23 Aralık 2020'de kolları sıvayan Büyükşehir Belediyesi, tarihi Odunpazarı Bölgesi'nin UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmesi için var gücüyle çalışmaya devam ediyor. Burada Kültür ve Turizm Bakanlığımızın da katkılarının olduğunu unutmayalım.
AK Partili Kültür ve Turizm Bakanlığıyla CHP'li Büyükşehir Belediyesi'nin bir araya gelmesi çok güzel bir şey. Vatandaş olarak tam da bu tip iş birliklerini görmek istiyoruz. Genel olarak CHP'li belediyelerin iş birliği yapmaya daha hevesli olduklarını, bu konuda anlayışsız olan tarafın Saray olduğunu söyleyebilirim. İşin hakikati, Eskişehirli AK Parti teşkilatları da gerektiğinde CHP'li belediyelerle ortak hareket edilmesinden yana. Burada sorun çıkartanlar genel olarak Ankara'daki bir takım bürokratlar.
Her neyse...
Sevinerek görüyoruz ki Odunpazarı Bölgesi'nin UNESCO listesine girebilmesi için tam ve samimi bir iş birliği var. Aman nazarlar deymesin.
Birleşmiş Milletler'e bağlı bir kurum olan UNESCO'nun Dünya Miras Listesine girdiniz mi, sırtınız yere gelmez. Son derece prestijli bir listeden bahsediyoruz. Bu listeye öyle, "Hâmili kart yakinimdir" diyerek giremezsiniz. Bu listeye girdiniz mi, bütün turizm şirketleri kapınızı çalmaya başlar. Gelen turistin bıraktığı dövizi saymaktan parmaklarınıza ağrılar girer...
Eskişehir zaten bir turizm kenti. Bu bacasız sanayii Eskişehir'e kazandıran – kim ne derse desin – Yılmaz Büyükerşen. Türk vatandaşları Eskişehir'e gelip, şöyle medeni bir kent nasıl oluyormuş görmek istiyorlar. Ancak Avrupalılar zaten Avrupa'da oturuyor. Onlar "Avrupa kenti nasıl bir şeymiş acaba?" diye Eskişehir'e gelmezler. Bu insanları Eskişehir'e çekmek için daha fazla sebep lazım. Mesela son dönem Osmanlı Sivil Mimarisi'nin seçkin örneklerini sergileyen Odunpazarı bölgesine gelmek isteyebilirler.
Bir kere o turistleri Eskişehir'e çektik mi işimiz daha da kolaylaşır. Artık Frig vadisini, yer altı yerleşim merkezlerini ve sair ören yerlerini pazarlamak daha kolay olur.
İddia ediyorum müzeleri, sosyal ve medeni yaşantısı, sokakları ve sanat eserleriyle Eskişehir, Avrupalılar'ın en çok ziyaret ettikleri Türk şehirleri arasına girebilir.
Bir önceki İl Emniyet Müdürümüz Engin Dinç'i sevgi ve saygıyla uğurladık. Bitlis'ten Eskişehir'e atanan Yaman Ağırlar'ı da günün birinde bu kentten uğurlayacağız. Bu uğurlamanın aynı şekilde ve sevgi ve saygıyla olacağını umut ediyorum. Aslında Yaman Ağırlar şanslı birisi. Eskişehir huzurlu ve sakin bir kent. Suç oranları görece az. Burada vatandaşlar mutlulukla sokaklarda dolanabiliyor. Ayrıca aynı vatandaşlar demokratik haklarını da pek güzel kullanabiliyor. İşte bunun son örneği, Sağlık Sen çalışanları, Büyükşehir Belediyesi'nin önüne bir siyah çelenk bırakmış ve Büyükerşen yönetiminden ücretsiz kent içi ulaşım ayrıcalığı istemiş. Demokratik haklarıdır. Yine aynı şekilde Eskişehir Basını da özgürdür. Ancak aynı basın söz konusu eylemi haber yapmaya çalışınca işler değişmiş. Eskisehir.net çalışanı bir meslektaşımız polis tarafından engellenmiş ve çekim yapmasına müsade edilmemiş.
Şimdi protesto edilen yönetim CHP'li yönetim. "Acaba" diyorum içimden, "Ya AK Partili bir kurum protesto edilseydi ne olurdu?" Gazeteciler toplumsal olayları halka duyurmakla mükellefler. Sonuçta hükumete yakın bir sendika, CHP'li belediyeyi protesto ediyor. Bunun tersi de olabilirdi; Hükûmete uzak bir sendika AK Parti'yi de protesto edebilirdi. Demek böyle bir durumda gazeteci olarak polis kardeşlerimiz iki seçenek sunacaklar; Kırk katır mı? Kırk satır mı?..
Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atandıktan sonra sürekli protesto edilen AK Partili Melih Bulu, "Protesto gösterileri en çok 6 ay kadar sürer. Sonra gösteriler biter" kehanetinde bulunmuştu. Şimdi aynı Melih Bulu bir gece yarısı kararnamesi ile Cumhurbaşkanı tarafından kovuldu. Böylece tam da 6 ay sonra gösteriler kendiliğinden bitiverdi. Yani Melih Bulu haklı çıktı. Kendisini tebrik ederim.
Sabah Gazetesi'nin meşhur ismi Hilal Kaplan TRT'ye yönetici olarak atanmış. Hilal Kaplan, "Neden İnönü'nün adı o savaşlara verilmiş bakiim?" diye özetlenebilecek bir açıklamasıyla meşhurdur. Şimdi bu kadar ağır bir celahet karşısında söyleyebileceğim hiç bir şey yok. Ancak bu kadar bilgisiz bir kişinin TRT'de yönetici olmasına itirazım var. Çok merak ediyorum; acaba AK Partili dostlarımız bu ismin TRT'de yönetici olmasından dolayı neler hissediyorlar?
TRT'nin ünlü spor yorumcusu Cem Dizdar, Eskişehirspor hakkında bazı tespitlerde bulundu. Usta yorumcu Dizdar, "Eskişehirspor, Galatasaray'a Tarık Çamdal'ı 4 milyon 750 bin Avroya sattı. Bu paralar doğru kullanılmış olsaydı bugün bu durumlarda olmayacaktı. Bu paralar, Türk futbolunun bu çarpık düzeninde buharlaştırdığı için Eskişehirspor bugün 2'inci Ligde" ifadelerinde bulunmuş. Sanırım Eskişehirspor'un bu durumda olmasının en çarpıcı örneklerinden birini vermiş.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...