Bu ülkede Cumhuriyet değerleri ile Atatürk devrimleri ile hesabı olanlar; uzunca bir zaman dilimi, akıllara zarar her türlü sınamayı ve denemeyi yaptı. Türkiye’de gelmiş geçmiş en büyük terör örgütü olan; hatta biraz daha ileriye gidip örnekleyecek olursak dünyanın en kirli ve büyük organizelerinden olan FETÖ de ziyadesi ile yaptı bu kötülüğü. Amerika’nın tetikçisi bu zat (Fethullah Gülen), sahibinin sesi olarak sürdürdüğü görevinde; güzel ülkemizin dokuları ile oynayacak kadar hasar verdi hem de. Şeyi zora girdiğinde apar topar efendilerinin yanına (yani ABD’ye) kaçarak, Pensilvanya’daki sarayından sürdürdü şerliğini. Misyonu 15 Temmuz 2016’da sona erdi diye düşünenler bal gibi de yanılıyorlar. Misyonu sona erseydi efendileri onu sümüklü mendil parçası gibi buruşturup atardı sınırları dışına merak etmeyin. Ya da ABD’nin kendine has yöntemlerinden olan biçimi ile ortadan kaldırırdı bir günde!
Ülkeyi ne hale getirdiği gün gibi aşikâr buyurun bakın.
Kör olmayan, sağır olmayan, andon olmayan herkesin görebileceği gibi vahim bir tablo var ortada. Belirsizlik, kaygı bozukluğu, kimi zaman yapılan yanlış uygulamalar; sayın sayabileceğiniz kadarını…
Ülkedeki insanların psikolojik bozukluğu ana haber bültenlerine yansıyor artık. Sokak ortasında yağdırılan kurşunlar, bıçakla delik deşik etmeler, metrobüs şoförünü direksiyonu başında darp edip otobüse takla attırmalar, küçük çocuklara cinsel tacizde bulunmalar. Lafı daha fazla uzatmadan günümüzün özetini söylüyorum; toplumsal cinnet gerçekten yaşanıyor günümüz Türkiye’sinde…
Sağduyu sahibi insanlar olarak, 15 Temmuz 2016 bir milat olsun istedik hep. Başta FETÖ ihanetçileri olmak üzere, pkk, ışid ve bunların uzantısı tüm bölücü Amerikan maşalarına karşı; birlik beraberliğimizi dünyaya kanıtlayalım hep birlikte. Onların şer emellerine karşın inadına bir olalım, birlik ve beraberlik içerisinde olalım.
Dünyanın en büyük ve tehlikeli cemaatinden kurtulup, başka cemaatlerin yaratılmasına fırsat verilmeden hem de!
Güzel Cumhuriyetimizin, ay yıldızlı bayrağımızın onurlu gölgesinde, bağımsızca yaşamayı yeniden tesis edelim. Tıpkı 94 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi yeniden tesis edelim bu cennet ülkede ülkemizin geleceğini. Bunun için tek reçete, Atatürk’ün yazdığı reçeteyi uygulayarak, Atatürk’te birleşerek yanlışlarımızdan arınalım…
Fakat o da ne? Tüm birlik beraberlik aşkımıza-şevkimize rağmen yine birilerinin bir yanlışı ile zıplıyoruz yerimizden. Bu ülkenin kurucusu, mimarı ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarının (Anıtkabir) göbeğine bir çocuk parkı konduruluyor! Kim, ne, neden sorularının tartışması dahi yapılmadan haberlerde bir bakmışız ki insanı insanlığından utandırması gereken bir uygulama hayata geçirilmiş. Peki neden, ne gerek vardı böyle bir sınamaya?
Kim, neyi, ne için denedi Allah aşkına söyler misiniz?
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
Sadece şu sorumun yanıtını verebilse keşke bu zavallı uygulamanın mucitleri; Kanuni, Fatih Sultan Mehmet gibi Osmanlı padişahları başta olmak üzere; ermişler, din bilgeleri diye adlandırılanların ya da Özal’ın mezarı başına böyle bir çocuk parkını kondurmayı neden denemediler? Neden böyle saçma sapan, toplumun sınırlarını zorlayan uygulamaları hayata geçirmek; bu en zor günlerimizde toplumu birleştirmek yerine ayrıştırmak peşindedirler?
Neyi sınamaktalar akılları sıra?
SİZİN SESİNİZ
Karınca Kararınca…
Prof. Dr. Önder Orhun akademisyen kimliği yanı sıra, yurttaş kimliği ile de ülkesinin yarınlarını düşünen bir yurtseverdir. Burnundan kıl aldırmayan, bazı elitist (!) akademisyenlere örnek olacak kadar, halkına dokunan bir aydındır. Yazımla ilgili görüşlerini bildiren mektubunu siz saygın okurlarımla paylaşmak istedim…
Sevgili kardeşim Şinasi Kula,
Kaleme aldığın başarılı yazını defalarca okudum. CHP’nin neden bu duruma düştüğünü gösteren Eskişehir kökenli bir gelişme karşısında son derece üzüldüm ve dersler çıkardım. Böylesi durumlarda, CHP’nin dışındaki rakiplere karşı kenetlenerek, nasıl bir tavır koymanın sonuçlarının nelere yol açacağı konusunda birlikte hareket etmek, hem parti disiplini açısından hem de Eskişehir'in çıkarları açısından akılcı bir yol olurdu. Şimdi böyle bir yanlış yolun Eskişehir CHP örgütü açısından ne gibi kötü gelişmelere yol açacağını göreceğiz. Siyasette takım oyunu oynama kuralının yıkılması çok kötü gelişmelere yol açabilir. Geri dönüşü olmayan bir olayla karşı karşıyayız. Partimizi rakiplerimiz karşısında zayıf düşüren böyle bir durum karşısında, disiplin kurulunun devreye girmesini gerektiren bir durumla karşılaşacağımızı tahmin ediyorum. Böylesi bir durumun Tepebaşı Örgütü ile Odunpazarı Örgütü'nü karşı karşıya getireceğini üzülerek tahmin edebiliyorum. Yani örgütsel şiddetli çatışmalara şahit olabiliriz. Çok sevgili ve saygıdeğer Prof. Dr. Yılmaz hocamızın böyle bir tavrı hak etmediğini ve ona karşı bir yıkıcı tavrın Türkiye çapında yankılanacağını ve CHP'nin güçlü bir kalesinin itibarını büyük ölçüde zedeleyeceğini görüyor gibiyim. Bizim Karıncalar Çalışma Grubu’yla ilgili yazınızı okuduktan sonra biraz üzülmüştüm. Şimdi çok daha farklı düşünüyorum. Grubumuza olan bağlılığım kat be kat daha da arttı. Çünkü bizim grubumuz böyle bir tavrı hiçbir zaman sergilemedi. Her şeyi çok ayrıntılı biçimde tartışarak adımlarını atmıştır. Böylesi durumlarda nasıl bir strateji geliştireceğimizi yarın yapacağımız toplantıda görüşürüz ve bunu kendi içimizde saklı tutarak yani kamuoyuna yansıtmadan, hangi gelişme karşısında nasıl bir yol izleyeceğimizi mutlaka belirlememiz gerekecektir. Tartışmalarımızda farklı düşünceler de ortaya çıkacaktır. Kuruluşumuzdan bugünlere gelinceye kadar birbirimize saygılı ve demokratik tavırla davranarak ortaya çıkacak çözümün arkasında hepimizin birleşmemiz gerekeceği bir yöntem izleyeceğimizi öngörüyorum. Yani böylesi durumlarda karıncalar birbiriyle daha çok kenetlenir, yani parçalanmaz bütünleşir. Bizimle olan bağınızı koparmazsanız benim düşüncelerimin ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz. Bu vesileyle çalışmalarınızda başarılar diler sevgiler sunarım. Prof. Dr. Önder Orhun
OZANCA
Neşet Ertaş’a
Fikret Dikmen düşünüp sırra ermeye geldim
Türkülerin bağından güller dermeye geldim
Mezarının taşına yüzüm sürmeye geldim
Türkülerin avazı bozlaklar efsanesi
Mezarın ışık olsun bozkırın tezenesi…