Prof.Dr. Alper Çabuk

Sevgi, çalışmak ve başarı

Geçen haftanın sonunda yaptığı başarılı bilimsel çalışmalarla ülkemizin gururu olan, Dünyanın başarılı genç bilim insanları arasında gösterilen Canan Dağdeviren, Üniversitemiz Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğrencileriyle buluştu.

31 Aralık 2018 08:35
A
a
Sütiş Eskişehir
Geçen haftanın sonunda yaptığı başarılı bilimsel çalışmalarla ülkemizin gururu olan, Dünyanın başarılı genç bilim insanları arasında gösterilen Canan Dağdeviren, Üniversitemiz Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğrencileriyle buluştu. Harvard Üniversitesi’nin Genç Akademi Üyeliğine sahip tek Türk üyesi olan Canan Dağdeviren, MIT‘de  Mimarlık Fakültesine bağlı hizmet veren ve dünyanın saygın araştırma grupları arasında yer alan Media Lab Bölümü’nde kendi laboratuvarında çalışmalarına devam ettiğini söylerken, Media Lab’da gazeteciler, mühendisler, tasarımcılar, tarihçiler, psikologlar, reklamcılar, müzisyenler gibi farklı alanlarda çalışmalar yapan bilim insanları ile birlikte çalıştıklarını ve bu disiplinlerarası yapının çalışmaların kalitesini nasıl yükselttiğini vurguladı. Üç konuya önem verdiğini, bunların sevgi, çalışmak ve başarı olduğunu, sevgi ve çalışmak gibi başarının da bulaşıcı olduğuna inandığını söyleyen Dağdeviren, öğrencilerimize inandıkları değerlerin peşinden gitmek ve vazgeçmemek konusunda azimli olmalarını ve çalışmalarında her zaman yaşamdan beslenmeleri gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. 
***
Geçtiğimiz  günlerde Anadolu Gazetesinde ESGROUP Genel Koordinatörü Ali Baş, Sonhaber Gazetesi Yazıişleri Müdürü Ayşegül Hümmet, Anadolu Gazetesi Yazıişleri Müdürü Kaan Özcan, Yenigün Yazıişleri Müdürü Seda Uçar Kale, Sonhaber Gazetesi Yazarı Ayhan Aydıner, Anadolu Gazetesi Yazarı Cihan Yıldırım ve Arif Anbar ile Yenigün Gazetesi Yazarı Kerem Akyıl’ın, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı’ya hayırlı olsun ziyaretindeki sohbetlerindeki, Rektör hocanın sözleri yer buldu. Haberde okuduğum, Rektör Prof.Dr.Çomaklı’nın Eskişehir Teknik Üniversitesiyle ilgili şu sözleri motive edici nitelikteydi. Hocanın mütevazi ve hoşgörülü mizacına sığınarak, sohbetten doğrudan aktarılmış haberdeki sözlerini bir iki ufak düzeltme yaparak aktarmak istiyorum.
“ESTÜ benim gözümde bu kapasite ile devam ederse, emin olun Teknik Üniversite olarak, sonradan bölünmüş Teknik Üniversiteler gibi değil, uçacak gibi. Çok iyi şeyler yapacak, çünkü hayranlık duyulacak projeleri var. Çok zekiler, sürekli çalışıyorlar. Akademisyen olarak, ESTÜ’de okuyan çocukları şanslı görüyorum”.
 “İçimde kuvvetli bir his var, Eskişehir’de akademide iyi şeyler olacak” diye daha önceki haftalarda yazmıştım. Birçoğunu oldukça iyi tanıdığım ya da yeni tanıma fırsatı bulduğum her üç Üniversitemizin Rektörü’nü ve yöneticilerini göz önüne aldığımızda, 2019 yılında akademide gerçekten de çok iyi şeyler olacak… Hep birlikte inanır, daha fazla işbirliği yapar, bu işbirliği süreçlerine olabildiğince çok paydaşı dahil edebilirsek ve tabi ki çok çalışırsak… 
Canan Dağdeviren’in yazımın başındaki sözlerinden de alıntılayarak ifade etmek gerekirse, 2019 Eskişehir’de akademide “sevginin” ve hoşgörünün, emeğin ve “çalışmanın”, “başarının” yılı olsun, bunlar “bulaşıcı” olsun, 2019 Türk Dünyası Eğitim Başkenti Eskişehir’de 2019, Prof.Dr.Nabi Avcı hocanın Eskişehir’e kazandırdığı Eğitim Başkenti olma gücünü de kanatlarının altına alarak, Prof.Dr.Çomaklı hocanın dediği gibi Üniversitelerimizin uçacağı, akademinin de yılı olsun...  
***

Yeni yıl

Bugün eski yılın son günü. Bir yeni yıl yazısı da yazmak lazım diye düşündüm. Bu köşeden Pazartesi günü yayınlanan yazılarımı, genellikle Cumartesi akşamları yazıyorum. Ama bu haftaki Cumartesi günü mesaisi, Cumartesi gece geç saate kadar sürüp, Pazar gününe de sarkınca, bu hafta yazacak etkili bir yeni yıl yazısı düşünemedim. Ekolojik planlama ve tasarım, çevre ve kentleşme sorunları, küresel iklim değişiklikleri gibi konularda çalışan bir akademisyen olarak değerlendirdiğimde, geçen haftaki yazımın sonunda aktardığım küçük Greta’nın büyük mesajının, en iyi yeni yıl yazısı olacağını düşündüm ve yazımın bu kısmını sizlerle yeniden paylaşmak istedim.
“Beni gelecek için umutlandıran, bulabildiğim tüm konuşmalarını gözlerim dolarak dinlediğim Greta Thunberg isimli İsveçli bir kız çocuğunun, geçtiğimiz yazılarımda benim de dile getirdiğim Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 24. Taraflar Konferansı’nın (COP24) açılışında yaptığı konuşmayı buradan aktarmak istiyorum. Greta Thunberg bir süredir bazı günler okula gitmeyerek, iklim değişiklikleri konusunda dikkat çekmeye yönelik faaliyetleriyle dünya gündeminde... Gelecek, ancak Greta Thunberg gibi çocukların akılları, sağduyuları ve dokunuşlarıyla daha yaşanabilir olacak ve onlar oldukça umut daima var olacak. 
‘Adım Greta Thunberg. 15 yaşındayım, İsveç’ten geliyorum. Burada iklim adaleti için konuşuyorum. Birçok insan İsveç’in sadece küçük bir ülke olduğunu ve ne yapacağımızın önemli olmayacağını söylüyor. Ancak fark yaratmak için hiç bir zaman küçük olmadığımızı öğrendim. Eğer bir kaç çocuk sadece okula gitmeyerek dünyanın dört bir yanında manşetlere çıkabiliyorsa, gerçekten istersek, birlikte neler yapabileceğimizi hayal edin. Bunu yapabilmek için ne kadar rahatsız edici olursa olsun, açık konuşmak zorundayız. Siz sadece hiç bitmeyen yeşil ekonomik büyümeyi konuşuyorsunuz, çünkü popüler olmamaktan korkuyorsunuz. Yapılması mantıklı olan tek şey imdat frenini çekmek iken siz sadece, bizi bu hale getiren aynı kötü fikirlerle ilerlemekten söz ediyorsunuz. Biz çocuklara bıraktığınız şeyin böyle bir yük olduğunu itiraf edebilecek kadar bile olgun değilsiniz. Popüler olmak benim umurumda değil. İklim adaleti ve yaşayan bir gezegen benim umurumda. Oldukça az sayıda insan, muazzam miktarda para kazanma fırsatlarını kaybetmesin diye, medeniyetimiz feda ediliyor. Benimki gibi ülkelerde yaşayan zengin insanlar, lüks içerisinde yaşayabilsin diye, biyosferimiz feda ediliyor. Birkaç kişinin lüksünü ödeyen şey, birçok insanın acısıdır. 2078 yılında 75. yaş günümü kutlayacağım. Çocuklarım olursa, belki o günü benimle geçirecekler, belki bana sizi soracaklar, belki harekete geçmek için hala vakit varken, neden hiçbir şey yapmadığınızı soracaklar. Çocuklarınızı her şeyden çok sevdiğinizi söylüyorsunuz, ama böyle olmasına rağmen onların gözleri önünde geleceklerini çalıyorsunuz. Politik olarak neyin mümkün olduğunu konuşmak yerine, yapılması gerekenlere odaklanmadığınız sürece umut yok. Bir krizi ‘kriz’ olarak ele almadığımız sürece çözemeyiz. Fosil yakıtları yerin altında bırakmamız, dürüstlüğe odaklanmamız gerekiyor. Mevcut sistemin içinde çözümlerin bulunması imkansız, belki de sistemin kendisini değiştirmemiz gerekiyor. Buraya umursasınlar diye dünya liderlerine yalvarmaya gelmedik. Bizi geçmişte görmezden geldiniz ve yine görmezden geleceksiniz. Bahanelerimiz tükendi ve zamanımız da tükeniyor. Buraya hoşunuza gitse de, gitmese de değişimin geleceğini haber vermeye geldik. Gerçek güç insanlara aittir.’
***
Paul ELUARD’ın Aydınlık Şiiri Yeni Yıl için pozitif anlam taşıyor.
“ Hiç bir vakit tam karanlık değil gece,  Kendim de denemişim ben,  Kulak ver dinle,  Her acının sonunda,   Açık bir pencere vardır,  Aydınlık bir pencere,  Hayal edilecek bir şey vardır,  Yerine getirilecek istek,  Doyurulacak açlık,  Cömert bir yürek,  Uzanmış açık bir el,  Canlı canlı bakan gözler vardır,  Bir yaşam vardır yaşam,  Bölüşülmeye hazır “       
Yeniyılda doyurulacak açlıkların azalması, cömert yüreklerin, bölüşülmeye hazır yaşamların artması dileğiyle iyi bir yıl dilerim.

 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi