Köyün varlıklılarından Hasan ağanın, Mehmet adında bir hizmetlisi varmış.
Bir gün ağa hizmetkârına demiş ki:
“Bahçeden kavun-karpuz topla da pazara satmaya gidelim.”
Hizmetli Mehmet denileni yapmış…
Sebze ve meyve ile arabayı doldurmuş.
Sabah erkenden yola çıkmışlar...
Yol uzun ve tenha…
Bir ara Hasan ağa yolun kenarındaki hayvan pisliğini görüp hizmetliye seslenmiş:
“Mehmet şu hayvan pisliğini yersen atı ve arabayı sana veririm.”
Mehmet sağa bakmış, sola bakmış…
Gelip giden yok…
Arabadan atlayıp denileni yapmış.
Ağa üzgün…
Mehmet sevinçli…
Pazara gidip aynı yoldan geri dönerlerken, bu kez Mehmet yolun kenarındaki hayvan pisliğini gösterip demiş ki:
“Ağam çok üzgünsün galiba. Şu hayvan pisliğini ye, at ve araba gene senin olsun.”
Hasan ağa şaşkın…
Sağa sola baktıktan sonra arabadan atlayıp, denileni yapmış ve tekrar atları ile arabanın sahibi olmuş.
Bir süre sessiz gittikten sonra Hasan ağa hizmetlisi Mehmet’e laf atmış:
“Mehmet pazara giderken bu atlar ile araba kimindi?”
Mehmet yanıt vermiş:
“Senindi ağam.”
Ağa devam etmiş:
“Peki şimdi, kimin?”
Mehmet gene yanıt vermiş:
“Senin ağam…”
Hasan ağa yüksek sesle çobanı Mehmet’e bağırmış:
“Maden öyleydi de, söyler misin bana biz bu bo….ları neden yedik?”
--//--
Hayat böyledir bazen…
İnsan neyin ne olacağını hesaplamadan konuşur…
Ardından da fıkrada olduğu gibi:
“Kendi kazdığı kuyuya kendi düşer.”
İşte en son yaklaşık 30 kişinin hayatını kaybettiği:
“İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki saldırı”
Herkes merak içinde…
Sorular soruları kovalıyor...
Karşılıklı suçlamalar var…
Şunu bilelim artık:
“Su uyur düşman uyumaz…”
Yetkililerin konuştuklarını dinliyoruz.
Neymiş?
Başbakan şöyle demiş…
Cumhurbaşkanı böyle demiş…
Boş verin hepsini…
İşin olacağına bakın...
Ve sorun kendi kendinize:
“Türkiye nereye gidiyor?”
Ardından da ekleyin:
“Bu gidişin sonu nereye varacak?”
Şimdilik kafa yorulacak mesele bu çünkü...
Günlerin getirdiği
--Şehitler ve yaralılar bizim---
41 vatandaşın şehit olduğu, 232 vatandaşında yaralandığı olay ülkeyi ”Yasa” boğdu. Günahsız insanları hedef alan iki canlı bombanın hava alanına kadar nasıl girdikleri hakkında farklı yorumlar yapılıyor. Dün köşemizi arayan bir vatandaş dedi ki “Önemli olan insanın niyetini bozması. Korkunç saldırıda yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yakınlarına da baş sağlığı diliyorum.”
Gerçekten ilginç... İki canlı bomba uzun namlulu silahlarla ilkin günahsız insanlara ateş açıyorlar, ardından da kendilerini patlatıyorlar. Bunlara insan demek olmaz. Kahpelik denir sadece...
Ülke olarak yastayız tamam da… Bazı soruları artık sormanın zamanı gelmedi mi? Gözü dönmüş bu caniler ellerinde otomatik silahlarla hava alanı giriş kapısına kadar nasıl geldiler acaba?.. İlginç gerçekten… Biri birini tanımayan 41 vatandaş şehit oldu… 232 vatandaşın da yaralandığı açıklandı…
Şunu unutmayalım artık. Ülkemizde dostluğa, kardeşliğe, birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımız olan bir dönemde yaşıyoruz… “Tazıya tut… Tavşan’a kaç” demenin sırası ve zamanı değil.
Şehit olan insanlar birbirini tanımasalar da, Türkiye Cumhuriyeti hedef olarak seçilmiştir. Onun için devlet yönetenler vatandaşa karşılıklı ”kinlenme “yerine birlik ve beraberlik telkin etmelidirler. TBMM’de siyasi partilerden “TC’yi hedef alan olaylara karşı ortak tavır” bekliyor insanlarımız... Unutmayalım bu ülke bizim…