Eskişehirspor yeni sezona biraz da mali yapının zorlamasıyla “ Mesut Hoşcan ve Ertuğrul Sağlam”ın kafasındaki radikal uygulamalarla başladı…
Öncelikle yaşı ilerlemiş, performansı düşük, maliyeti yüksek “safra olarak görülen” futbolcularla yollar ayrıldı…
Taraftarın sevgilisi “Dede” futbolu bırakıyor, “Kamara” İtalya 3.ligine yol alıyor, kiralık gelen “Cristobal Jorquera” eski takımı Parma’ya dönüyor, “Servet Çetin” Mersin İdmanyurdu’na, “Necati Ateş” Kayseri Erciyesspor’a transfer oluyordu…
Bir türlü istenen patlamayı yapamayan, gol yollarında etkisiz kalan Kamerunlu futbolcu “Bienvenu” satış listesine konulmasına rağmen takım bulamıyor ve transfer döneminin bitmesinin ardından 2 gün sonra 400 bin Avro’ya yakın para verilerek yollar ayrılıyordu. Böylelikle kulüp 2017’ye kadar “Bienvenu”ye ödeyeceği yaklaşık 2 milyon Avro gibi bir maliyetten kurtuluyordu…
Bütün bu tasarruf önlemlerine rağmen mali krizin boyutları giderek kendini hissettirmeye başlayınca “Tarık Çamdal”da yüksek bir bonservis bedeliyle Galatasaray’a satıldı. Son olarak ta birkaç gün önce Eskişehirspor, Trabzonspor ve Fenerbahçe arasında kördüğüm haline gelen “Erkan Zengin” ise 2 milyon 250 bin Avro karşılığında Trabzonspor’a verildi…
* * *
Takımın borç yükünün giderek ağırlaşması “Hoşcan ve Sağlam”ın belini büküyordu. Her fırsatta “geleceğin takımını kuruyoruz” şeklindeki açıklamalar, bonservisi elinde olan ya da düşük maliyetli gençlerle yepyeni bir kadro oluşturma zorunluluğu artık su yüzüne çıkmış bir anlamda kumar oynanmıştı…
Ve Türkiye Süper Ligi’nin yaş ortalaması en genç ekibiyle sezona başlandı. Ancak işler iyi gitmiyordu…
Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor karşısındaki yüksek motivasyonlu maçlardaki başarı saman alevi gibi parlasa da vasat takımlar karşısındaki istikrarsız futbol ve kötü sonuçlar, özellikle iç sahada alınan yenilgiler her geçen hafta camianın ve taraftarın umutlarına adeta kan doğruyordu…
“Ertuğrul Sağlam”ın maç sonu demeçlerindeki “ben bu kadroya güveniyorum, sizlerde güvenin” söylemi giderek güvenilirliğini yitiriyordu…
* * *
Takım alt sıralara demir atmış, özgüven kaybı giderek tavan yapmış ve tribünler 3 puan özlemiyle kaynamaya başlamış ve taraftar grupları “yönetim istifa” sloganlarıyla “Önce Güven” ekibine bayrak açmıştı…
Tabi bu arada “Bekir Sıtkı Saraç, Osman Şahin, Mehmet Akman, Serkan Zengin, Hakkı Öztekin, Oral Çalışlar” gibi isimlerin tek tek istifa etmesi, sportif başarısızlığı tetikleyen artçı depremlere dönüyordu…
Bazı şeylerin değişme zamanı gelmişti. Kötü gidişe adeta seyirci kalan yönetimin üzerindeki ölü toprağını atması gerekiyordu. Takım hızla bir kaos ortamına yuvarlanırken yetişen ilk yarı sonu başkan ve yönetime bir anlamda hayat öpücüğü gibi geliyordu…
Ve nihayet beklenen ilk değişiklik “Ertuğrul Sağlam”dan geldi…
Başkan ve yönetimin büyük desteğine ve ısrarına rağmen kararından dönmeyen “Sağlam”a son derece duygusal bir törenle veda edildi…
* * *
Lige verilen 17 günlük ara fazla uzun bir zaman sayılmazdı ama yine de toparlanmak için değerlendirilmesi gereken bir fırsattı…
Takımın başına apar topar getirilen Alman teknik adam “Michael Skibbe” daha önce Eskişehir’de başarılı bir ilk yarı geçirmişti. Yapılan teklifi memnuniyetle karşılayan “Skibbe”, hiç vakit geçirmeden Akdeniz’de kampa giren takımla çalışmalara başladı…
Başkan “Mesut Hoşcan”ın 22 Aralık 2014 tarihinde tesislerde yaptığı basın toplantısında “ilk onbir de oynayabilecek ve takıma önemli katkı yapabilecek en az üç futbolcu alacağız” sözleri inşallah yalan olmaz…
Çünkü bütün takımlar kadrolarını süratle takviye ederken henüz dişe dokunur bir transferin olmayışı başkanın bu sözlerinin doğruluğu hakkında kuşkular yaratmaktadır…
Eskişehirspor artık iç saha ya da dış saha, büyük takım, küçük takım ayırımı yapmadan her maçı bir final havası içinde oynamak zorundadır…
Ve bu gün, Alman ekolünün ve disiplinin temsilcisi “Michael Skibbe”, diğer tarafta eski bir dünya yıldızı “Roberto Carlos” takımları adına yeni ve güzel bir başlangıç yapmak için görücüye çıkıyor…
İki takımın hocası da yeni... İkisi de umut dolu…
Hatırlayalım; panzerler son Dünya Kupası’nda sambacıları 7-1’le hezimete uğratmıştı…
Bakalım bu akşam gülen panzer mi yoksa sambacı mı olacak?
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...