Yıllar önce şehrin dışı diye yapılmış. O zamanlar bir sorun yaratmıyordu. Kaldı ki o yıllarda otomobil, kamyon, otobüs daha doğrusu lastik tekerlekli motorlu araç sayısı bugünkü kadar değildi.
Ancak yıllar önce şehir dışı diye yapılmış olmasına rağmen bugün ise tam şehrin nerede ise ortasında kaldı. O zamanlar yanında bir tek bile yerleşim alanları yokken bugün hemen dibinde koca koca binalar dikildi. Çocukların oyuncakları artık oradaki atıklar oldu.
‘Ya lafı dolandırıp durma. Nereden bahsediyorsun?’ diyerek bana kızdığınızı duyuyorum!
‘Sanayi Çarşısı’.
Tornacılar ve Oto Tamirciler Odası, yanlış hatırlamıyorsam kurmuş olduğu üç ayrı yapı kooperatif ile Teksan Sanayi Sitesi’nin arkasına içinde duşları, tuvaletleri olan modern dükkanlar yaptı. Kimisi 60 kimisi ise 120 metrekare büyüklüğünde. Sanayi Çarşı’sında yıkıntı-döküntü içerisindeki, içlerinde çoğunun ihtiyaçlarını karşılayacak tuvaletleri bile olmayan, derme çatma yaptıkları yerlerde bu ihtiyaçlarını gideren esnafları, buradan bu dükkanlardan kurtarmak için.
3 bin 250 işyerinden 3 bini tamamlanmış. Hatta tamamlanan bu modern dükkanlara bazı esnaflar taşınmışlar bile.
Ama aynı sektörde faaliyet gösteren esnaflar, bazı esnafların yeni yere gitmemek için ısrarcı olunca haksız rekabete neden olacak gerekçesiyle gitmek taraftarı olanlarda gitmiyor.
Nedeni ise, Sanayi Çarşısı daha yakın olduğundan otosunda bir arızası olan Teksan’a gitmek yerine burayı tercih edeceğinden.
Sanayi Çarşısı bugün ‘Kentsel Dönüşüm’ kapsamına alındı.
Geçtiğimiz günlerde de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan iki kez uzmanlar gelerek Sanayi Çarşısı’nda incelemeler yaparak, raporlar tuttular. Yapılan bu çalışma sonucu Sanayi Çarşısı’nda ‘Kentsel Dönüşüm’ uygulanacak.
İşte o zaman bugün girmemek için direnen esnaflar zorunlu olarak gidecekler.
Peki, yarın zorunlu olacak gidecek tamirci, boyacı, frenci, yedek parçacı vs gibi esnaflar o modern işyerlerine bugün neden gitmek istemiyor onu anlamış değilim.
Kaldı ki Sanayi Çarşısı’nın içinden Emek ve 71 Evler tarafına gidecek yeni tramvay hattı geçecek. İster istemez bazı dükkanlarının önüne tamir için getirilen araçlar konulamayacak. Zaten bu dükkan sahibi veya kiracılarına da boşaltmaları için Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli tebligatlar yapılmış.
Kentsel Dönüşümü gerçekleştirecek kurum Büyükşehir Belediyesi. Sanayi Çarşısı’nda yeni imar planlarını da yine Büyükşehir Belediyesi yapacak. O zaman o bölgenin sorumlu belediyesi olan Odunpazarı Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi meclislerinde ‘Sanayi Çarşısı’nın yeni yapılan işyerlerine taşınmaları’ diyerek belli bir süre de verilerek karar alarak bu kararı dükkan sahipleri ile kiracılara tebligatları yapılmalı.
Her iki belediye başkanı da ‘bu karar hem bizim partimize hem de belediye başkanı olarak bizlere zarar verir’ diyerek oy kaygısı yapmayacaklar.
Sanayi Çarşısını mevcut yerinden kaldıracak olursanız oy kaybetmez, aksine Sanayi Çarşısı’nın civarında oturanların gönlünü de oyunu da alırsınız. Çünkü onlar yıllardan beri kaldırılması konusunda yaptıkları girişimlerin sonuç vermemesinden yakınıyorlar.
Tornacılar ve Oto Tamirci Esnafı Yapı Kooperatifi’nin başkanlarına şunu sordum:
‘Peki, zamanında kooperatife üye olmayan ve bugün yaptırdığınız yeni sitelerde dükkan sahibi olmayan esnaf var ise onlar açıkta mı kalacaklar?’
“Bazı ortaklar belirli bir süre karar değiştirip ortaklıktan çıktılar. Bir de kooperatifler olarak üçer, beşer fazladan yaptırdığımız işyerleri var. Bunlarda yedek işyerleri gibi oldu. O esnaflarımızın bugün müracaat ettiklerinde hiç beklemeden bu işyerlerinden istedikleri büyüklüktekine sahip olabilme imkanı var. Onlarda mağdur olmayacaklar” dediler.
Önyargı
Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaslanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okur :
"Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir caba sarf ediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor.
"Bu olayı okuduktan sonra, Dr. Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini
sorar. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıdır. Dr. Ruskin, Amerikan Tıp Birliği Dergisi’ndeki makalesinde, (günümüzde çok yaşandığı gibi ) gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl tamamen farklı bir perspektif kazandıracağını anlatmaktadır. Belki de hayatta yaşadığımız birçok şey bize önyargılarımız ve bakış acılarımız tarafından dayanılmaz ve zor gözükebilir...
NOT: Yukarıdaki yazıyı bir okurum göndermiş. Daha doğrusu çok sevdiğim bir doktor kardeşim. Bu yazıyı okuduğumda bana sanki kendisini anlatıyor gibi geldi. Çoğumuz ön yargılı değil miyiz? Dostlarımız hakkında birilerinden bir şey duyduğumuz da ‘ya demek öyle ha. Zaten şüpheleniyordum’ diye o dostumuzun anlattığı olayı tam araştırmadan hemen ön yargıya kapılmayız mı? Bu yazıyı okuyan bazı dostların ve okurlarımın, yazının içinde de belirtildiği gibi önyargılarından kurtulmalarına katkı sağlayabilir miyim diye köşeme koydum.