Geçtiğimiz günlerde
‘Eskişehir’de skandal iddia: Penisi kopan çocuğa bakmadılar’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Yazının içeriği, çok kısa özetle şöyleydi: “3 yaşındaki çocuk, Emek Mahallesindeki evinin önünde oynarken topu evin hemen bitişiğindeki inşaata kaçıyor. Çocuk, topun peşinden giderek, hiçbir güvenlik önlemi alınmayan inşaat şantiyesine giriyor. Şantiyenin giriş kapasının rüzgarın etkisiyle kapanması sonucu çocuğun penisi kapı arasına sıkışıyor ve penisin uç kısmı kopuyor. Olay yaşanır yaşanmaz eve gelen çocuğun dayısı R.Ö. ile arkadaşı N. Ö., çocuğu Eskişehir Şehir Hastanesi acil servise götürüyor. Şehir Hastanesinde müdahale edilmeyince, çocuk, bu sefer apar topar Tıp Fakültesine götürülüyor. İlk müdahaleyi yapan Tıp Fakültesi doktorları, müdahale için geç kalındığını, Şehir Hastanesinde ilk müdahale yapılsaydı çocuğun penisinin kurtarılabileceğini söylüyorlar.”
(Özetini okuduğunuz yazının tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.)
*
Söz konusu olay sonrasında, talihsiz çocuğun ailesi, kamu davası açılması istemiyle
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
*
3 yaşındaki çocuğun babası Osman Kızıldağ (solda) ile dayısı Ramazan Özkara (sağda) ‘‘tüm yasal hakları kullanacağız’’diyor
Bununla beraber, olayın peşini bırakmamak adına, olay yerine gidip çocuğun
ailesiyle görüştüm.
*
Şimdi, çocuğun babası ile dayısının olaya ilişkin ifadelerini siz değerli okurlarımızla paylaşacağım.
*
Talihsiz çocuğun dayısının anlatımından başlayalım.
Diyor ki
Ramazan Özkara:
FOTOĞRAFA BAKARAK KARAR VEREN CERRAH
“Çocuğu kanlar içinde gördüğümde şok geçirdim, elim ayağım titredi. Çocuğu havluya sararak komşumuzun aracıyla apar topar yanı başımızda bulunan Şehir Hastanesi’ne götürdük. Bu olay yaklaşık 20 dakikalık bir süreç. Penisin kopması ve hastaneye girip doktora varmamız en fazla 20 dakikalık bir süreç. Bizi ilk karşılayan doktor ‘bu bizim işimiz değil’ diye bizi yetişkin acile gönderdi. Yetişkin acildeki doktor ‘neden bana getirdiniz böyle bir şeyi, çocuk acil bakması gerekiyor’ dedi. Yani çocuk kan revan içinde oradan oraya sürüklüyorlar. Ondan sonra plastik cerraha haber verdiler. Plastik cerrah fotoğraf istemiş. Şu komediye bakın. Fotoğrafa bakıp karar mı verilir? Çocuğun penisinin fotoğrafını oradaki pratisyen hekim olan kadın doktor çekti ve plastik cerraha gönderdi. Cerrah ‘acil bir durum yok, eve götürün reçetesine krem yazın, morarırsa geri getirin’ demiş. Bakın burası çok önemli. Çocuğun idrar yolu içine kaçmış, penisi kopmuş, kanaması durmamış. Buna rağmen cerrah, ‘eve götürün morarırsa getirin’ diyor. Bu nasıl anlayış, bu nasıl mesleki ahlak, bu nasıl Hipokrat yemini? Hastane yapılmış, ama içinde doktor yok maalesef. Cerrah böyle deyince, acilde bulunan pratisyen doktor da krem yazdı. Ağrı kesici ilaç yazdı. Çocuğun kanaması da vardı. Hiçbir şekilde kanamaya müdahale etmediler. Benim oradaki tepkilerimle, ısrarımla, feryadımla ağrı kesici iğne yaptırabildim. Bu sırada oradaki doktorlara dedim ki: Siz yapamıyorsanız bu işi yapabilecek plastik cerrahı olan bir hastane söyleyin, Allah rızası için bir doktor söyleyin. ‘Bu benim işim değil’ diyerek doktor hanım beni geri çevirdi. ‘Ambulans verin kanaması var Tıp Fakültesine sevk edin’ dedim, bu talebimi de kabul etmediler, hiçbir şekilde yardımcı olmadılar.
Olayın yaşandığı inşaatta hala güvenlik önlemi alınmamış
ÖNCE TIP’A GÖTÜRSELERDİ ÇOCUK KURTARILACAKTI
Son çare hemen çocuğu aldım kucağıma, arkadaşımın arabasıyla Tıp Fakültesine götürdüm. Tıp Fakültesindeki doktorlar durumun acil olduğunu söylediler ve hemen müdahaleye başladılar. O an için yapılması gereken her şeyi yaptılar sağ olsunlar. Plastik cerrahlar başka bir ameliyattan çıkıp geldiklerinde, çocuğun penisinin kopmuş olduğunu söylediler, ‘kopan dokuyu bulun ve bize yetiştirin’ dediler. Tekrar olay yerine gittim ve çocuğun dokusunu bulup Tıp Fakültesine götürdüm. Ama doku geç kalmıştı. Aradan aşağı yukarı üç saat geçmişti. Heyet toplandı. Ve dediler ki: ‘İlk olarak Tıp Fakültesine gelmiş olsaydınız biz bu dokuyu kurtarırdık.’ Yani burada Şehir Hastanesindeki doktorların ihmallerine vurgu yapmak istiyorum. Kesinlikle ve kesinlikle bu olayın takipçisi olacağım. Bütün kanuni haklarımızı kullanacağız. Çocuğun dokusunun kurtarılamamasının nedeni, kesinlikle Şehir Hastanesindeki o doktorlardır. Zaten şikayetçi olduk.
*
Şimdi de çocuğun babasının anlatımını okuyalım.
Şunları söyledi
Osman Kızıldağ:
‘AĞIR İHMAL YÜZÜNDEN YARIM KALDI, SAKAT KALDI’
“Şu an çok yaralıyım. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da sesleniyorum. Bizimle hiç ilgilenmedikleri için çocuğum şu anda yarım kaldı, sakat kaldı. Buna sebep olan doktorlara gereğinin yapılmasını istiyorum. Benim canım yandı, başkalarının da canı yanmasın. Benim çocuğumla Şehir Hastanesinde ilgilenselerdi çocuğum kurtulacaktı. Nasıl bir hastane bu, nasıl? Biz günlerdir uykusuzuz. Yemeğimize kan buladı bu doktorlar. Ben büyüklerime sesleniyorum, benim sesimi duysunlar, hayatını kararttıkları çocuğumun halini görsünler. Ben her gün gece gündüz ağlıyorum, annesi dayanamıyor artık. Benim çocuğum ağır ihmal yüzünden yarım kaldı, sakat kaldı. Önümüzdeki Çarşamba günü tekrar ameliyata girecek çocuğum. Ne yapacağız biz bu halde?”
*
Talihsiz çocuk önümüzdeki Çarşamba günü ameliyat edilecek
Yaşanan olaya ilişkin talihsiz çocuğun babası ile dayısının aktardıklarını okudunuz.
Bu aktarımlar, şu anda iddia niteliğinde.
Araştırmalar, soruşturmalar ve açılırsa eğer mahkeme sürecinin sonunda ‘gerçek’ ortaya çıkacak.
Ben de sürecin, yakından takipçisi olacağım.
*
Yazımı sonlandırırken şunu da söylemek istiyorum.
Olayın ortaya çıkmasıyla beraber, hiçbir güvenlik önlemi alınmayan inşaatın kapısı kapatılmış ve kapının önüne yol ortasında duran tuğlalar istiflenmiş. Derme çatma tahtalarla inşaat çevresine sözde güvenlik önlemi alınmış.
Ancak gittim ve gördüm ki, önlem namına hiçbir şey yok. Güvenlik bariyeri yine yok, moloz düşme tehlikesine karşı bina cephesinde branda da yok.
İnşaat işini üstlenen müteahhit firma için de, gereken soruşturma yapılmalı.
NOT: Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü ile Şehir Hastanesi Başhekimliğinin cevap hakları açık.