Şinasi Kula yazdı
Değerli hocam, beni bilirsiniz söylemem gereken sözü esirgemem söylerim. Bunun bir bedeli olarak da, şöyle mi olacakmış böyle mi olacakmış muhakemesi yapmaksızın hem de! Değil mi ki yirmi yıllık yaşam sürdüğüm İzmir’den bu yana koşulsuz sevmişim sizi.
Değil mi ki “köşe kadıları” diye nitelediklerinizin tümünü, böylesi açık ifadelerim sonrasında saldırmalarını takmamışım kılıma!
Değil mi ki Eskişehir denince akla ilk gelen isim olup, Büyükerşen’le birlikte Eskişehir çağrışımının yegâne vesilesisiniz. Ayıp etmem, nankörlük etmem, sırf amigoluk etmek adına yaptıklarınızı bir çırpıda yıkıp atan hilkat garibelerinin safında yer almam. İşte bunun için de sizinle ilgili eleştirileri de sadece ben söylerim hiçbir kaygı taşımadan.
Mesela dominant yanınızı...
Mesela sizden sonra yaptıklarınızı bir adım daha ileriye taşıyacak birisine el vermeyişinizi (yetiştirmekten kaçındığınızı)...
Mesela hayvanat bahçesi konusunda sizin gibi düşünmediğimi ve asla da düşünmeyeceğimi…
Mesela Atatürk devrimlerinin (Cumhuriyet değerlerinin) değerini bu halka kanıksatmakta ve gelen tehlikenin (karanlığın) vahametini anlatmakta geç kaldığınızı…
Mesela “Tıpış Tıpış Ekmeleddin” dayatmasındaki suskunluğunuzu…
Mesela CHP’nin Atatürk’ten uzaklaşması karşısında, halktan büyük bir sevgi-destek gücü aldığınız halde etkin olmak istemeyişinizi…
Eleştiririm ve olanak buldukça da eleştireceğim sevgili hocam.
Çünkü şöyle bir şanssızlığınız var; sizden nefret eden azınlık güruh yaptığınız her şeyi koşulsuz karalamak adına programlanmış zaten. Ama daha da şanssızlığınız şu; yanınızdaymış görünen zat-ı muhteremler de hiçbir yanınızı eleştirmeyen koşulsuz alkışlayan kabulcülerden oluşuyor maalesef! Yani farkım şu; sizi sevip eleştiren, gerektiğinde eleştirecek olan istisnalardanım…
Anladığınız üzere bir eleştirim daha var! Kent Belleği Müzesi açılışındaki eleştirilerim, kulakları çınlasın Canan Hanım başta olmak üzere birçoklarını rahatsız etmişti. Oysa söylediklerim yerindeydi ve acele hazırlanmış bir kent belleğiydi. Her branştan insanlardan oluşacak bir komisyonla değerlendirme yapılsa unutulan insanlar, kırılan kalpler olmazdı. Mesela bu kentte ayak izleri olan Cemal Süreya, mesela Nihat Aşar (nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım), mesela Yalçın Benlican aklıma gelenlerden bazıları.
Yalçın Benlican’ı tanımamakta (kabullenmemekte ısrar eden) hemşehrilerimize bu vesile ile ben yardımcı olayım izninizle…
YALÇIN BENLİCAN
15 Ocak 1945 tarihinde Eskişehir’de dünyaya gelen Yalçın Benlican’ın tahsil hayatı da aynı şehirde geçmiştir. 1962 yılında Hava Astsubay Hazırlık Okulu sınavlarını kazanarak 1964 yılında mezun olmuştur. Şiir denemeleri lise yıllarında başlar. Büyük bestekâr Avni Anıl’la tanışması şiirlerinin notalarla buluşmasını da beraberinde getirmiştir. Bugüne kadar 1000’den çok şiiri 188 besteci tarafından bestelenmiş ve bu eserlerden 222’si TRT repertuarına kabul edilmiş, bu bestelerden 130’dan fazlası sanatçılar tarafından ses taşıyıcılarına seslendirilmiştir.
Şiir ve müzik dalında bu güne kadar 60’ın üstünde ödül kazanmıştır. Okuyucu oylarıyla belirlenen Milliyet gazetesinin “ Yılın en sevilen 10 şarkısı” anketinde, 4 şarkısı yılın en sevilen 10 şarkısı arasına girmiş ve OLDU MU YA isimli şarkısı ise 1995 yılının en iyi şarkısı seçilerek ödüllendirilmiş, ayrıca bu şarkı 25 yılın birincileri konserinde ikinci kez ödül almıştır.
Bilinen bazı şarkıları; Söyle bana yağmur gözlüm-Üzüldüğün şeye bak-Tek kurşun-Yak ne varsa benden kalan ve diğerleri…
Tiyatroyla da ilgilenen Benlican önce İzmir Tiyatro ( Meydan-i Sühan oyuncuları ) “Gerçek Sevgi Ölmez” isimli tiyatro oyununa 11 şiirle katkıda bulunmuş ve oyunda rol almıştır. Sonra da “Gılgamış Destanı Müzikali” oyununda müzikalin tüm şarkı sözlerini yazmış ve 12. Direkler Arası Seyirci Ödülleri tarafından yılın en iyi müzikal prodüksiyon ödülü ile ödüllendirilmiştir. Ödül töreni 15 Ekim 2012 tarihinde Eskişehir’de gerçekleştirilmiş ve Yılmaz Büyükerşen tarafından plaket verilmiştir.
2013 yılının UNESCO tarafından Dünya’da Piri Reis yılı olarak kutlanması nedeniyle, konu ile ilgili yazdığı şiiri İzmir Sabancı Kültür Sarayı’nda seslendirilerek plâketle ödüllendirilmiştir. Aynı şiir daha önce Piri Reis’in Hazineleri isimli kitapta da yer almıştır.
İzmir’de sanatçı dostlarıyla birlikte Sosyal sorumluluk aktivitelerine katılarak yardıma ihtiyacı olan kişi ve kuruluşlara sanatsal etkinliklerle katkıda bulunmaktadır. 1996 – 2004 yılları arasında 8 yıl süreyle MESAM’ın İzmir Şube Sorumlusu ve Ege Bölge yetkilisi olarak telif ile ilgili çalışan Yalçın Benlican bugüne kadar dört şiir kitabı çıkarmıştır. Şiir ve güfte yarışmalarında Jüri Başkanlıkları ve Jüri üyeliklerinde de görev alan Yalçın Benlican, 1989 yılında Hava Kuvvetleri’nden emekliye ayrılmış ve İzmir’e yerleşmiştir…
***
Daha ne yapsın sevgili hocam bu adam?
Bir tek Eskişehirspor’a teknik direktörlük yapmamış gördüğüm kadarı ile ama fanatik bir Eskişehirsporlu olduğuna emin olabilirsiniz. Sadece Yalçın Benlican değil, onun gibi tüm değerlerimizi kent belleği kapsamında değerlendirecek bir çalışma gerekmiyor mu?
OZANCA
Aşk rüyadır çok zaman
Olduğu gibi bırak
Tek sen misin ayrılan
Üzüldüğün şeye bak
Bakıp bakıp resmine
Türkü yakıp ismine
Dert ekleyip derdine
Üzüldüğün şeye bak
Olmasa da çok güzel
Sevgisi sana yeter
Yok, yok deyip bir haber
Üzüldüğün şeye bak
Belki güzel bir peri
Yok mu onun benzeri
Dert etmeye değer mi
Üzüldüğün şeye bak… Yalçın BENLİCAN