Görüşler
Sanık ve ödül!..
Önceki gece sinema-1001’de yine yayınlandı. Unutamadığımız filmlerden biridir: “Sanık…”
Sevgilisiyle darılmış bir genç kız, kendini gece kulübüne atıyor... Zaafından yararlanan üç kişi de tecavüz ediyor...
Çevredekiler, bilardo masasının üzerindeki bu olaya alkış tutuyor!
Futbol maçında takımlarını destekleyen taraftarlardan farkları yok...
Hep birlikte bağırıyorlar :
“Tam zamanı şimdi!”
Neticede bir kadın savcı dava açıyor...
Ama kime?
"Olayın taraftarlarına!.."
Suçları, teşvik ve destek...
Jüri kararını veriyor:
"Sanıklar suçlu!.."
…………
Bu olay, her iki dakikada bir tecavüz olayının yaşandığı Amerikan gençliğinin özünü yansıtıyor...
Yüzde 70’i sadece günlük yaşayan, "Missisipi" yi bile Asya'da bir ülke olarak bilen..
"Amerikan gençliği için eğitici bir yapım..."
Peki, ya bizim için?
Böyle bir olaya, sadece cinsel bir olgu olarak bakabilir miyiz?
Sokakta gördüğümüz bir kavgaya..
"Vur vur" diye bağıranlar suçlu değil mi?
Tecavüze uğrayan "kız-erkek" küçük çocuklarımızı, gencecik kızlarımızı medyada boy boy teşhir edenler, yeni tecavüzlere yol göstermiyorlar mı?
Devleti soyanlara..
"Alkış tutanlar" suçlu değil mi?
“Kızlı-erkekli” evlerin göz önünde tutulmasını isterken.. Hatta, gerekirse baskınlarla uyarılmasını isterken anne-babaları kuşkuya düşürenlerin..
“Hiç mi payı yok!"
………
"Sanık" filmindeki tecavüzcülere "bastır!” diye bağıranlar suçlu...
Ya bizde?
“Neredeyse evleri ihbar edenlere ödül bile verilecek!..”
“Bugünden”in hüzünlü vedası!
-Otuz ay boyunca birçok yazar ye çalışma arkadaşımla birlikte üzerinde kafa yorduğumuz ve emek harcadığımız "Bugünden" dergisi de "modern zamanların azizliği”ne uğramıştır. Karşıtlıkla birlikte var olmaya çalıştık. Okunması için çıkarttığımız kültür dergisi okunmuyordu. Bu zıtlık sürdürülebilir değildi.
İşte bu nedenle, sayıları az da olsa okurlarımızdan özür dileyerek dergimizi sonlandıracağımızı duyururuz.
-Yazdıklarımın hiç okunmayacağını da bilsem, yine yazardım. Kimsenin okumayacağını bile bile yazılan metinlerin kimseye zararı yoktur. Bu anlamıyla masumdurlar. Dışarıdan bakıldığında pek rasyonel görünmüyor, ama gerçek bu. Kendisi için yazan yazarın bu eylemi samimi ve saftır. Ancak, yine hepimiz biliyoruz ki, masumiyet artık yalnızca müzede barınabiliyor.
………..
Yukarıdaki satırları iki aylık kültür ve sanat dergisi "Bugünden"in Editörü "Orhan H. Aydın"ın yazısından aktardık...
Kasım-Aralık sayısı ama, maalesef son sayısı yayımlandı "Bugünden"in...
"Modern Zamanların Azizliği" başlıklı yazısı ile "veda"yı anlatıyor editör...
30 aylık sürede 15 sayısı ile gerçekten kültür ve sanat aşılıyordu dergi...
O güzel kalemlerden çıkan nefis yazıları gerçekten özleyeceğiz…
Böyle bir dergiye sahip çıkamamak..
"Kültür ve Sanat kenti Eskişehir'e hiç yakışmadı!..”
Karadeniz'deki büyük villa
Temel ve Cemal gece kulübünde kafa çekmeye başlamışlar. Temel, arkadaşına barda oturan güzel kadını gösterip "Ben bunu şimdi tarlarım" demiş ve kalkıp yanına gitmiş :
"Birlikte çıkabilir miyiz?"
Kadın, "BMW araban var mı?" diye sormuş.
-Yoook!
"Karadeniz'de iki katlı, geniş bahçesi olan bir villan var mı?"
-Yoook!
"Bankada yüksek miktarlı hesabında yoktur herhalde..."
-Yok!
"Çek arabanı o zaman!"
Temel, canı sıkkın arkadaşının yanına dönmüş ve sormuş:
"Ula Cemal benim Limuzin'i sana versem senin BMW'yi bana verir misin?"
"Havada karada" demiş Cemal...
"Helal be!" diye bağırmış Temel:
"Bunu halletim de, acaba Karadeniz'deki villanın üçüncü katını nasıl yıktıracağız!.."
Ben bilirim
Adamı hükümete küfür ettiği için karakola getirmişler. "Bir hata yapıyorsunuz" demiş adam:
"Ben bizim değil, Paraguay hükümetine sinirlenmiştim." Komiser, "Hadi oradan uyanık" demiş:
"Ben bu kadar yıllık polisim, bilmez miyim hangi hükümete çakılacağını!"
Günün Olayı
Alman Gazeteciler Birliği, Türkiye’deki hapisteki gazeteci sayısını "dehşet verici" bulmuş.
Kulak vermek gerekiyor!
Onlar büyüklerinden "Nazi Almanyası"ndaki faşizmi dinlemiş kişiler...
Günün Biberi
Emekli Astsubay Gündoğan Uygunbaş, cami minaresine Türk bayrağı açtığı için gözaltına alındı. Bu olay AKP’nin "subay-astsubay ayrımı" yapmadığının en büyük kanıtıdır...
Günün Şiiri
Can sıkıntısı
Hangi su tasına uzansan boş
Hangi pencereye koşarsan koş
Aynı siyah güneş gökyüzünde
Aynı siyah güneş, aynı siyah
Aynı susayış, aynı koşuş, aynı
Of! hep aynı şey, hep aynı şey
Aynı, aynı, aynı can sıkıntısı
A. Muhip Dranas (Varlık-1948)
Ahmet Rasim ve Ekrem Talu
Bu iki "büyük usta, Meşruiyet’ in ilanıyla birlikte kutlamak için Kadıköy'deki bir meyhanede buluşuyor. Ahmet Rasim, içki masasındaki mezelerin hiçbirine el sürmeyince Ercüment Ekrem Talu nedenini öğrenmek istiyor….
"Kafiyenin göz için değil de kulak için olduğunu söylerler" diyor Ahmet Rasim :
"Mezeler aksinedir. Bunlar da damak için değil göz içindir!"
…………..
Not: Bu anıyı "Bugünden"in son sayısındaki "Nurzer Öznur’un yazısından aktardık…
Mustafa Balbay'dan
Yargılamaların getirdiği travmayı zaman geçtikçe daha iyi anlayacak Türkiye...
"Ahmet Kaya"ya yaptıklarını nasıl yıllar sonra bugün telafiye çalışıyorlarsa, bir dönem sonra da bugün yapılan büyük haksızlık fark edilecek. Ama bu dönemin telafisi çok daha zor olacak.
Toplum, yıkımın tam farkında değil, ayrıntıları bilmiyor. Davalar, dosyalar üst üste yığılıyor. Ama bir zaman sonra, bu defter açıldığında, "O dönem neler oldu?" diye bakıldığında, bugün görüldüğünden çok daha ağır bir tablo çıkacak ortaya... O zaman insanlar, neler yaşandığını daha iyi anlayacak ve çok daha ağır şeyler söylenecek...
Günün Sorusu
Atatürk'ü Koruma Kanunu'yla alay eden siyasetçilerin sokakta koruma ordusuyla gezmesine ne demeli?
Akif Kökçe
Kıssa-dan
Soyağacımı çıkarmak istedim, baktım zor iş, vazgeçtim. En iyisi politikaya atılayım, birileri soyumu sopumu araştırır, beni bu zahmetten kurtarır.
Kemal Ateş
Cuk
Çok şiir yazma...
"Şiir acı çekmesin…"
Mehmet Tuncer
Gerilim
Bir zamanlar inanılan, güvenilen insanların düştüğü durumlara bakın…
Lider otoritesi altında paramparça olan imajlar...
Kişilikler.
Emre Kongar