Eskişehir’de ısrarla kurulmak istenen
garabet niteliğindeki kömürlü termik santral meselesine ilişkin birçok konuda kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştık.
*
Bu tavrımızı ısrarla devam ettireceğimizi ve elimizden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalışacağımızı altını çizerek vurgulamak istiyorum.
*
Ancak bugün ben susacağım, kömürlü termik santral meselesine ilişkin yurttaşlarımız konuşacak.
*
Eskişehirli bir grup çiftçi,
Eskişehir Çevre ve Yaşam Platformu (ESÇEP) öncülüğünde Zonguldak Çatalağzı ve Çanakkale Çan’ı inceleme fırsatı buldu.
İnceleme sırasında edindikleri izlenimleri de medya mensuplarına aktardılar.
*
Şimdi o çiftçilerin izlenimlerini okuyacağız ve hiçbir
yorum yapmadan bugünkü köşemizi kapatacağız.
*
Evet, söz çiftçilerin…
*
BİZİ KANDIRDILAR SİZ KANMAYIN
Emine Topçu: “Aklımda kalan en önemli şeylerden bir tanesi, oradaki kül sahaları. O kadar büyük ki, bizim Eskişehir’de yapılacak olan termik santral için dört katı büyüklüğünde olacak diyorlar. Beyazaltın Köyü’nden bizim Bahçecik’e kadar uzayacak bu kül sahası. Biz asla köyümüzün kül sahası olmasını istemiyoruz. Verimli topraklarımızın kül sahası olmasını istemiyoruz.
Köylü insanız ama asla cahil değiliz. Bize geliyorlar, ‘Şöyle son sistem olacak, böyle filtreler takılacak’ diyorlar ama biz asla bunlara inanmıyoruz. Oradaki köylüler bize şunu dediler: ‘ Biz mücadele edemedik, bizi kandırdılar. İşçi alacağız dediler, bize hep bunu söylediler. Siz asla kanmayın, mücadele edin.’ Bizde orada olanları gördük. Ben inanmazsanız bir hafta uyumadım. Eğer dedim: ‘Bizim buralara da kurulursa biz ne yaparız?’ Üzüm bağını gösterdiler bize, ‘üzüm bağı kurudu’ dediler. ‘7 - 8 sene sonra hiçbir şey olmayacak’ demiş oradaki ziraat mühendisleri. Kuruyan ağaçları gördük. Otobüsten iner inmez kömür kokusu boğazımızı yaktı.”
*
DEVLET BUNU NASIL GÖRMÜYOR?
Rıfkı Aksoy: “Zonguldak, Çatalağzı dedikleri yer, 25 kilometrede hayat bitmiş. Çan’daki hizmetle Çatalağzı’ndaki hizmet hiç birbirini tutmuyor. Zonguldak yaşanacak veya durulacak bir yer değil. İnsanlar kendi söylüyor…
Ona soruyorsun, ‘hastayız.’ Buna soruyorsun, ‘kanserliyiz.’ ‘Üzümümüz olmuyor’ diyor. Zonguldak yaşanacak bir yer değil. Devlet nasıl bir düz ovaya bunu yapacak ben hayret ediyorum. Zonguldak dediğimiz yer sahil boyu. Arazi yok, orman ve dağlık. Bu düz ovaya yapıldığı zaman… Alpu Ovası bildiğime göre 14’üncü büyük ovaymış. O kadar verimli topraklarımız var. Ben çok üzülüyorum. Devlet bunu nasıl görmüyor? Nasıl ısrar ediyor ben anlamadım.”
*
GIRTLAĞINIZ YANIYOR
Hatice Çiftçi: “Çan’daki köylülerimizle konuştuk. Teyzenin bir tanesi dedi ki: ‘Bize geldiler, tarlalarınız değerlenecek diye konuştular. Ama ilk iki kişinin topraklarına yüksek fiyatlar verdiler. Diğer satmak isteyenlere ise değerinin altında para verdiler.
’ Burada bir hile yapılmış. Siz görseniz oralardaki kül depolama alanlarını. Kül depolama alanlarında o kadar yerler ziyan edilmiş ki anlatamam size. Çamur halinde, toz halinde. Nefes aldığın zaman şu gırtlağınız yanıyor. O gırtlak yanıyorsa; demek ki, bunun ciğerlere de, her şeye de zararı vardır. Türkiye’de birçok örneği var. Sadece bu Çan’da değil, Zonguldak da buna dâhil. Ne gerek var sağlığımızla oynamaya.”
*
ESKİŞEHİR’İMİZ MAHVOLUYOR
Şerif Karaman: “Zonguldak’ta yaşanacak bir durum yok. Sağlık diye bir şey aramayın. Eğer bizim burada böyle kurulursa, Alpu Ovası tamamen duman üzerinde kalacak. Yaşanacak bir durum yok. Ne hayvancılık kalır, ne çiftçilik kalır. Yer altı sularımız gider. İçilecek sularımız, içilmeyecek duruma gelecek. Bunların, bunu düşünmesi lazım. Nasıl düşünmüyorlar? 300 bin dekar arazi gidiyor. Arazimiz mahvoluyor.
Cennet gibi Eskişehir’imiz mahvoluyor. Çok kötü bir durum. Ben Zonguldak’ta duydum; ‘Zonguldak’ın içinde 1600, 1700 kanserlimiz var’ diyorlar. Bizim bilim adamlarımız var. Üniversitede dekanlarımız var, profesörlerimiz var. Çevre müdürümüz var. Eskişehir’in bunlar. Tarım il müdürümüz var. Ziraat Odaları başkanlarımız var. Eskişehir milletvekillerimiz var. Devlet Su İşleri Müdürlerimiz var. Bunlar bir toplantı yapıp da ‘iyi mi, kötü mü’ bize izah etseler. Niye bir araya gelmiyorlar? 5 - 6 tane milletvekilimiz var. Hiçbirinin sesi çıkmıyor. Bunlar bir araya gelse, bir yerde toplantı yapsak, ‘iyi mi, kötü mü’ bunu anlatsınlar bize.”
*
ÇANAKKALE’Yİ ÖNCEDEN TEMİZLEMİŞLER
Mehmet Ali Tunaboyu: “Ben de Çanakkale ve Zonguldak’a gittim. Gördüm. Zonguldak perişan. Oralarda vadiye koymuşlar. Kömür ocaklarını gördük. Bizim eğer Karakamış ve Osmaniye’ye o ocakları koyarlarsa bizi götürür.
Çanakkale’ye gittiğimiz de, Çanakkale öyle değildi. Çanakkale’yi temizlemişler, yıkamışlar. Kurulmasını istemiyoruz. Benim Karakamış Köyü’nde 1 dönüm tapulu tarlam yok. Hayvancılık yapıyorum. Bizim köyden 10 ton ürün kalkıyor. Yarın bu termik santral kurulursa ne olur bizim ürünlerimiz. Onun için istemiyoruz…”
*
ZEHİRLENECEĞİZ!
Ali Rıza Şeker: Enerjiye karşı değiliz. Fosil yakıt istemiyoruz. Kurulacak santral köyümüze 3 kilometre yakın. Esecek olan rüzgar ilk bizi zehirleyecek.
Biz çocuklarımıza ve torunlarımıza temiz Eskişehir bırakmak istiyoruz.