Geçtiğimiz hafta milyonlarca öğrenci için yeni öğretim dönemi başladı. Ancak ne yazık ki, pandemi nedeniyle bu öğretim yılı anaokulları ve ilkokullar hariç evlerde uzaktan öğretimle yapılacak
Geçtiğimiz hafta milyonlarca öğrenci için yeni öğretim dönemi başladı. Ancak ne yazık ki, pandemi nedeniyle bu öğretim yılı anaokulları ve ilkokullar hariç evlerde uzaktan öğretimle yapılacak. Ne zor bir karar, ne büyük bir sorumluluk bu, kararı verenler için, bir bilseniz. Benim de bilmem mümkün değil tabii, 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmenli bir sistemde bu kararı vermenin ne derece ağır bir yük olduğunu. Yükseköğretim Sisteminde YÖK ve Üniversite Yönetimi tarafından ortaya konulan uzaktan öğretimi destekleyici birçok karar olmasının verdiği kolaylaştırıcı birçok etmene rağmen, sadece 2000 öğrencisi olan bir Fakültenin Dekanı olarak bile, önümüzdeki dönemi uzaktan yapacak olmanın sorumluluğunun ne derece ağır olduğunu düşündüğümde, bu yükü 18 milyon öğrenci için taşıyacak her kişiye sadece minnetlerimi iletmenin dışında hiçbir şey söyleyemiyorum. Tabii ki eleştiri önemli, ama eleştirirken kuru kuruya “bu böyle olmaz” demek iş değil. Eleştirirken, bu böyle olsa daha iyi olur diye, akılcı ve uygulanabilir çözüm önerilerini de ortaya koymak, asıl iş olanı. Bu bakımdan kimseye haksızlık etmemek lazım, 18 milyon öğrenciye ülkemiz koşullarında evlerde uzaktan öğretimle eğitim vermeye çalışmak, hiç kolay bir iş değil. Bu yıl ilkokul ikinci sınıf öğrencisi olan kızım nedeniyle takip ettiğim kadarıyla, EBA sistemi oldukça iyi bir içeriğe sahip. Ama günümüzün teknolojik olanaklarına bağlı sınırlıklar, ülkemizdeki aile yapısı, mevcut internet altyapımız, ailelerin ekonomik düzeyleri ve benzeri birçok etmen nedeniyle çok daha fazlasını yapabilmek, ne yazık ki mümkün değil. Aslında bu konuda herkesin yapabileceği bir şey var. Yüz yüze eğitim bir an önce başlasın diyorsak, ki bu birazdan yazacağım konular nedeniyle çok önemli, birey olarak salgının kontrol altında olmasına katkı sağlayın. Maske, mesafe ve temizlik konularına özen gösterin. Bakan Ziya Selçuk aylar öncesinde, Ağustos başında bu uyarıyı şu şekilde yaptı anımsarsanız: “Okullar açılmasın demek; maskesiz sokağa çıkmak, mesafesiz yaşamak ve hiçbir tedbiri umursamamak kadar basit. Dışarıya adım atan herkes, 18 milyon öğrencinin sorumluluğunu omzunda hissetmek zorunda. Lütfen, tedbir alalım.” Yaz boyu tedbir aldık mı, birçoklarımız için sorunun yanıtı hayır. Üzerine düşen basit bir sorumluluğu dahi yerine getirmeyeceksin, sonra eleştireceksin, öyle mi? Olmaz…
Resmin diğer tarafında ise azımsanmayacak sayıda kişi de, bu işin uzaktan olmayacağı, eğitimin en azından 15 yaş altı çocuklar için tedbirler alınarak yüz yüze yapılması gerektiği konusunda öneriler sunuyor. İşte bu da tam bir çelişki. Eğitim sonuçta evde başlar. Evde onlara örnek olan anneler, babalar, abiler, ablalar maskeye, mesafeye dikkat etmeyecek, okullarda bu tedbirleri alması başkalarından beklenecek. Olacak iş değil. Sen evdeki küçüklere örnek ol, maske, mesafe ve temizlik konusunda, onlara gerekli bilinci kazandır, ondan sonra okullardan bekle gerekli tedbirleri almasını. Her çocuğun başına bir kontrol görevlisi verme imkanı olmadığına göre, bu konuda önce kendi çocukların için sorumlu bir ebeveyn ol, örnek ol, sonrasında herkes çocuğunu gönül rahatlığıyla sınıflardaki seyreltilmiş düzen içinde gönderebilsin. Sen, kendi çocuğun için bile sorumluluk alma, başkasından 18 milyon çocuğun sorumluluğunu tek başına omuzlamasını bekle. Bu da olmaz…
Sonuçta uzaktan eğitim tarafından da tutmaya çalışsanız, yüzyüze eğitim tarafından da tutmaya çalışsanız, değneğin her iki ucu da tutulacak gibi değil. Bu yüzden ortadan tutup, uzaktan öğretimle, yüzyüze eğitim arasında hibrit bir model ortaya konulmaya çalışılıyor, eğitimin tüm kademelerinde. Ama başarının sağlanabilmesinde en önemli mesele, dönüp dolaşıp geldiğimiz, maske, mesafe ve temizlikte…
Unutmamak gerekir ki, pandemi nedeniyle eğitim hizmetlerinin olumsuz etkilenmesi, küresel kalkınma ve küresel sorunların çözümü için anahtar rol oynayabilecek eğitimin toplumun her kesimine fırsat eşitliği dahilinde ulaştırma yaklaşımını sarsacak bir durumdur. Eğitim, bireysel gelişime bağlı olarak yoksullukla mücadele ve eşitsizliklerin azaltılması açısından önemli olduğu kadar, gelişmiş, bağımsız ve demokratik toplumların yaratılmasının da anahtarıdır. Pandemiyle birlikte dünya genelinde ebeveynler, özellikle de kadınlar açısından, evde bakım yükü çok ağırlaşmış, kadınların istihdama katılım oranları tehdit altına girmiştir. Pandemiye bağlı bu krizin gelecek kuşakları etkileyecek en önemli sonuçlarından birisi, şüphesiz kesintiye uğrayan eğitimin bir kuşağı etkisi altına alarak, gelecekte çok büyük insan potansiyelini ziyan edecek, yüzlerce yılda kazanılmış kalkınma, onlarca yılda kazanılmış sürdürülebilir kalkınma kazanımlarını yok edecek bir felakete yol açmasının muhtemel olmasıdır. Bu durum, gelir dağılımında adaletsizliğin ve niteliksiz işgücünün artmasına yol açacak, artan niteliksiz işgücünün istihdam edilme imkanı, oransal olarak çok azalacaktır. Dahası toplumların temel gıda ihtiyaçlarının karşılanmasından, sağlık hizmetlerinin sunumuna, çocuk evliliklerinden, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına kadar birçok konuda sarsıcı etkilere olacaktır. Özetle eğitim önemli. Hem de çok önemli. Her birey, bu konuda bir şey yapabilir. En azından maske, mesafe ve temizlik kurallarına azami ölçüde riayet etse bile, çok şey değişir.
……………………
Eskişehir Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde yapacağımız Dirençlilik Kongresine sınırlı zaman kaldı. Bildiri özeti göndermek için son tarih 30 Eylül. Kongreyle ilgili detaylı bilgilere www.idrcongress.org adresinden ulaşabilirsiniz.