevgisi..."
Öylesine insanlar vardır ki, tapılacak sevgiye az gelirler. Kişisel değil…
"Toplum sevgisiyle ölümsüzleşirler..."
Örneğin…
"Büyük Önder Atatürk..."
Yalnız kurtarıcı değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu...
Yaşam veda ettiği gün 19 milyon Türk'ün dışında, tüm dünyayı ağlatan bir insan...
"Böyle bir sevgi olabilir mi?"
…….
Yine de "Sevgililer Günü"ne ayrı bir gözle bakıyoruz...
Özünde insan sevgisi olduktan sonra...
“Sevgililer Günü de kutlanmalı…”
Cumartesi Öyküsü
Neden beş kez çalam çanı?
Padişahlıkla yönetilen bir ülkede adaleti kadılar sağlıyordu.
Tabii padişah adına.
Ülkede bir gelenek vardı.
Ölüm haberleri çan çalınarak bildirilirdi ahaliye.
Sıradan bir vatandaş öldüğünde çan sadece bir kere çalınırdı. Eşraftan biriyse ölen, iki kez çalardı. Büyük bir devlet adamı öldüğünde ise üç kez.
"Padişah ölürse eğer, tam dört köz çalınırdı çan..."
Padişah da tek olduğu için sık sık çalınmazdı...
Günlerden bir gün bu ülkenin bir şehrinde sıradan bir olay olur. Taraflar adalet için kadının karşısına çıkarlar. Suçlu olarak gösterilen kişinin masumiyetini aslında bütün şehir biliyordur.
Ceza almadan kadının karşısından çıkacağından emindir herkes...
Ama öyle olmaz!
Kadı, masum olmasına rağmen adamı ağır para cezasına çarpar ve sorar:
"Bir diyeceğin var mı?"
"Hayır" der adam, cezasını ödeyip çıkar kadının karşısından...
Aradan kısa bir süre geçer. Şehrin büyük kilisesinin çanı çalmaya başlar. Herkes merakla bekler kaç kez çalacaktır çan... Bir, iki, üç, dört... Ahali tam "padişah öldü" diye düşünürken beşinci çan sesi duyulur...
Herkes şaşkın halde kiliseye koşar. Bakarlar ki çanı kadı tarafından haksız yere cezalandırılan adam çalmaktadır.
"Neden beş kez çaldın, kim öldü?" diye sorarlar.
Yanıt kısadır:
"Ölen adalettir..."
*******
Akıl hastasının romanı
Akıl hastanesinin bahçesinde oturan iki delinin yanına bir üçüncüsü gelmiş ve elindeki kitabı uzatıp, "Yeni romanım, okuyun ve eleştirin" demiş.
Diğerleri kitabı almışlar ve okumaya başlamışlar. Daha sonra da eleştirmişler:
"Fena olmamış ama, çok isim var..."
Kitabı getiren hasta, daha önce okuttuğu insanlardan da aynı yorumu aldığı için bir şey söylememiş ve alıp gitmiş...
Doğruca doktorun yanına çıkmış ve ona uzatmış kitabı:
"Doktor bey, bir kez de siz okur musunuz? Yeni bir roman yazmıştım da..."
Doktor, kitaba bakmış ve "Hay Allah" demiş:
"Ben de kaç gündür telefon rehberimi nereye koydum diye düşünüp duruyordum!"
********
Babanın inekleri
Tek oğlunun okuması için çiftliğindeki tüm inekleri satan baba, aylar sonra öğrenmiş ki oğlu okuldan atılmış. Hiçbir şey öğrenemediğini görünce de kendi kendine "Ne bahtsız adammışım" diye söylenmiş:
"Bir öküz uğruna ne inekler feda ettim!"
Gece yarısı erkekleri
Amerika'da bir araştırma enstitüsü, erkeklerin gece yarısı yataktan hangi nedenlerle kalktıklarını araştırmış. Alman sonuçlar şöyle:
Yüzde 1'i "sigara içmeye…"
Yüzde 2’si "telefona…"
Yüzde 6’sı "buzdolabına…"
Yüzde 8'i "tuvalete..."
Yüzde 83’ü de "evlerine gitmek için..."
Günün Şiiri
Yürek yürek
Benim dönüşüm aydınlık mı ola
Çiçeklerin patladığı saatler
Sevgim bir deliren ırmak mı ola
Kıvrılarak biraz öperek yer yer
İşte insan bir else, bir ayak
Onaran biri, sonra biri dedendir ezen
Hiç yoktan gidişimiz gelişler ne ki
Her dokuz aya, bir göbek çizen
Ben siz olabilirim, sizi severek
Sonra Türkiyem gelir aydınlık yarın
Sevdikçe bu iyi sevdikçe yürek yürek...
Abdurrahman Günay (Varlık-1967)
Kafası karışan orangutan
Hayvanat bahçesi bekçisi bir elinde "Darwin’in Evrim Teorisi", diğer elinde "Din Kitabı" olan "orangutanı" görünce "Hayrola" demiş:
"Neden bu kitapları aynı anda okuyorsun?"
Orangutan, "Kafam karıştı" diye başlamış:
"Ben kafesteki diğer kardeşlerimin abisi miyim, yoksa hayvanat bahçesi müdürünün kardeşi miyim, içinden bir türlü çıkamıyorum..."
Kıssa-dan
Dış politikada "Komşularla sıfır sorun" diyerek çıkmıştık yola... Ama geldiğimiz günlere bakılırsa, varacağımız noktada…
"Sorunlardan altı sıfır atmamız gerekecek..."
Balthör
Günün Sözü
Yanıldığını asla kabul etmeyenler, en çok yanılanlardır...
La Rochefoucauld
G-ünün Sorusu
Bir genç kız asla erkek peşinde koşmamalı...
“Siz hiç fare peşinde koşan bir kapan gördünüz mü?”
Gerilim
Türkiye'nin basın özgürlüğü AB'nin büyültecindeymiş.
Aman ne güzel...
"Bir şey görebilirlerse bize de haber versinler!"
Balthör
Cuk
Sevgililer Günü'nden geriye kalan:
"Seni çok seviyorum..."
Yine de…
"Üstü bende kalabilir!"
Kolsuz Yaşar'dan
Dilenci kadın , "ekmek arası yaptıracağım" diyor ve para istiyordu.
İşe bakın…
"Oysa benim elimde simit vardı..."
Özdeyiş
Öyle yaşamalısın ki, öldüğün zaman tabutçu bile matem tutsun...
Mark Twain
Günün Balı
Şaka değil artık...
Bu gidişle AKP ile karşıtları arasına da bir "Barış Gücü" gerekecek...
Balthör
Günün Olayı
Biz , "Vicdanlı, ahlaklı insan olmak" diyoruz.
Anlamak istemediğiniz "laiklik" işte budur.
Vicdanlı, ahlaklı insan olmak...
"İnsanlığın evrensel ideali budur..."
Erdal Atabek
Günün Biberi
"Yeni rejim" isteyenler az rüşvet yeseler de zayıflama rejimine girseler.
Zira bu gidişle...
"Yeni rejime gerek kalmayacak..."
Akif Kökçe