Proje takımları kıskanacak

Bir süredir Eskişehir Atatürk Stadında değil de daha mütevazı bir statta oynamamız gerektiğini konoşuluyordu. Ancak yönetim sahaya Atatürk Stadında çıkacağımızı belirterek bu tartışmaları bitirdi. Bize düşen "Hayırlı olsun" demek. Atatürk stadının maliyetlerinin yüksek olduğunu biliyoruz. Yöneticiler maçlarımızı burda oynamaya karar verdilerse, çok sayıda seyircinin takımı yalnız bırakmayacağını düşündükleri içindir.

Bu da demek oluyor ki – futbol tâbiriyle söyleyecek olursak – artık top biz taraftarda. Bize düşen takımımızı yalnız bırakmamak ve maçlara gitmek.

Yöneticilerimizin cüz'i bir rakam belirleyerek, loca ve kombine bilet satacakları kulağımıza geliyor. Elbette ortada bir ekonomik kriz var ve herkesin kendi aile bütçesi bulunuyor. Ancak bir kaç paket sigara parasını da Eskişehirspor'a ayırmak zor olmasa gerek. Ben inanıyorum ki bu sene Atatürk Stadında öyle kalabalıklar toplayacağız ki, Süper Ligin proje takımları bile bizi kıskanacak.

Kutsal Hanım'a bir öneri

Seyit Battalgazi Külliyesi'nin yapılan tâdilat çalışmalarından sonra yeniden ziyarete açıldığını öğrendik. Başta Seyitgazi Kaymakamı Kutsal Baytak olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederiz. Emeviler döneminde şehit olan Seyit Gazi'nin aslında bir Arap savaşçısı olduğunu çok azımız bilir. Daha sonra Anadolu'ya gelen biz Türkler, bu büyük İslam savaşçısına sahip çıkmışız. Tabii Seyitgazi'nin Türk zannedilmesindeki en büyük etkenlerden biri de Yeşilçam'ın unutulmaz aktörü Cüneyt Arkın. Bu arada Kutsal Hanım'a küçük bir öneride bulunalım. Bir restorasyona imza atmak çok önemli bir şey elbette. Ancak bu işin reklamını da yapabilmek lazım. Ben Kaymakamlığın yerinde olsam, hemşerimiz Cüneyt Arkın'ı davet eder, külliyeyi gezmesini isterdim. Öyle protokollü ağırlamalara da gerek yok; Cüneyt Arkın ve eşi Betül Hanım külliyeyi gezerken bir kaç fotoğraf verseler yeter. Bu ziyaretin yapacağı reklamı, çok büyük bütçelerle bile yapamazsınız.

Cephânelik gibi olduk

İki Eylül Caddesi'nde seyir eden bir otomobilin önü kesildi ve sürücü koltuğundaki kadına ateşli silahla saldırıldı. Üvey oğul olduğu iddia edilen saldırgan, sürücü koltuğundaki kadının bacağına ateş etmiş ve ardından da kayıplara karışmış. Polisin faili en kısa sürede yakalayıp adalete teslim edeceğinden eminiz. Bu olaydaki bir diğer tesellimiz ise kadının ölümcül bir yara almamış olması. Allah beterinden saklamış.

Son derece basit gibi görülen bir "Üçüncü sayfa haberi..." Ancak bu tip haberlerin – maalesef – çoğaldığını görüyoruz. Sorun insanların ateşli silahlara çok kolay erişebilmesinde. Bu olayda kullanılan silahın cinsini bilmiyoruz. Tabanca olduğunu var sayalım. Bu silahlara erişmek eskisine nazaran çok kolaylaştı. Ayrıca "Kuru Sıkı" olarak satılan silahlar da basit bazı tadilatlarla, ateşli silah hâline dönüştürülebiliyor. Bu konuda kanunlar çok yetersiz ve açıklarla dolu. Üstelik bir de av tüfekleri var ki, internette bile satıldıklarını duyuyoruz.

Artık şu gerçeği kabul edelim; Türkiye'de çok ciddi bir ateşli silah sorunu var. Bu ölüm silahlarına bu kadar kolay ulaşılmaması lazım.