Referandum sonucu…

Anket sonuçlarını yorumlayan SONAR Başkanı Hakan Bayrakçı, değerlendirmede farklı yöntemler izlediklerini belirterek şunları açıklıyor: Araştırmaya katılanların yüzde 43,30’u Hayır oyu kullanacağını, yüzde 43,34’ü de Evet oyu kullanacağını bildirmiştir. Yüzde 13,36’lık kesim de yanıt yok demiştir. Kararsızlar ve görüşünü belirtmeyenlerin yüz yüze anket yapılırken, ifadeleri ve tutumları da incelenmiş ve bu kişilerin daha çok Hayır eğilimlerini söylemeye çekinen vatandaşlar olduğu saptanmıştır. Yapılan çok yönlü analizlerden sonra sonuç hakkında nihai kanaate varılmıştır. Buna göre 16 Nisan için öngördüğümüz sonuç yüzde 51,2 ‘Hayır’, yüzde 48,8 ‘Evet’tir.”
Katılımcılar arasında Hayır diyenlerin Evet diyenler kadar rahat yanıt veremediğini belirten Bayrakçı şöyle devam etti: Yaptığımız saha çalışmasında kararsız olduğunu söyleyenlerin kaygılarını ve çekincelerini gördük. Hayır dediği halde araştırma yapan kişilere kararsızım veya sandığa gitmeyeceğim dediklerini belirledik. Yaptığımız değerlendirmeler sonucunda kararsızların dağıtımının klasik usulde yapılmasının yanlış olacağı sonucuna vardık. İnce eleyip sık dokuduk. Ayrıca Evet diyenlerin içinde en az 1-2 puan Hayır oyu da bulunuyor...
                                                        ***
SONAR Başkanı Hakan Bayraktar, anketlerinde seçim sonuçlarına en yakın sonuçları açıklaması ile tanınan bir isimdir. Kararsız diye isimlendirilen kesimin büyük çoğunlukta hayır oyuna eğimli kişilerden oluştuğunu vurguluyor. Keza aynı biçimde devlet memuru konumundakiler başta olmak üzere bir kesimin de kararını açıklamaktan tırstığını söylüyor…
Oyunun rengini açıklamaktan neden korkar insan diyeniniz var mı? İşin açıkçası biri de benim bu soruyu soranların. Hele ki Hayır oyu kullanmayı düşünenlerin bunu açıkça söyleyememesi, korkması gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına yakışmayan bir duruş olarak algılamaktayım. İnsan en demokratik hakkını açıklayamıyor, ülkesinin geleceği ile ilgili hayati kararını açıklayamıyorsa kimliğindeki eksikliğin adını kendisi koymalıdır…
Bir gerçek var, hem de ayan beyan ortada bir gerçek var saygın okurlar. Çoğu anket sonuçları da hemen hemen SONAR şirketinin açıklaması doğrultusunda görüş bildiriyor. Ve ülkeyi yöneten konumundaki en yetkin insanların açıklamalarına ve vücut dillerini okuduğumuzda rahatsız oldukları bir konumdan söz etmemiz olasıdır. En azından çıkacak sonuç karşısında hiç de rahat değillerdir. Şu görüşümü dile getirerek tarihe bir not düşmek isterim. Bu halk ilk kez bu seçimde (ya da referandumda) herhangi bir muhalefet bir partisinin önderliği söz konusu olmaksızın karar verecek! Hatta söz konusu muhalefet partilerine de önderlik edecek…
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
Erkeğin Kahpesi!
 
Tahmin ediyorum ki bu yazı başlığımı okur okumaz, tüyleri aniden diken diken olanlar söz konusu olabilir. Kime yolladı bu göndermeyi diye sorgulamaya gidenler olabilir. Rahat olunuz, böyle bir hesaplaşma içerisinde değilim. İzninizle sadece bugün okurları ile buluşacak olan kitabımdan söz edeceğim siz saygın okurlarımıza…
Dile kolay yirmi yıl öncesinden hayalini kurduğum bir kitabımın gerçeğe dönüşmesi inanılmaz hoş bir duygu. İzmir’de yirmi yıl yaşam sürdüğüm o süreçte başlayan hayalimin gerçeğe dönüşmesi mükemmel bir duygu. Yaratana şükrediyorum bana kendimi ifade etmem adına böylesi bir gücü bahşettiği için. İnsanın hayatla hesaplaşmasını yazıya dökmesi, kalıcı bir belge bırakması kadar güzel ne olabilir ki başka?
Dorlion Yayınevinden çıkan kitabım bugün saat: 17.00 itibarı ile okurlarına sunulacak. Adalar’daki İnsancıl Sahaf’ta 17.00-19.00 saatleri arasında imza günüm olacak. Bugün zaman bulan, olanak bulan ve imza günümde yüreğime yüreğini katacak her dostumu bekliyor olacağım. Eskişehir Adalar’da İnsancıl Sahaf’ta hayatımın en özel, en güzel birine tanıklık etmenizi isteyeceğim sizlerden…
 
 
OZANCA
Bu Memleket Bizim…
Dörtnala gelip uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak bası gibi uzanan
Bu memleket bizim
Bilekler kan içinde
Dişler kenetli ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
Yok edin insanin insana kulluğunu
Bu davet bizim
Yasamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim… Nazım Hikmet Ran