Gerçekçi olmak gerekirse, Eskişehirspor için, sezon öncesi en büyük hedef ligden ziyade kupayı kazanıp en kestirme yoldan Avrupa arenasında boy göstermekti.
Ancak, kupada sürekli final heyecanı yaşayan ve de kupalar kazanmış, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi kulüplerin elenmelerinden dolayı, gruplara kalan 8 takımında iştahını bir hayli kabarttığını biliyoruz.
Özellikle Kırmızı şimşeklerin bulunduğu grupta, her takımın, her takımı yenecek güçte olacağını düşünürsek, şansların eşit olduğunuda söyleyebiliriz. Fakat Eskişehirspor’u diğer takımlardan ayıran en büyük eksiklik ise, Ekonomik olarak çok sıkıntılı bir dönem yaşıyor olmasıdır.
Galip gelmenin iyisi ya da kötüsü olmaz. Galibiyet galibiyettir, ötesi teferruattır. Teferruatı da sorgulayacak kişi Takım hazırlayıcılarıdır.
Evet… Eskişehirspor kaybedilmeyecek kadar kıymetli bir maçı kötü oynamasına rağmen,rakip Sivassporu net bir skorla 2-0 yenerken, Ziraat Türkiye kupasında sonuna kadar varım dedi.
İlk 45 dakikalık periyotta, çok sıkıcı ve futbol adına seyir zevki vermeyen bir müsabaka izledik. Hafızamızda kalan ve bizleri mutlu eden tek pozisyon ise Özgür Çek’in atmış olduğu gol oldu.
İkinci 45 dakikalık periyotta ise, rakibin baskılı oyununa karşı, sahada sadece mücadele edip direnç gösteren bir Eskişehirspor vardı. Orta sahada Aytaç Kara ve Hürriyet Güçer’in son derece etkili oyunları skorda etkili olduğunu söylemeden geçemiyeceğim.
Onur Bayramoğlu’nun, Eskişehirspor için gelecek adına iyi bir kazanç olacağını şimdiden söylemek istiyorum. Hem kendi adına, hemde kırmızı şimşekler adına onurlu bir gün yaşadı ve de yaşattı.
Geçen yazımda da belirtmiş olduğum gibi tekrar yinelemek istiyorum. Tüm imkânların ve şartların zorlanarak iyi bir Forvet oyuncusunun alınmasının şart olduğunu düşünüyorum. Teknik heyetin savunmaya mutlaka iyi bir balans ayarı yapması gerektiği kanısındayım. Son üç maçta rakiplere verilen gollük pozisyonları düşünürsek, gidişatın pekte hayırlı olmayacağını görebiliriz.