Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmayı baştan sona dinledim…
Bazı bölümlerini özellikle aktarmak istiyorum:
-
Pisagor ve Farabi tertibinden ilhamlarla Mozart ile Bach’ın portrelerinden tınılar, Şemsettin ile Meragi’den terennümlerle Shostakovich ile Chopin’in bestelerinden ritimler burada buluşacaktır. Şehnaz besteler uvertürlere, kâr-ı nâtıklar andantelere burada yol gösterecektir…
…Bir Itri neva kâr’ı ile bir Beethoven konçertosu, bir Yunus ilahisine eşlik eden barış senfonisi olarak buradan dünyaya açılacaktır.
…Sanat müziğinden halk müziğine kadar tüm müzik dallarını kültür deryamızı zenginleştiren birer nehir olarak görmemiz gerekiyor. Türk müzik tarihinde Itri’nin yeri neyse Karacaoğlan’ın yeri de orasıdır. Dede Efendi ne kadar hürmete layıksa,
Aşık Veysel de aynı derecede hürmete layıktır. Hafız Sadettin Kaynak’a nasıl minnettarsak, bozkırın tezenesi Neşet Ertaş ustaya da aynı şekilde minnettarız. Müzik türlerimiz arasında olduğu gibi müzisyenlerimiz, bestekârlarımız, sanatçılarımız arasında da ayrım asla yapamayız.
…Türkiye’nin üzerine karabasan
gibi çöken jakoben zihniyetten maalesef Türk müziği de payını almıştır!
…/…
Şunun için yazıyorum…
Eskişehir’de de kendisini AK Partili gibi gösteren bazı marjinal gruplar şöyle söylemlerde bulunuyordu:
-Senfoniye ne gerek var, kaldırım yapsınlar!
-Kendi kültürümüzden uzaklaşıyoruz, bu nedir yav!
-Kültüre bu kadar bütçe ayrılır mı?
-Gavur müziği çalıyorlar!
Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını okusunlar, bir kez daha okusunlar! Cumhurbaşkanımızın tarifini yaptığı Senfoni orkestrasının bire bir Eskişehir’de olduğunu görürsünüz.
Aşık Veysel, Chopin, Yunus Emre, Beethoven, Itri, Mozart Bach, Dede Efendi’den eserlerinin yıllardır Eskişehir senfoni orkestrasında yıllardır seslendiriyor, Eskişehirlilerle buluşturuyor.
GARGARAYA GERİ DÖNDÜK!
Halkın en fazla itibar ettiği bilim insanlarımızdan birisi de Prof. Dr. Canan Karatay…
Salgın ilk çıktığında şöyle demişti…
-Bol bol gargara yapın!
Adeta linç ettiler! Oysa Karatay, salgının tedavisini söylemiyordu. Sadece alınacak önlemlerden birini söylüyordu…
Ve Karatay’ın bu söylediğinden 7-8 ay sonra Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, korona virüse karşı korunma önlemlerinden
biri olarak "Gargara" yapmayı da tavsiye etti
Alman gazetesi Neuen Osnabrücker Zeitung'a konuşan Bakan Spahn “Ağzı temizlemek için
alkolde ya da sofra tuzunda çözülmüş uçucu yağlarla, tuzlu gargarayla yapılan ağız çalkalama, ağız ve boğaz bölgesindeki viral yükü azaltır." dedi.
Karatay ne demişti:
- Hiçbir virüs alkali denilen ortamda yaşamaz, bu yıllardır söylenen bilimsel bir gerçektir. Bütün arkadaşlarıma,
sağlık kurumlarında çalışan herkese ve vatandaşlara sabah-akşam karbonatlı suyla gargara yapmalarını öneriyorum.
Linç etmeyi seviyoruz…
Sonuçlarını önemsemiyoruz!
Döndük dolaştık 8 ay sonra “
gargaraya” geri döndük!
ZEKAMIZIN ORTALAMASI!
Sanırım şu meşhur ıq testlerini hepimiz biliyoruz. İnsanlar çocuklarının zekalarını ölçtürmek için sürekli yeni testler peşinde…
Oysa zekanın yaşadığımız
çevreyle, birlikte olduğumuz insanlarla bir ilgisi var…
Amerikalı yazar, Jim Rohn şu tanımı yapıyor, zekayla ilgili olarak:
-Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden
ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkanınız yoktur. Hepimiz beraber en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız.
REPLİK!
-Katlanabilecek misin?
-Hayır ben katlanmam, sabrederim.
-Ne farkı var?
-İnsan sevmediklerine katlanır, sabırsa aşktandır.
GÜNÜN SÖZÜ!
Sırf istediği gibi biri olmadığım için kaybettiğim kim varsa yolu açık olsun.
GÜNÜN KARİKATÜRÜ