Zirve; iş dünyası, akademisyenler ve kamu yöneticileri arasında daha yaşanabilir şehirler oluşturmaya yönelik politikaların geliştirilmesi, sistemlerin kurulması, çevreye duyarlı malzemelerin üretilmesi ve yeni iş alanları oluşturulması için gerekli olan bilgi ve tecrübe paylaşımı için önemli bir fırsat ortamı sağladı. Enerji verimliliği ve yeşil teknoloji fırsatlarının da irdelendiği Yeşil Şehirler Zirvesi’nde; şehirlerin ana unsurları olan binalar, ulaşım, enerji, küresel ısınma ve iklim değişikliği, atık, kamusal hizmetler, sağlık ve güvenlik gibi konulara da büyük oranda yer verildi. Ayrıca kent ölçeğinde doğayla bütünleşme çabalarına akılcı çözümler üretebilmek için Ekoloji bilgisinden yararlanma zorunluluğuna da dikkat çekildi.
Böylece “Yeşil” metaforunun altında yatan temel kavaramın Ekoloji olduğu, farklı alanlardan katılan tüm konuşmacılar tarafından bir kez daha ortaya konulmuş oldu. Anropolog ve Tarihçi Joseph A. Tainter, yeşil sıfatı ile topluma verilmek istenen ekolojik sürdürülebilirliğin yanı sıra çözümlerinde sürdürülebilir olması gerektiğini şöyle ifade etmektedir; “varlığını sürdürebilecek bir toplumun özelliklerinden biri, sürdürülebilir bir sorun çözme sistemine sahip olmasıdır.”
Günümüzde dünya yüzölçümünün yalnızca %2’ sini şehirler kaplarken dünya enerjisinin ortalama %70’ ini tüketilmektedirler. Bunun yanın sıra dünya ekonomisinin yarısı sadece 600 şehir tarafından kontrol edilmektedir. Ülkemizde ise uygulamaya konulan yeni büyükşehir yasası farklı bir şehirleşme kavramını ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle zirve; Türkiye’deki şehircilik anlayışına yeşil odaklı farklı bir bakış açısı kazandırılması ve şehirlerimizin dünyadaki itibarlı şehirler arasında olabilmesi açısından da yol gösterici olmuştur.
Bu zirvede bir kez daha anlaşılmıştır ki; “Yeşil” artık sadece bir renk değildir…
O bir bilim, bir sanat, bir kültür ve bir yaşam biçimidir. Şehirler için evrensel bir itibarın sembolüdür…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...