Görüşler
Sakin Gece’den…
Ne soruyu, ne de yanıtını severiz!
"Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz?"
Yanıt klişe gibi:
"Efendim, kitap okurum, müzik dinlerim, sinemaya ya da tiyatroya giderim..."
Ne garip!
"İnsanın, yaşamını-ruhunu değiştiren, rahatlatan saatler hep boş zamana sığıyor!"
Oysa, zamanın nasıl geçtiğini yaşayan bilir...
Gidin sorun..
"Mustafa Balbay'a, Tuncay Özkan’a..."
…………..
Eskiler, “Yolun yarısı 35” derlerdi.
Bugün için nasıl geçerli bilemiyoruz ama, yaşamın güç koşulları insana kendi içinde düğüm yaptırıyor...
"Bebeğin adı : Stres..."
Birine takılmıştık:
" 35'inde varsın değil mi?"
"Yok abi" dedi:
"Daha 32’nin içindeyim."
"Canım ne farkeder, ha 35, ha 32..."
Bu yanıta olan burukluğunu yumuşatmak istedik:
"Haklısın, bin küsür gün farkeder..."
Sonra, kredi kartlarındaki borcuna böl de bak, nasıl gelip geçer...
………..
Aramızdan genç yaşta ayrılan bir kadının sözleriydi:
"Doğanın yasalarını anlayamıyorum, insanları anlamam mümkün mü?"
Tıpkı, "Sakin Gece" öyküsündeki gibi...
Kadın kocasına sesleniyor:
"Bahçede bir şeyler oluyor..."
Adam pencereden bakıyor, irili ufaklı hayvanlar birbirini yiyip duruyor...
Tüm acımasızlığı ile dünyaya hakim doğa...
Birden suskunluk oluyor.
"Ağaç altında yalanan bir kedi..."
Az önce duyulan kuşun sesi de susuvermiş!
Doğa yasasından bir sahne...
"Farkı var mı insanlardan!.."
Günün Şiiri
Karıncalar
Güneşle doğmuşuz tarlalara
Dağılmışız kentin pazarına
Bulursak ot saman taşırız
Buğday taşırız boynumuz ipince
Bir yoksul hayat vardır en altta
Bilinmez nerde başlar nerde biter
Bazen parlak büyük bir ayakkabı
Basar üstümüze tamam yeter
Ne küçüklüğümüz acındırır
Ne çocukluğumuz korkutur
Ölmüşüz işte abi
Fena basılmışız akraba ana oğul
Ama suç bizde altta kalmışız
Var git var git işine
Biz ki kendini bilmez bir delişmen sürü
Varsın yine ötüversin bir bölük aç karınca
Faruk Akça (Varlık-1968)
Adı sansür ama imha!
Abdülhamit sansüründe olsun Nazi sansüründe olsun yöntem bellidir...
Kitaplar ve gazeteler yayın öncesi denetlenir, eğer sakıncalı bulunursa yayınına izin verilmez. Ancak "Abdülhamit ve Hitler" dönemlerinde bile yayımlanmamış yazı veya kitabında suç bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan kimseyi duymamıştık.
Yayımlanmamış bir kitabın taslaklarının tek tek imha edildiği, "bulunduranlar terör örgütü üyesi sayılır” diye tehdit edildiği bir dönem de ilk kez yaşanıyor...
Neyzen Tevfik'ten
Savaş vurguncularından birinin dedikodusu yapılıyormuş :
"Tonla parası var. Herifin bir eli yağda, bir eli balda. Nereye gitse hemen yol açıyorlar."
Bunları duyan Neyzen Tevfik birine sormuş:
"Gerçekten herkes kenara çekiliyor mu?"
"Evet" demiş adam:
"Hem de eğilerek yol veriyorlar."
Neyzen gülmüş:
“Demek cebindeki pisliğe bulaşmak istemiyorlar!”
Osmanlıyı batıran valiler!..
Osmanlı zamanında doğu illerinden birinde, iddiayı çok seven ünlü bir kişi varmış. Vali’yi bile kandırmış bir gün... Derken bir başka vali atanmış aynı ile... O da meraklıymış oyuna, iddiaya...
Giden vali uyarmış, "Aman kardeşim, sakın ola ki o adamla iddiaya girme..."
Ama daha da meraklanmış yeni vali ve çağırtmış iddia kralını...
"Herkesi kandırmışsın, buyur bir de benle dene" demiş.
10 akçesine girmişler iddiaya...
İddiacı hemen atılmış:
"Kusura bakmayın ama sizde basur var!.."
Vali, "yalan" diye bağırmış ama iddiacı ısrar etmiş... İddia bu ya, sonunda çıkarmış ve göstermiş vali... Basur olmadığını kanıtlamış...
İlk işi de giden valiye mektup yazmak olmuş:
"Ne haber? Senin adamının 10 akçesini aldım..."
Gelen yanıt:
"Osmanlı senin gibi adamlar yüzünden batıyor zaten. Poponu göstereceğini bilseydim, ben de o adamla senin için 50 akçesine iddiaya girmezdin..."
Şair Eşref’in isteği
Kamil Paşa Kıbrıs'a giderken Eşref’e "Bir isteğin var mı?" diye sormuş. Eşref de, "Oranın eşeği meşhurmuş, bir tane getirirseniz çok sevinirim" demiş…
Kamil Paşa, gidip dönmüş ama eşeği unutmuş! Eşref’i görünce de özür dilemiş... "Hiç önemi yok" demiş Şair:
"Siz geldiniz ya!..”
Cumartesi öyküsü
“Hiç mi pozitif haber yok?”
İyimserler kötümserlere kızınca, "Hiç mi pozitif bir şey yok bu memlekette kardeşim?" diye çıkışırlar…
İşte size "pozitif" bir bahçevan...
Seyahatten dönen ev sahibi telefon açmış konuşuyorlar :
-Nasıl her şey yolunda mı?
"Yolunda... Küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyorum..."
- Neden kırıldı?
"Köpeğinize mezar kazarken zorlamıştım, ondan kırıldı...”
- Neee! Köpeğim öldü mü?
"Malesef havuza düştü..."
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi, havuzda nasıl boğulur?
"Havuzun suyu yoktu, atlayınca betona çarptı..."
- Havuzu yeni doldurtmuştuk neden boşalttınız?
"İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken suya ihtiyaç duydular..."
- Neee! Evde yangın mı çıktı?
"Evet efendim, annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış..."
- Annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı!.
"Haklısınız da... Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı yatarken görünce kalbine inmiş!"
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu be adam sende?
"Var efendim... Hani geçen gün siz AİDS testi yaptırmıştınız ya..."
- Eeeee?
"İşte onun sonucu pozitif çıktı!..”
Günün Olayı
Demokrasi, özgürlük, barış, kardeşlik “hepsini ama hepsini" bir kenara ittiler.
İşimiz iki pilotumuzu kurtarmak için "şeyhlere, aşiretlere" kaldı...
Çok yazık…
Hikmet Çetinkaya
Günün Biberi
"Vardar Ovası mı?"
Gençlere güvenilmez, en masum şarkıdan bile bakarsın Gezi türküleri çıkarırlar!
En iyisi çıkaralım bir yasa, bu ülkede artık şarkı markı söylenmesin!
Selçuk Erez
Günün İncisi
Müzik, dinleyeni ve dinleteni öngörülmez kılar...
Björk
Kıssa-dan
"Şarkıcı "Nadide Sultan"ın orkestrası perdelenirken kendisinin açıkta bırakılmasının ne kadar caiz olup olmadığı ulemaya sorulmalıdır...
Mine G. Kırıkkanat
Özdeyiş
Beyni ışıksız olanın gözü de gönlü de kara olur...
Y.Güngör Özden
Rakı üzerine
Rakının sözüne bile tahammül edemeyen "Bülent Arınç"a bir Milliyet okuru soruyor:
"Rakının haram olduğuna ilişkin İslam dininde kesin hüküm yoktur. Buna karşılık faiz kesinlikle haramdır. Acaba neden Bülent Bey, rakıya gösterdiği duyarlığı faiz konusunda gösteremiyor?"