Covid-19 salgınıyla mücadele sürecinde, en çok ihtiyaç duyduğumuz insan kaynağı sağlık çalışanları.
Can kurtarıyorlar, can.
Hükümetin temsilcileri, her fırsatta “sağlık çalışanlarının çabasını alkışlıyoruz” diyorlar.
Diyorlar demesine de,
sağlıkta şiddet yasasını çıkarmamakta niçin ısrar ediyorlar, kimse anlamıyor.
*
Her neyse…
*
Özellikle böylesine kritik bir süreçte, birinci derece riskli grup olan sağlık çalışanlarının koşulları iyileştirileceğine, enteresan işler yapılıyor.
Bu noktada, en son ne yapıldı biliyor musunuz?
Sağlık çalışanlarına, ‘kişisel koruyucu ekipman taahhüt ve teslim formu’ imzalatıyorlar!
Formu okudum…
Bu formda, özetle şu ifade ediliyor: Biz size koruyucu ekipman sağladık. Eksiklik olduğu yönünde hiçbir biçimde şikayette bulunamazsınız. Bütün sorumluluk size ait. Ayrıca ekipman eksikliği yüzünden hastalanır veya ölürseniz hiçbir hukuki sorumluluğu kabul etmiyoruz.
*
Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına?
Sorumluluk nasıl olur da muktedirlerden alınıp hiçbir yetkisi olmayan sağlık çalışanlarına verilir?
*
Konuya ilişkin Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Başkanı
Birtürk Özkavak’la görüştüm.
Özkavak net olarak şunu söyledi:
SAĞLIKÇILAR KORUNACAĞINA…
“Sağlık emekçileri, bu süreçte fiziksel, ruhsal ve sosyal yönlü iyilik halinden hızla uzaklaşıyorlar. Bu formun imzalatılmasındaki amaç, ekipman sıkıntısından kaynaklanabilecek sorunlar ile sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyonların hukuki sonuçlarının sorumluluğunu sağlık emekçilerine yükleme gayretidir.”
*
Bir de, Avukat
Öztürk Türkdoğan’ın görüşlerini okuyalım:
MEVZUATTA YERİ YOK
“Bu uygulama hukuka aykırıdır. Aynı zamanda işverenin, kendi sorumluluğunu en başından itibaren çalışanlarının üzerine bırakmaya dönük bir girişim. Dolayısıyla bunu doğru bulmuyoruz. İlgili mevzuatlarda, bu tarz formlar kesinlikle yoktur. Dolayısıyla işveren, bunu kendisi icat ediyor. Kesinlikle bu formların imzalanmasını tavsiye etmiyoruz.
*
Hem SES Başkanı Birtürk Özkavak’ın, hem de Avukat Öztürk Türkdoğan’ın konuya ilişkin görüşlerini okudunuz.
İki görüşten çıkan ortak sonuç, sağlık çalışanlarına dayatılan form hem insan haklarına, hem çalışma haklarına, hem de hukuka aykırı.
Zira çeşitli hastanelerde çalışan ve bize ulaşan bazı sağlık görevlileri de, söz konusu formu imzalama konusunda oldukça tedirginlik yaşadıklarını ifade ediyorlar.
Aldığım bilgiye göre, bu form, bugün akşama kadar sağlık çalışanlarınca imzalanıp teslim edilmek zorunda.
Bu noktada yetkililere rica ediyorum: Lütfen bu kabul edilemez dayatmadan vazgeçiniz.
Ambulans şoförü ile hastane personelinin şikayeti
Bir şikayetten söz etmek istiyorum. Şikayet edenlerden bir tanesi ambulans şoförü. Bir diğeri ise bir hastanede görevli personel.
Şikayetin konusu şu: Hem ambulans şoförlerine, hem de tıbbi müdahalede bulunmayan hastane personeline kişisel koruyucu ekipman dağıtılmasında sıkıntı yaşanıyormuş. Hatta “size gerek yok” deniliyormuş. Bu şikayetin doğru olduğunu biliyorum. Çünkü sağlık çalışanlarına dayatılan ‘kişisel koruyucu ekipman taahhüt ve teslim’ formu içerisinde, bu şikayeti anımsatan birtakım ifadeler okudum. Yapmayın Allah aşkın. “Hasta olan da olmayan da maske taksın, pazarda markette maske takmak zorunludur” diyorsunuz. Ama ambulans şoförleri ile hastanede çalışan ve belli görevlerde bulunan personele koruyucu ekipman kısıtlaması getiriyorsunuz. Olacak iş değil. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
Maske dağıtımı üzerine…
Maskelerin ücretsiz olarak dağıtılmasına ilişkin alınan karar oldukça yerinde. Fakat dağıtımı konusunda ciddi bir sorun yaşanıyor. İlk etapta görev PTT’ye verildi. İnternet üzerinden sipariş verilecek, maskeler vatandaşın adresine teslim edilecek.
Ancak duyuru yapılır yapılmaz sistem çöktü. Sonra E-Devlet uygulaması üzerinden de sipariş verilebileceği duyuruldu. Ancak şu an her iki sistem de neredeyse kullanılmaz durumda. Şimdi… Maske satışı yasak olduğu için kimse maske alamıyor. PTT’den ücretsiz maske siparişi de veremiyor. Peki, bu vatandaş ne yapacak? Dahası, sistem işlese dahi, elektriği bile olmayan yerde yaşayan insanlar ne yapacaklar? Yaşlılar nasıl sipariş verecekler? Sorunun çözümüne ilişkin Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Gaye Usluer ile Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyeti Üyesi
Yücel Yenilmez ciddi bir öneride bulundu.
Dediler ki: Maskeler eczanelerde dağıtılsın! Gayet yerinde bir öneri olduğunu düşünüyorum. Öyle de olsa, bazı aklı evveller her şeye muhalefet ettikleri gibi buna da muhalefet ediyorlar ve işi
politik zemine çekiyorlar. Kavgaya gerek yok aslında. Çözüm şu olabilir.
PTT, maskeleri yine dağıtsın. Ama eczanelerde dağıtsın. PTT ile Türk Eczacılar Birliği basit bir sistemle entegre edilebilirler. Bununla beraber karışıklık ortaya çıkmadan her bir yurttaşımıza rahatlıkla maske dağıtımı yapılabilir.