Andımız 2013 yılında kaldırıldı. Gerekçesi de “Demokratikleşme paketi” olarak gösterildi. Okullarımızda artık bir “ant” yoktu!
T. Eğitim-Sen ve Eğitim-İş dava açtı…
Danıştay, 2013 yılında yapılan düzenlemenin iptaline karar verdi. Eğitim-Bir Sen, isyan etti: “Toplumsal barışa ve siyasi iradeye yönelik bir girişimdir.
Bu antidemokratik ve evrensel hukuka aykırı karara tepkisiz kalınmamalı ve andımız kaldırılmalıdır.”
Kısacası “Olur mu böyle iş kardeşim” dedi.
Bal gibi olur!
Neden mi?
Demokrasi paketi rafa
kaldırıldıysa, rafta duran “andımız” da geri gelir…
Bu ant konusunda herkesin bir düşüncesi vardır. Ben de, “mutlaka bir ant olması gerektiğini düşünüyorum.”
Ulusun çimentosudur, antlar!
İptal edilen andımız 1932 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazıldı. Tam 76 yıl boyunca okullarda okutuldu…
1933 yılındaki ilk hali şöyleydi:
Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
…/…
1972 yılında ant değiştirildi.
“Budunumu” kelimesi çıkarıldı “milletimi” kelimesi eklendi. “Ulu Atatürk” bölümü de ilk kez 1972 yılında andımıza ilave edildi. Ve andın sonuna
"Ne mutlu Türküm diyene" cümlesi eklendi...
Son değişiklik 1977 yılında yapıldı… “Ulu Atatürk” çıkarıldı yerine
“Büyük Atatürk” konuldu…
…/…
Değişikliğe uğramış ama hiç kaldırılmamış…
Bence okullarda mutlaka bir ant olmalı ve öğrencilere okutulmalı.
Hele hele “iç ve dış” düşmanların dillerden düşürülmediği bir dönemde okullarda ant okutulması zorunluluktur!
Önemli olan “okutulacak andın” toplumsal mutabakatla sağlanması.
Mutabakat olmuyorsa, “fabrika ayarlarına” dönülür!
BİR DE ŞU ANT VARDI
Türküm, doğruyum, devrimciyim,
Yasam iç ve dış gâvuru dışarı
atmak,
Yurdumu tez
elden kalkındırmaktır…
Ülküm işçiye iş,
Köylüye toprak,
Bebeye süt,
Yavruya ekmek
ve kitap,
Gence gelecek
sağlamaktır…
Varlığım
ulusal kurtuluşumuza
ve
bağımsızlığımıza armağan olsun…
…/…
Marşı Cumhuriyetin ilk Milli Eğitim
Bakanları’ndan Hasan Ali Yücel’in oğlu
büyük şair
Can Yücel 1968 yılında
Devrimci Eğitim Şurası’nda yazdı.
KAPATMAYIZ ÇOĞALTIRIZ!
AK Parti’nin tabandan gelen isimlerden biri de
Ahmet Sivri…
Ziyaretimize geldi!
Söz döndü dolaştı, “Tiyatro, bale, senfoni kapatılır
mı” konusuna geldi.
-“Nerden çıkıyor bunlar?” diye sorunca
kısa yanıt verdim: -Bizden çıkmıyor sizin arka
bahçeden çıkıyor…
Sivri, bu konudaki görüşlerini kısaca şöyle
aktardı:
-Partimiz görevi bize tevdi eder ise biz belediyeleri
kazandığımızda aksine sayılarını
arttırıp genç ve küçük kardeşlerimizin sosyalleşmesi
için birçok proje yapacağız!
TOZ!
Suriye'nin kuzeyinden gelerek Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde etkili olan toz fırtınası, Eskişehir'i de etkisi altına aldı. Tozlandık epeyce… Arkadaşlar soruyor: Abi eskiden bu toz bulutları pek gelmezdi, şimdi çoğaldı diyorlar! Yanıt: O kadar Suriyeli geldi, tozları da peşini bırakmadı anlaşılan!
O ÇOCUKLARA NASIL BİR CEZA!
Odunpazarı Belediyesi Aydın Arat Halk Merkezi'nin çeşitli yerlerine zarar verip kaçan 3 şüpheli, polisin titiz çalışması sonucu kısa bir sürede yakalandı…
Hepsi de çocukmuş… Yaşları küçük! Verdikleri hasar ailelerinden tahsil edilir mi bilmem. Ama bence bu çocuklara parkta görev vermek yerinde ve doğru bir uygulama olur…
Bir süreliğine halk merkezinde ve parkta çalışsınlar. Sanırım yaptıkları kötülüğü o zaman daha iyi anlarlar. Ve bundan sonra da gözü gibi korurlar.
GÜNÜN SÖZÜ
Dilerim herkes bir gün zengin ve ünlü olur ve hayalini kurduğu her şeye kavuşur; böylece aranılan esas cevabın bu olmadığını anlar.
Jim Carrey