İngilizce’de deprem gibi bir afet ya da trafik kazası gibi bir olay neticesinde yaşamını yitirenler için “died” (öldü) yerine “killed” (öldürüldü) fiili kullanılır
İngilizce’de deprem gibi bir afet ya da trafik kazası gibi bir olay neticesinde yaşamını yitirenler için “died” (öldü) yerine “killed” (öldürüldü) fiili kullanılır. Gerçekten de bir kaza ya da afete bağlı olarak yaşamların yitirilmesi aslında arka planda bir hata, ihmal, dikkatsizlik ya da insan faktörüne bağlı bir başka kusurun varlığına işarettir. Başka bir deyişle, aslında öldüren kaza ya da afet değil, arka plandaki hata, ihmal, dikkatsizlik ya da insan faktörüne bağlı bir başka kusurdur. Rahmetli Ahmet Mete Işıkara’nın toplumumuza öğrettiği ve bizim de sıklıkla kullandığımız “deprem öldürmez, yapılar öldürür” ifadesinin temelinde o yapıların tasarımında, imalatında bazı ihmal ya da kusurların bulunduğu gerçeği yatmaktadır.
Madem ki, bu kusurlar nedeniyle yitirilen yaşamlar için “killed” (öldürüldü) deniliyor, o zaman bu kusurlara neden olanlara da “insan hayatına kast eden” denilmesi ve bu kusurlara neden olanların da bu şekilde değerlendirilmesi uygun olacaktır. Aslında ne yaparsak yapalım, toplumun her bireyinin bu konuyu bu şekilde içselleştirerek, toplumsal bir değer yargısı yaratması ve bilinç düzeyinin artırılması söz konusu olmazsa, bu durumlar yaşanmaya devam edecektir.
Toplum olarak ne yazık afetler konusunda çok bilinçsiziz, çok vurdumduymazız, çok duyarsızız. Çoğu zaman rant ya da başka bir kazanç sağlama uğruna, “nasılsa bir şey olmaz” rahatlığıyla yapılan ihmalkarlıklar, hatalar kentlerimizi ve insanlarımızı afetlere karşı son derece dirençsiz kılıyor. Diğer taraftan, yaşadığımız afetlerden kaynaklanan acılardan da ders çıkarmamak gibi bir huyumuz da var ne yazık ki… Yaşadıklarımız hemen unutuluveriyor ve bilinçsizlik, vurdumduymazlık, duyarsızlık tekrar ediliyor. Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsünde görev yaptığım dönemde meydan gelen Van Depreminin ardından Enstitümüzde görev yapan bilim insanları Van’a gittiler. Hatta bu ekip Van’a ulaşan ilk bilimsel heyetlerden biri oldu o dönemde. Arkadaşlarımız bölgede hasar tespit çalışmalarına refakat ettiler ve çeşitli incelemelerde bulundular. İncelemeleri neticesinde elde edilen bulgulardan biri biraz önce belirttiğim konuyu doğrular nitelikteydi; zira yıkılan ya da ağır hasar gören yapıların yaklaşık yüzde 45’i 1999 Büyük Marmara Depremi sonrasında inşa edilmiş yapılardı. Yani, o büyük depremde on binlerce insanımızı kaybetmiş olmamız bile yeterli dersi almamıza sebep olamamıştı. Depremlerde insanlar ölmeye – öldürülmeye devam ediliyordu.
İki yıl önce dördüncüsünü Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi / Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi akademisyenlerinin katkılarıyla Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz Türkiye Deprem Mühendisliği Derneği Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansının beşincisi bu hafta 8-11 Ekim tarihleri arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde Ankara’da gerçekleştirilecek. Bu yılki konferansın tema konuları da Marmara Depremi’nin 20. yılı nedeniyle “Depremin 20. Yılında Neredeyiz” ve “Afetlere Hazırlık Yılı Kapsamında Afet Zararlarının Azaltılması” olacak ve bu amaçla konferansta panel ve bazı etkinlikler düzenlenecek. Ayrıca geçtiğimiz ay yaşadığımız Silivri depremiyle ilişkili olarak konferansın son günü kapanış öncesinde konuyla ilgili bilim insanlarının katılımıyla özel bir oturum düzenlenecektir. Ülkemizde “Deprem ve Deprem Mühendisliği” alanındaki en önemli etkinliklerden biri olagelen konferansla ilgili detaylı bilgilere www. tdmd.org.tr ve www.5icees.com adreslerinde ulaşabilirsiniz.
Hep olası bir İstanbul depreminden bahsediliyor; ama emin olun depremler konusunda tarih yanıltmaz. Geçmişte olan depremler gelecekte olacak depremlerin aynası gibidir. Yeryüzü ve onu oluşturan sistemler tıpkı bir saat gibi işler ve zamanı geldiğinde ne olacaksa o olur… Geçmiş bize gösteriyor ki sadece İstanbul değil, İzmir, Bursa, Eskişehir gibi büyük kentlerimiz de büyük risk altında ve bu şehirlerde de ciddi manada depreme karşı hazırlıklar yapılması gerekiyor. Depremlerde öldürülmenin kaderimiz olmadığı bir ülke dileğiyle, herkese iyi haftalar diliyorum.