Artık şüpheye yer vermeyecek bir şekilde Ekrem İmamoğlu’nun seçimlere sokulmayacağı anlaşılıyor.
Artık şüpheye yer vermeyecek bir şekilde Ekrem İmamoğlu’nun seçimlere sokulmayacağı anlaşılıyor. Bütün bunlara karşın CHP Genel Başkanlığının derin bir sessizlik içinde olduğunu görüyoruz.
Şimdi CHP içinde üç ismin Cumhurbaşkanlığı yarışı için öne çıktığı görülüyor.
Anketlerde en yüksek oyu alan Mansur Yavaş, hemen hemen Yavaş kadar iyi oyu olan Ekrem İmamoğlu ve son olarak kendi kendine gelin güvey olan Özgür Özel.
Bu iç ismin arasında rekabet olmasını doğal karşılıyorum. Ancak rekabetin tatlı olması gerekir.
Mesela Ekrem İmamoğlu’nu yasaklarlarsa ve bundan dolayı Yavaş ve Özel kanadı ellerini ovuşturursa, bunun adı tatlı rekabet olmaz. Bu olsa olsa “Post kavgası” olur.
Peki İmamoğlu’na yasak getirilirse ne olur?
İmamoğlu’nun post kavgasındaki rakipleri bu duruma nasıl tepki gösterir?
Mesela İmamoğlu aleyhinde mahkeme kararı alındığı zaman, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi Almanya’ya kaçarlar mı? Tahminimi söyleyeyim; Kılıçdaroğlu ortalama zekalı bir kişiydi. Dolayısıyla çok komik hatalar yapıyordu. Oysa ki Mansur Yavaş da Özgür Özel de kıvrak zekalı kişiler. Muhtemelen İmamoğlu’na yasak getirilmesine isyan eder ama milletvekilliğinden istifa edip sine-i millete dönmek gibi iktidarı erken seçime zorlayacak bir karar almazlar.
İçten içe, “Yaşasın! Bir rakibimizin defteri dürüldü. Bu durum bizim adaylık şansımızı artırır” diye düşünürler mi acaba?
Eğer ki CHP’lileri tanıyorsam, mümkün değil Mansur Yavaş’ı desteklemezler. Çünkü Yavaş, CHP’lilere göre çok büyük bir kabahati sahip; o da sağcı olması. Türkiye’deki Sosyal Demokrat entelektüellere göre solcular en asil duygulara sahip iken, sağcılar içten pazarlıklı, cahil, sözüne güvenilmeyen ve kaba insanlardır. Şaka yapmıyorum; bu önyargıya da gerçekten inanırlar.
Dolayısıyla CHP örgütleri, İmamoğlu’na yasak gelmesi durumunda Özgür Özel’i aday yapar. Bir yandan da kendi kendilerine, “İmamoğlu’na ceza verilmesi toplumda öyle bir tepki yarattı ki, kimi aday göstersek seçilir” derler. Tıpkı 2023 seçimlerinde “Ekonomi o kadar kötü ki, Kemal Kılıçdaroğlu bile seçilir” dedikleri gibi.
Gördüğüm kadarıyla CHP’liler 2023 seçimlerinden önce yaptıkları hataları tekrarlıyor ve nasıl olsa kazanacaklarını zannediyorlar. Ancak şunu unutuyorlar; benzer hatalar, benzer sonuçları doğurur…
Büyükşehir’den ciddi adım
Büyükşehir Belediyesi, sokak hayvanlarının refahını artırmak amacıyla Eskişehir Bilecik Veteriner Hekimleri Odası ile iş birliği protokolü imzaladı. Protokol kapsamında Eskişehir’in 12 kırsal ilçesinde köpekler takip edilecek ve hayvanlara mikroçip takılarak, kırsaldaki hayvanlar kayıt altına alınacak. Bu arada köpeklerin kuduz aşıları da yapılacak.
Hem Büyükşehir Belediyesi’ne hem de Eskişehir Bilecik Veteriner Hekimleri Odası’na teşekkür ederiz. Sokak hayvanları sorununu çözmek için önemli bir adım attılar.
Peki söz konusu uygulama, sokak köpekleri sorununu çözecek mi?
Bir çırpıda çözmesi beklenemez. Ancak iyi bir adım atıldığı ortada. Benzer işbirliklerinin artmasını ve köpeklerin kısırlaştırılmasını da istiyoruz.
İşin doğrusu Türkiye’nin öncelikli 100 sorunu diye bir liste yayınlasak, sokak köpekleri sorunu, mümkün değil bu listeye giremez. İlk 500 sorunluk listeye bile giremez. Buna karşın konuyla ilgili ülkemizde büyük tartışmalar yaşandı. İktidar cenahının gazeteleri, televizyonları ve trolleriyle bu konuda büyük bir kavga çıkartmaya çalıştığını görüyoruz. Elbette en iyi yaptıkları işi yaparak, yani millet içinde fitne ve kamplaşma yaparak amaçlarına ulaştılar.
Ancak ne iktidar yanlısı trollerin ne de muhalefetteki hayvanseverlerin kavgaları, zavallı sokak hayvanlarının hayatını kurtarmıyor.
Türkiye’de sokak köpekleri diye bir sorun vardır. Bu sorun büyük bir sorun olmamasına karşın yine de bir sorundur ve elbette çözülmesi gerekir.
Çözümün ise iki yöntemi vardır. Birincisi köpekleri öldürürsünüz, ikincisi kısırlaştırırsınız.
Vicdanınız hangi çözüme el veriyorsa onu yapın…