AK Parti il Başkanı Zihni Çalışkan, Afet riskli alan ilan edilen 8 mahalle ile ilgili Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararını ES TV ekranlarında açıklamıştı…
Bu kararla ilgili sevinen de olmuştur, üzülen de…
Ancak benim dikkat ettiğim bir başka nokta var.
AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan’ın bu kararla ilgili yorumu:
-Haklı çıktık! Diyor…
Çalışkan diyor ki, “Hazırlanan rapor ve bölgedeki binalarda yapılan ölçümlerin, afet riskli alan ilan edilmesi için gerekli koşulların
oluşup oluşmadığını belirlemede yetersiz bulunduğu ifade ediliyor.”
Peki şu soruyu soralım bölgeyi Afet Riskli alan olarak kim ilan etti? Kim belirledi?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önerdi, Bakanlar Kurulu kabul etti…
Çevre Bakanı AK Partili…
Bakanlar Kurulu’nun tamamı AK Partili…
Haklı çıkan yine AK Parti il başkanı? Nasıl oluyor…
AK Parti’li bakanların aldığı kararın yürütmesi durduruluyor…
Malum hepimiz biliyoruz, aslında Eskişehir’de iki tane AK Parti var. Bu açıdan bakınca, Zihni Çalışkan da haklı kardeşim…
ES-ES'in parasını kim bekletiyor?
Eskişehirspor, zor günler geçiriyor…
Para bulabilmek için kampanyalar düzenleniyor. Taraftarlar kapı kapı dolaşıyor.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada pek çok kişi gibi benim de yeni öğrendiğim bir konu gündeme geldi…
Çakırözer,
“Takımın Spor Toto’da bekleyen 3 milyona yakın lirası hemen kulübe teslim edilsin” dedi…
Kulübün 3 milyonu var ve bu parayı alamıyor…
Kim engel oluyor…
Hangi gerekçelerle verilmiyor…
Para ne kadar daha orada kalacak?
Bu sorulara acil yanıt bulmamız gerekiyor!
Siyasi hırs aklın önüne geçerse!
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in doğum günü nedeniyle pek çok kişi sosyal medya hesabından iyi dileklerini iletti…
Ancak hiç hoş olmayan, yakışık almayan bir de mesaj vardı. CHP’nin il başkanlığına aday olmuş bir isim olan
İlker Özokçu, sosyal medya hesabından şöyle yazmış:
-Bu gün sayın Prof.Dr.Yılmaz Büyükerşen’in doğum günü, arkasından saydıranların
büyük bir kısmı yaş gününü kutlayıp methiye düzüyorlar, ama hocaları hepsine gülüp geçiyor, bence de komik oluyorlar, listeler açıklansın ne olacak iyi takip edin…
…/…
Bu iyi dilekleri ileten, doğum gününü kutlayanlar arasında Özokçu’nun birlikte politika yaptığı, yol yürüdüğü isimler de var!
İlker Özokçu’yu yıllardır bilirim, tanırım. Başarılı bulduğum, siyasette olması gerektiğine inandığım bir isim.
Ama yukarıdaki mesaj CHP il başkanlığına aday olmuş bir isme hiç yakışmadı…
İnsanın siyasi hırsı, kimi zaman aklının önüne geçer. Özokçu, bu mesajı ile aklını geriye bıraktı…
Sosyal medya üzerinden yapılan bir yorumda şu görüşlere yer veriliyor:
-Sayın Özokçu nasıl bir ruhsal açmazdasınız Allah aşkına bu neyin kini nefreti koltuk sahibi olamayınca basit bir kutlama mesajından ne çıkarımlarda bulunuyorsunuz.
Hocayı sizi herhangi bir koltuğa layık görmediği için sevmeyebilirsiniz ama ona doğum günü mesajı yollayanları da bir çıkar ilişkisi denkleminde değerlendirip listeler açıklanınca hocaya düşman olacakları kehanetinde bulunmanız anlaşılır gibi değil! İyi ki size bir koltuk emanet edilmemiş!
Adını Atatürk'ten alanlar!
Ünlü romancı "Esat Mahmut Karakurt", Galatasaray Lisesi'nde öğretmenliğe başlayacaktır... Henüz 27 yaşında bir delikanlı... Çoğu profesör olan yaşlı başlı ve ünlü hocaların yanında pek toydur...
Derse girmeden önce Prof. "Macit Arda" çeker onu bir kenara:
"Sen nasıl tutunacaksın burada? Memleketin en ünlü ailelerinin çocukları var, sen çok gençsin..."
Ve de bir fikir verir:
"Derse girince miskin bir çocuk bul, ona çıkış, sınıfa gözdağı ver, belki tutunursun..."
Karakurt, denileni yapar...
İlk derste miskin bir çocuğu tahtaya çağırır, inadına zor bir soru sorar:
"Derunundan çıkan ahı, başına koysam bunun anlamı nedir?"
Çocuk şaşırır, "Ne demek öğretmenim?" diye sorar.
Hoca öfkeli:
"Devenin adını nasıl bilmezsin? Nasıl oturuyorsun burada? Senin işgal ettiğin bu yere oturabilmek için memleket çocukları birbirini yiyor..."
Delikanlının suskunluğundan istifade edip biraz daha bastırır:
"İsmin ne senin mendebur herif?"
"Mustafa Kemal..."
Karakurt, biraz yutkunur gibi olur, sorulara devam eder:
"Kim koymuş sana bu ismi?"
"Mustafa Kemal Paşa efendim" der çocuk:
"Ben Atatürk’ün yaveri Cevat Abbas'ın oğluyum. Çanakkale'de babamla harp ediyorlarmış. Benim doğum haberim gelince adımı Atatürk koymuş..." Öğretmen süklüm püklüm tabii!..
"Oğlum, sen ki tarihi bir delikanlısın..." diye hitap ederek bir şeyler söylemiş, sınıf kıkır-kıkır gülmüş...
…/…
Yukarıdaki yazıyı merhum gazeteci üstadımız Önder Baloğlu, yıllar önce yazmıştı. 9 Kasım’da yaşamını yitirmiş ve 10 Kasım’da toprağa verilmişti. O zamanki yazımın başlığı “10 Kasım’da ‘Ata’sının yanında”