Görüşler
Sakallı’nın sessizliği!..
Yağdanlık felsefesine göre..
"Ayı, köprüyü geçinceye kadar dayıdır!"
Ama ne yazık ki, bazı yağdanlıklar paslı beyinler de bile akacak delik bulamıyor...
Araya girenler, kurulan köprüler bir türlü işe yaramıyor...
Bütün bu gelişmeleri de, filmin gerçek aktörü uzaktan izliyor...
Sessiz sedasız...
"Bir ıssız adam gibi!"
………
Eğer yerindeyse, "ıssız adam" yakıştırmamız "Burhan Sakallı" içindi...
"Bağırıp çağırdığını duydunuz mu?"
Ya da..
"Ona buna çamur attığını!"
Eğitimci olmanın özelliğini, kişisel yaşamının dışında toplumsal işlevine de yansıtmış bir insan..
Şu dışarıdan getirttiği yanlış konukları da olmasa, partili olmanın dışında, herkese başkanlık yapmaya çalıştı...
Hizmetini elinden geldiğince sürdürdü...
“Ama temizlik işçisinin feryadını pek duymadı!..”
Dün gibi anımsarız...
En önde "Murat Mercan" vardı...
"Büyükerşen için adliyeye yürüyen AKP'lilerin arasında bir tek Sakallı yoktu..."
………
İki dönemden sonra, artık haklı olarak Büyükşehir'e adaylık bekliyordu Burhan Bey...
Büyükerşen'e karşı ilk seçimde yanında çalışan "Faruk Karaçay"ı aday göstermişti AKP...
İkincisinde, adı bile duyulmamış, halkın tanımadığı "Hasan Gönen" çıkarılmıştı...
Ve bu dönemde de AKP’ye üyeliği dahi bulunmayan "Harun Karacan" gösterildi...
"Sakallı, şimdilik kenarda kaldı..."
Eğer bir adaylık sürprizi olmazsa, bir süre Turizm Bakanlığı’nda müsteşar, genel seçimlerde de milletvekili adayı olabilir...
Ama önemli bir koşulla...
Özellikle kendi partisi içinde..
"Bu kadar sessizlik yaramıyor ona!"
Günün Şiiri
Ah neydi benim gençliğim
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman
İçip içip ağlamak
Uzaklara dalıp şarkı söylemek
Hafta sekiz ben eğlentide
Bugün saz, yarın sinema
Beğenmedin aile bahçesi
Onu da beğenmedin, parka
Sevdiğim dillere destan
Sevdiğim
Meyil verdiğim
Ben dizinin dibinde elpençe divan
Samanlık seyran
Nerde, nerde
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman!
Orhan Veli (Varlık-1937)
Günün Olayı
MGK’nin 2004 yılındaki "Fethullah Gülen’i bitirme kararında" AKP'lilerin imzası çıktı. Balyoz ve Ergenekon'da "imzası olmayanlara" yağdığına göre yargı "imzası olan bu AKP’lilere" ne cezası verecek acaba?
Akif Kökçe
Günün Biberi
Savcı "Gezi Parkı'nı savunan eylemcilerin" deniz gözlüğünü "silah" saymış!
Bu durumda "Balık Adamları Derneği" en büyük terör örgütü oluyor...
Barış’ın mektubu
Gezi olaylarında cesaret göstermiş soylu bir oyuncuyu, "Barış Atay"ı uydurma gerekçelerle gözaltına alıp kelepçe taktılar.
Barış'ın bir mektubu var, son paragrafını aktarıyoruz:
-Böyle devam etmez, hiçbir dikta sonsuza kadar sürmez. Çünkü hiçbir toplum sizin sandığınız ve buna güvendiğiniz kadar aymaz değildir.
Ben geleceğine sahip çıkan ve bunu gasp etmeye çalışanlara hesap soran biriyim. Ben beğenseniz de beğenmeseniz de üreten, okuyan, eleştiren, sorgulayan ve cevap isteyen bireyim.
Yani anlayacağınız ben, "siz değilim!"
Peki siz kimsiniz?
Günün Sorusu
AKP-Cemaat evliliği bitiyor. Birlikteliğin ürünü olan yandaş "yargı, emniyet, istihbarat, medya"
kimde kalacak acaba?
Günün İncisi
İsterseniz yanlış düşünün. Ama ne olur kendiniz düşünün.
Gotthold Lessing
Kıssa-dan
Pragmatik ABD dış politikası da, iktidarın nimetlerini paylaşan "Gülen Cemaati" de, AKP ile
köprüleri kolay kolay atmaz...
"Ama artık seçenek arama süreci başlamıştır!"
Emre Kongar
Cuk
Deliliğini bilen, en güzel delidir...
Hanri Benazus
Günün Sözü
Zeki kişinin kılıca ihtiyacı yoktur.
Asla, bir taş bile yok!
Papazın işe yeni koyulduğu gün 3 dindar kadın gelmiş günah çıkartmaya.
Kadınların her biri "Ben bu hafta kocamı 2 kez aldattım, 3 kez aldattım, günahlarım af ola" diyormuş.
Genç papaz, kadınları korumak amacıyla, kendilerinden "rumuz"la konuşmalarını istemiş.
Kadınlar, "Kocamı aldattım, yerine ayağım taşa takıldı" diyecekmiş. Yine günah çıkartmaya gelen kadınlar olmuş ve hepsi de "Ayağım 2 defa, 3 defa, 4 defa taşa takıldı" diyormuş.
Bir gün değişik bir papaz girmiş "itiraf" hücresine.Bir yığın kadının ayağının taşa takıldığını duyunca da, Belediye Başkanı'na yansıtmış bunu. Belediye Balkanı , "Asla, bir taş bile yok sokaklarımızda" diyormuş.
Papaz, "Ben bunu bilmem" demiş: "Ama dün gelen sizin hanım, haftada 3 kez ayağının taşa takıldığını söyledi..."
Denize atladı ve...
İngilizce kursunda öğretmen bir öğrenciye "Küçük çocuk koştu, koştu, denize atladı ve boğuldu" diyerek bunu İngilizce söylemesini istemiş. Öğrenci biraz düşündükten sonra yanıtlamış:
"The little boy dıgıdık, dıgıdık, güm en gluk guluk..."
Dijital Devrim TRT Okul'da
Eskişehirli "Mustafa Metin"in iyi bir gazeteci olduğunu dile getirmiştik...
Halen TRT'de belgesel üzerinde yapımcılık görevinde olduğunu da...
Son belgeselini "Anadolu Üniversitesi" için yaptı...
Üniversitenin gerçekleştirdiği "Dijital Devrim"1 güzel anlatımı ile dile getirmiş Mustafa...
İlk yayın "TRT Okul"da cumartesi günü geldi ekranlara...
Rektör "Davut Aydın" gururla anlatıyordu:
"Geçen dönem 26 bin ton kağıtlık kitap bastık. 1 ton kağıt için 17 ağaç yok olursa, bunun karşılığı 350-400 ağaç demektir. Dijital devrimi tam olarak gerçekleştireceğimizi düşündüğümüz 3 yıl sonra öğrencinin elinde kitap olmayacak. Kağıdın yüzde 90'ının da ithal edildiğini düşünürsek, Anadolu Üniversitesi olarak 100 milyon liralık tasarruf sağlayacağız..."
Son günlerde tartışılalan "dershaneler" konusu da Anadolu Üniversitesi için ayrı bir değer taşıyor. Çünkü üniversitede dershaneli öğrencinin kalmadığını bilirden Aydın, "Biz bu sorunu sistemle, dershaneleri kapatmadan çözdük" şeklinde özel bir açıklamayı da "9. Sütun"a yaptı...
Kosavalı ev kadını "Esen Kaymakçı" diyor ki:
"Üniversiteyi evde otururken okuyorum..."
Bir başkası da "Hocamız karşımızda, kitabımız önümüzde" diyor.
Güzel program yapmış "Mustafa Metin..."
Hemen ardından gelen "Televizyonun zararları" adlı bir başka yapım olmasaydı keşke!..
Not: Bu belgesel, 3 Aralık'da 22.50’de ve yine 8 Aralık'da 20.35'de TRT Okul'da ekranlara tekrar gelecek…