“Güvercin boğazından asılıydı…”
“Ne yapayım? Bıktık kuşlardan, bunu da korkuluk gibi kullanıyorum!”
Gazeteci “Hrant Dink” de öldürüldüğü gün çıkan son yazısında içini döküyordu:
“Kendimi bir güvercin gibi ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz…”
…….
“Basri Akçasoy”un “Şehrin Kuşları” adlı kitabından anımsadık güvercinleri…
Almış eline makinesini, nasıl çektiyse, yüzlerce kuş fotoğrafından derlemiş kitabını…
Anlatılmaz, görmek gerekir, bir harika…
Basri Bey diyor ki “Başlarken”de:
“Hayat dersi verirler bize, yaşam uzmanıdır kuşlar…”
…….
Dünyada belirlenmemiş yaklaşık 10.000, Türkiye’de 500 kuş türü mevcut…
“Eskişehir’de tam 250 gibi ciddi bir rakam…”
Kitabın “Ön Söz”ünü de “Yılmaz Büyükerşen” yazmış…
Hoca diyor ki:
“İnsanlar, on binlerce yıl boyunca diğer canlılar karşı hoyrat davrandılar. Birçok canlı türünü yok ettiler…”
…….
Picasso, resim sanatı için söylemiş:
“Kimisi, sarı bir lekeyi güneşe dönüştürür, kimisi de güneşi sarı bir lekeye...”
Fotoğraf sanatı da öyle…
“Sarı bir lekeyi güneşe dönüştürmek için basılır deklanşöre…”
Eline sağlık Akçasoy…
Dilimize çok takılan bir sözdür:
“Tıpkı bir kuş gibiyim…”
Ve de inanıyoruz…
“Bu ülkede güvercinlere dokunmazlar!..”
***********
Bektaşi ve dilber
Bektaşi'ye sormuşlar:
"Gelse bir dilber-i ahu, olsa yevm-i ramazan."
(Güzel bir hatun gelse ve ramazan günü olsa)
"Dilber-i ahu mu efdal, yoksa yevm-i ramazan?"
(Güzel hatunu mu seçersin, yoksa ramazanı mı?)
Hazret, pek fazla düşünmeden yanıtlamış:
"Ye-iç-eğlen, sür sefasını dilberin..."
Zira kazası var ramazanın..
"Kazası yok dilberin!.."
…….
Kraliçenin fiyatı!..
Adam yüzsüzün tekiymiş…
Her yerde, "Para ile elde edilemeyecek kadın yoktur, fiyatını öğreneyim kraliçeyi bile satın alırım" diyormuş…
Bu söz kraliçenin kulağına kadar gelmiş ve adamı çağırtmış. Gelir gelmez de atılmış:
"Hadi beni satın al da görelim!"
Adam başlamış teklife:
"10 milyona ne dersiniz? Ya da 100 milyona?"
Bakmış kadın oralı değil, bastırmış:
"Sarayınızı altından yaptırırım…"
Der demez kraliçe sormuş:
"Sende o kadar altın var mı?"
Adam dönüp arkasındaki askere fısıldamış:
"Kraliçenin fiyatını bulduk, sıra altınlara geldi!”
***********
Sadece üşütmüş
Doktor yataktaki hastayı iyice muayene ettikten sonra, odaya giren karısına gülümsemiş:
“Merak etmeyin, sadece üşütmüş…”
Kadın öfkeyle atılmış:
“Kocama böyle adi bir teşhis koymayın!”
************
Günün Sorusu
Ne yapmak istediniz de olmadı? Elinizi kim tuttu?
Başbakan otursun diye yapılan Saray’a taşındınız, ses çıkartan mı oldu?
Necati Doğru
Kıssa-dan
Başka bir derdimiz kalmamış gibi, sabah akşam Başkanlık…
2016 yılında iyimser olabilmek için ufukta hiçbir şey görünmüyor!
Mehmet Türker
Gerilim
Halka tepeden bakan “buyurganlar” bildiklerini okuyor…
Her gün ölüm haberleri, şehit cenazeleri…
“Acılıyız ama umutluyuz…”
Hikmet Çetinkaya
Günün Balı
1300 lira olmasına karşın, asgari ücret “açlık sınırı”nın altında kalmış…
Ha gayret!
“Susuzluk sınırına az kaldı!”
Cuk
Durmak yok, bir adım daha…
“Yurtta savaş, dünyada savaş…”
Balthör
Özdeyiş
Cesur ve akıllı bireyin tarihi de bir başka olur…
Hanri Benazus
Günün Sözü
İnsan dünyaya bir defa gelir.
Adam gibi yaşarsa bir defa gelmek yeterlidir…
Joe E. Lewis
***********
Merak edilen sansür mantığı
Bu ülke sansürün birçok çeşidini “Abdülhamit” döneminde gördü. Gerçi o zaman “istibdad” henüz basılmamış kitabı yakalama aşamasına gelmemişti ama...
Sansürün renkli biçimleri yaşanıyordu...
“Ahmet Rasim”, o devrin ünlü sansür memuru “Hıfzı Bey”le arasında geçen bir konuşmayı şöyle anlatır:
-Biz, dedim, yazdığımız yazılarda zatıalinizin çizeceğini bildiğimiz kelimeleri kullanmıyoruz. Biliyoruz ki, “vatan, millet, hürriyet, ihtilal, cinnet, mecnun, yıldız, intihar, zehir” gibi birçok kelimeler yazılmaz. Fakat sansürden gelen provalarda her seferinde başka başka kelimeler, cümleler görüyoruz ki, çizmişsiniz...
“Ahmet Rasim”, bunları söylerken yapılan sansürün mantığını öğrenmek ister.
El cevap:
“Onu ben bilmem...”
-Yalnız size şu kadarını söyleyeyim ki, siz anlayınız. Siz hangi yazınızı en çok beğenerek yazarsanız...
“Oh, ne güzel oldu” derseniz, benim onu çizeceğimi biliniz...
(Türk Basın Tarihi-Hıfzı Topuz)
*******************
Kolsuz Yaşar’dan
Ölü doğan hayat oranını azaltabilir misiniz, doktor abiler!..
İspanya saati
Özellikle maç günlerinde hep merak ederdik :
"İspanya, İngiltere ile aynı boylamda. Hatta biraz daha Doğu'da kalıyor. İngiltere ile aramızda 2 saat fark varken, İspanya ile neden 1 saat var?”
İkinci Dünya Savaşı'nda "Hitler" ile ittifak yapan General "Franco", Nazi Almanya'sı ile uyum sağlamak için saati değiştirmiş... "Greenwich"e göre bir saat ileri almış.
İspanyollar bu yüzden bir saat az uyur. Az uyumaktan kaynaklanan rahatsızlıklar çekerler.
Yemek vakitleri, spor karşılaşmaları hep geç saatlerdedir.
Bu tuhaflığı ara sıra düzeltmeye çalışırlar ama, bir türlü beceremezler!
Günün İncisi
Bir fikrin tutsağı değil, sahibi olun…
Hanri Benazus
Günün Şiiri
Soluğunu duymak
Giysilerin ağırlığından kurtulup
Tanrının isteğine uymak, insanlar gibi
Tüm soyunmuş çırılçıplak
Avuçlarımda bir elma sertliği
Bunlar göğüslerin olacak
Üzülme yakmam ışığı çoğalsın saçların
Elimde bırak, duymak soluğunu
Her zaman farklı bir gece
Bir sıkıntı içinde çok ağlamak
Unut işin hoşluğunu, buydu olacak
Duymak yanımda soluğunu
Gücümüz yettiğinde sevmek, çok sevmek
Güzelliğin iyiliğin kaynağı bu
Ve bir gün mutlu ışıklar gözlerde
Kız mı erkek mi düşünmek, duymak soluğunu
Öker Yasin (Varlık-1963)
Günün Olayı
İnsanlar, yıllara dalmış devler misali, yaşamış oldukları, sayısız günlerden oluşan, birbirinden uzak, dönemlerin hepsine aynı anda değerler…
Proust
Günün Biberi
Yıllardır “Erdoğan Türkiyesi” ile “Hitler Almanyası” arasındaki bağa işaret etmeye çalışanlar var. Ama bu çalışmalara kendisinin de bizzat katılması gerçekten yılın sürprizi oldu…
Ahmet Tan
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...