Görüşler
Hepimiz biliyoruz ki..
Günümüzün "medya"sının yüzde 85’i tek grubun elinde...
Yine geceli gündüzlü çalışmaya başladılar...
Amaçları iktidarı yaşatmak...
Ne dersiniz?
"Türkiye için mi?"
"Cumhuriyet için mi?"
…….
Cumhurbaşkanı olarak "Erdoğan"ın adı geçtiği günlerde "Büyükanıt" televizyondan konuşuyor…
Biter bitmez, CNN Türk hemen "bir yandaşa" dönüp görüşlerini alıyor. Adamın gözleri gülüyor, sınavı geçmiş çocuklar gibi seviniyor,"Gördünüz mü?" diyor:
"Hiç Tayyip Bey’i cumhurbaşkanı olarak görmek istemiyorum demedi..."
Aradan çok kısa bir süre sonra gece yarısı muhtıra gelmişti... Asker, cumhuriyet ilkelerine yakışan bir cumhurbaşkanı istiyordu...
"Yüzde 85'lik medya sarsılmıştı!"
Ama gerçek miydi?
…….
Sonrasını düşünün...
Tandoğan'daki ilk mitingi, gazetelerinde küçük haberlerle yayımladılar...
Canlı yayın yapmadılar...
Neden?
"Türkiye için mi?"
"Cumhuriyet için mi?"
Baktılar iş büyüyor, İstanbul ve İzmir'deki mitingleri manşetlerine taşımak zorunda kaldılar...
Milyonları görünce, o sıcak günlerde buz gibi kesildiler!
Şimdi bakıyoruz...
Geceli gündüzlü yine çalışıyorlar...
Sırada yerel seçimler var...
Neden?
"Türkiye için mi?”
"Cumhuriyet için mi?"
…….
Düşünüyoruz da..
Tandoğan'da başlayan o mitinglerin, bugünkü "Gezi Eylemleri"nden farkı nedir?
Eylül’den korkulduğuna göre, büyük fark var!..
“Penguenler yürüyor!..”
Ne dersiniz?
“Türkiye için mi?”
“Cumhuriyet için mi?”
5. kol gibi!
Medyanın çok ayrı bir yeri var ülkemizde...
"Kamu yararı" ilkesi bir kenarda... Artık büyük çoğunluğu, kişilerin veya güç odaklarının egemenlik sağlama çabalarına hizmet veriyor...
"Mütareke basını”nı biliyorsunuz. O yıllarda, yayılmacı çizmesi altında ezilen bir başkentin koşulları göz önüne alındığında, "mütareke basını" biraz olsun anlayışla karşılanabilir.
Günümüzde ise, her ne kadar ortada silahlı bir işgal yoksa da, medyanın "dördüncü güç" işlevini bir yana bırakarak, hızla farklı bir öz görev üstlenmeye gönüllü olmasını anlamak güçleşiyor.
Ve de "dördüncü güç" olmaktan çok "beşinci kol" olmayı benimsemişe benziyor!..
Kıssa-dan
Biz insanlar, her nedense hep maddesel ve anlatımsal yönü ile, kendimizi merkez yapan bir dünyayı yaratmak iddiasında ve ısrarındayızdır...
Hanry Benazus
Özdeyiş
Çağı ilerleten prensipler değil, kişiliklerdir.
Oscar Wilde
Gerilim
Hamilelik ve süreci, hiçbir evresi utanç vermez. Utanılacak olanı, "iki canlı olan hamile kadınlarımıza" gereken ilginin gösterilmemesidir...
Prof. Dr. Osman İnci
Kolsuz Yaşar'dan
Hiç "Asteriks"gördün mü abi?
Eğer bir finans kaynağı bulursam ben de "Hasssstrksi" çevireceğim…
Günün Sözü
Eğer, ilerle bir gün "keşke" demek istemiyorsan, 3 şeyi doğru seç:
"Eşini, işini, arkadaşını..."
Yunus Emre
Günün incisi
Dik dur ama dikleşme...
Dış politikamızı kısırlaştırma!..
Günün Şiiri
Balıkçımız Halikarnas
Denizin de toprağın da o sekmez dini
Göğün alt-doğaya yapışan ıslacık günü
Boyu belli mi ki bölünsün eni
Bir tortulu çukurca ki Akdeniz önü
Geceden güne kişioğlundaki
O yamanamaz yırtık
Çağlarca mı öğütülür insanın sevi unu
Oysa günün birinde sevi de un da anı
Tüh sana yüreğimizi emen yüreksiz sülük
Balıkçısız olsa da Halikarnas tok
De merhabamız olsa da kımıl kımıldır konu
Hoşçakalın yahu şu canım yaz günü...
Metin Eloğlu (Varlık-1975)
Amiralin şifreli mesajı
Destroyerin kumanda odasında bütün subaylar kaptanın başkanlığında toplanmış görüşürlerken telsiz odasından askerin biri içeri girmiş:
"Kaptan, Amiralden size özel bir mesaj geldi" demiş.
"Arkadaşlarının yanında okuyabilirsin" diye yanıt vermiş kaptan. Asker de başlamış:
"Sen donanmamızın şüphesiz en aptal subayısın. Değil sana bir geminin kumandasını vermek, eline bir kova ve bir kürek verilip plaja dahi sokulmayacak bir salaksın..."
Kaptan, "Tamam" demiş ter basan gömleğinin en üst düğmesini gevşeterek:
"Hemen bu mesajı kriptoya götür de şifresini çözüp getirsinler..."
İltifatın böylesi
Adam sabah kahvaltısından sonra magazin gazetelerine göz gezdirirken birden patlamış:
"Şu işe bak... Ayı gibi herifler gidip en güzel kadınlarla beraber oluyorlar..."
Karısı mutfaktan bu sözleri duyunca "Haklısın kocacığım" diye seslenmiş:
"İltifatın için teşekkürler..."
İyi bir yazar olmak
Üstat "Hasan Pulur" sorup yanıtlamıştı..
-İnsanı ne batırır?
"Fakiri kuru inat, memuru süslü avrat, zengini şımarık evlat, esnafı asık surat..."
Yazarlığa hevesli biri de "Bemard Shaw"a mektup yazmış:
"İyi bir yazar olmak için her gün balık yemenin şart olduğunu söylüyorlar. Siz ne dersiniz? Günde ne kadar balık yemeliyim? Bir lüfer mi, çinekop mu?"
Shaw tek kelimeyle yanıt vermiş!
"Balina..."
günün Olayı
Yandaş medya "İyi yapılmamış Atatürk heykelleri yıkılmalı" diyor.
Bunca yıllık hükümet ve 17 yıllık belediye yönetimleri sürecinde yaptıkları "iyi Atatürk heykellerini" bir gösterseler de bilsek!
Günün Biberi
Her ne kadar inanmasak da, "İşsizlik azaldı, vatandaş kazandığını güle güle harcasın" diyorlar.
Vatandaşın aklına iş ararken ağlayan anası geliyor.
"Harcarken ne olur ki!"
Gani Yıldız
Uçak gürültüsünün etkileri…
Hürriyet’te “T.N.” rumuzu ile bir Eskişehirli "Yalçın Bayer"e ileti göndermiş...
"Yeter Söz Milletin" adlı köşesinde yayınlandı…
"Eskişehir'de yaşamayan bilmez" diye haşlamış T.N. ve şöyle devam etmiş :
-Prof. Dr. "Yılmaz Büyükerşen"in işi değil ama bizi en iyi o anlar.
Bu uçak gürültüsü 800 bin kişinin ruhsal durumunu etkiliyor. Şirin ve modern kentimizdeki askeri havaalanımız şehir dışına alınamaz mı? Ya da kalkışları şehir dışına doğru yapılamaz mı?
…….
Önce bu hemşehrimizi kutlamak gerekir...
Kentimizin gerçekten önemli bir sorununa değinmiş...
Ve de geçmişe şöyle bir dönelim...
Eskişehir'in böyle büyük bir sorunu olacak da, Büyükerşen eğilmeyecek haal..
Rektörlüğünün son günleriydi...
Gazeteye gelerek bizi uyardı:
"Şu uçak gürültüsünden kurtarın artık Eskişehir'i..."
Manşetten kullanmıştık haberi...
Sonrasındaki ilk 10 Kasım'da Sakarya çalışanları alınmamıştı garnizona... Takip eden bayramlarda da...
Askerden böyle yanıt almıştık…
“Şu bilinmeli ki, uçak kalkışlarının şehir dışına doğru yapılması mümkün değilmiş...”
Şehir dışına çıkarılması konusuna gelince...
"T.N."nin görüşlerine aynen katılıyoruz...
800 bin kişinin ruhsal durumunu gerçekten etkilediğine de inanıyoruz...
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...