Hamamyolu Caddesi Çarşı Camiinin karşısında bulunan Yeni Hamam Eskişehir’in en eski hamamlarından birisi. Hamamın giriş kapısının üzerinde ‘Yıkanan Kadın’ Rölyefi vardı. Bu Rölyef hamamın yapılış tarihinden itibaren 1980’li yılların başına kadar yerinde duruyordu.
O yıllarda ‘Yıkanan Kadın’ Rölyefi hamamın giriş kapısı üzerinden sessiz sedasız kaldırılmış. Kaldırıldığını da kimse fark etmemiş!
Dün Eskişehir’in yaşayan hafızalarından olan sevgili Ahmet Atuk ağabeyim facebookta üzerinde ‘Yıkanan Kadın’ Rölyefi olan Yeni Hamam’ın kapısının fotoğrafını paylaşmış.
Ahmet Atuk fotoğrafın altına şunu yazmış:
“Günümüzde Hamamyolu Caddesi üzerinde Yeni Hamam’ın giriş kapısı üzerinde bulunan ‘Yıkanan Kadın’ Rölyefi 1980’li yılların başında bu hamamı işleten Muzaffer Özsoy tarafından ne akla hizmetse kaldırıldı. O tarihlerde Rölyefin akıbeti hakkında Muzaffer Özsoy ile görüşmem oldu. Kendisine neden kaldırıldığını ofisinde misafirlerinin yanında sormuştum. O dönemin siyasi çalkantıları içinde bu güzelim tarihi rölyefi de parçalayarak yok ettiler maalesef. Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu bu açıklamamdan sonra kayıtsız kalmamalı. Bu bina ile birlikte tescilli tarihi rölyef için bir araştırma yaparak konuyu açıklığa kavuşturması lazım.”
Ahmet Atuk haklı. Belki dün facebooktan ‘Yıkanan Kadın’ Rölyefi’nin akıbetini sormasa, ne olduğu? Nereye atıldığı veya başka bir mekâna mı takıldığı konusunda kimsenin haberi olmayacaktı!
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun da bu rölyefin olduğu yerden kaldırıldığından haberlerinin olduğunu sanmıyorum.
Sevgili Atuk, facebookta paylaşmasından sonra da Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun yine de haberdar olduğunu da sanmıyorum.
O nedenle konuyu bende köşemden gündeme getirmek istedim. Bu yazı bir nevi resmi yazı niteliğini taşıyor. Çünkü basılı eserler arasında yerini aldı.
Şimdi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu hemen harekete geçerek bu tarihi eserin akıbetini hakkında hamamı işletenlere sormalı.
Eğer başına bir hal gelmemiş ve birlerde duruyor ise ‘Yıkanan Kadın’ rölyefinin yerine konulmasını talep etmeli.
Yok, eğer başına bir hal geldi ise bunun sorumluları hakkında gereken yapılmalı. Yıllarca tarihi mirasımıza sahip çıkamadığımız, kollayıp koruyamadığımız için binlercesi yurt dışına kaçırılarak çok büyük paralara koleksiyonculara satıldı.
*-*********
Kazım Kurt doğru söylüyor
Odunpazarı Belediye Başkanı ve 40 yıllık CHP’li Kazım Kurt’un 7 Haziran 2015’de yapılan milletvekili genel seçimlerinde elde edilen başarı için yapılan kutlama töreninde yaptığı konuşmada söylediği,’Büyük bir başarı elde ettik. Ancak rehavete kapılmayalım. Ufukta bir erken seçim olma ihtimali var’ demiş.
CHP 1946’dan bu yana ilk kez Eskişehir’de milletvekili genel seçiminden başarılı olarak çıktı. Bu bir zafer elbette.. Bu zafer elbette ki kutlanmalı. Zaferde emeği geçenler elbette unutulmamalı. Bu emektarlar güzel sözlerle de olsa ödüllendirilmeli. Yoksa bir sonraki seçimlerde gerek sandık başlarında gerekse kapı kapı, sokak sokak, köy köy dolaşacak kadın-erkek, genç bulamazsınız.
Konuşan il başkanı Ersen Yeniceli, seçilen milletvekilleri Gaye Usluer, Utku Canözer, Okan Cemal Yüksel başarıyı övmüşler. Elde edilen başarıda belediye başkanlarının, teşkilatların, adayların ve tüm partililerin paylarının eşit olduğunu söylemişler.
Çok haklılar. Elde edilen başarıyı bir tek kişiye mal etmek doğru olmaz. Zaten başarı da bir tek kişinin gayretleri sonucu elde edilemez.
‘Bir elin nesi var, iki elin sesi var’ diye bir atasözü var. Bu atasözünün anlamı şöyle:
“İnsanın gücü sınırlıdır. Kişi, her işi tek başına halledemez Tek başına halletmeye kalktığında mutlaka başaramayacağı işler olacaktır. Bu durumda, işleri başarabilmek için başkalarıyla işbirliğine, dayanışmaya girer. Güçleri birleştirerek zor işlerin altından böylelikle kalkar.”
Kaynak: http://www.dersimiz.com/atasozleri_sozlugu.
Odunpazarı Belediye Başkanı ve deneyimli siyasetçi Kazım Kurt’ta konuşmasında başarıyı övmüş ama bir konuya da dikkat çekmiş.
“Büyük bir başarı elde ettik. Ancak rehavete kapılmayalım. Ufukta bir erken seçim olma ihtimali var. Bu seçimde de aynı başarıyı yakalamalıyız. Bunun için rehavete kapılmayalım. Erken seçime hazırlıklı olalım”.
TBMM önümüzdeki hafta Salı günü tekrar toplanarak yeni başkanını seçecek. Bu süre içerisinde koalisyon arayışları da sürüyor. Kimim kiminle koalisyon ortağı olacağı konusunda henüz netlik kazanmadı.
Başarıların kalıcı olması için neler yapılması gerekiyorsa o konuda adımlar atılmalı.
Hiçbir başarı uzun yıllar kalıcı olmamıştır.
Örneği, 3 dönem üst üste tek başına iktidar olan ANAVATAN Partisi ile AK Parti.
Eğer her iki parti de geçmişte rehavete kapılmamış olsalardı bugün hala iktidar koltuğunda oturuyor olabilirlerdi.
O nedenle Kazım Kurt’un konuşmalarını bütün CHP’liler tekrar tekrar dinleyip gereken mesajı çıkarmalı.
Eğer bu zafer sarhoşluğu veya rehavet devam ederse, ‘nasıl olsa artık AK Parti düşüşe geçti. Tıpkı ANAP’ın yaşadıklarını yaşamaya başladılar’ diye düşünürlerse, olası bir erken seçimde veya 2019 seçimlerinde tepetaklak yuvarlanabilirler.
*****
Şehir içinden mektup 7 günde geldi
Eskişehir Ticaret Odası Başkanlığı adıma bir davetiye postaya vermiş. Davetiyenin postaya verildiği tarih 17 Haziran 2015. 2 Eylül Postanesine verilmiş. Davetiye 24 Haziran 2015 tarihinde elime geçti. Postaya veriliş tarihinden tam 7 gün sonra.
Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, 22 Haziran 2015 tarihinde Ticaret Odası 5’nci katında açacakları ‘Hayatın Dengesi’ konulu fotoğraf yarışması sergisine davet etmiş. Serginin açılış törenine katılmak isterdim. Davetiye PTT tarafından şehir içerisindeki benim adresime bir geç ulaştırınca katılamadım.
Aslında özelleştirmelere karşı çıkan bir gazeteceyim. Ancak devlet kurumları o kadar hantal çalışıyor ki, bazen de ‘doğru yaptılar’ diye geçiyor içimden.
2 Eylül Posta Müdürlüğünden bir posta dağıtıcısı, davetiyenin postaya verildiği saatte yaya olarak yola çıksa, Ertuğrul Gazi Mahallesindeki Anadolu Gazetesinin idare merkezine bir, hadi oyalana oyalana yürüdü diyelim, en geç iki saatte ulaşırdı.
Yaya olarak getirilse en geç iki saatte elime geçecek davetiye bir haftada geliyorsa, şehir dışına hele hele birde kış günü doğu ve güney doğudaki ilçelerdeki adreslere ulaştırılmak için postalandıysa, ister istemez her halde 6 ayda eline geçer düşüncesine kapıldım.
Haksız mıyım?