Eskişehir’in en önemli gündem maddesi, Tepebaşı ve Alpu sınırları içerisine kurulması planlanan
kömürlü termik santral meselesi.
İhale aşaması geldi çattı ve bununla beraber bıçak kemiğe dayandı desek yeridir.
*
Söz konusu santrale “hayır” diyenlerin sesi “evet” diyenlere nazaran daha çok ve daha mantıklı çıkıyor ancak
içi dolu bir “hayır” kampanyası maalesef gerçekleştirilemiyor.
*
Böyle kampanyalar, daha çok kentin sivil oluşumlarıyla gerçekleşir.
Bizim kentimizdeki sivil oluşumların büyük çoğunluğu ise yatmayı pek sever ve bir bölümü sırtını belediyelere dayar, bir bölümü ise iktidar partisine.
Böyle olunca da bahse konu olan oluşumlar, sırtını dayadığı kurumların arka bahçesi olmaktan kendini alamaz.
*
Eskişehir’de de böyle bir durum söz konusu.
İddia ediyorum…
TEMA dışında “hayır” diyen sivil oluşumların neredeyse hepsi, üç belediyenin iki dudağının ucuna bakıyor.
Belediyelerin politik oyun kurma eyleminden yola çıkarak nasıl “hayır” diyeceklerinin planını yapıyor.
İşte bu nedenden dolayı “kömürlü termik santrale hayır” kampanyası fazlasıyla yavan oluyor.
Çünkü olay siyasallaşıyor.
Konu dönüp dolaşıp oy avcılığına geliyor.
*
Şimdi, “Belediyeler karışmasın mı” diye soracaksınız.
Tabii ki karışsın ancak olayı siyasallaştırmadan ve aktör olma çabası içerisine girmeden.
Oy rantının büyüsüne kapılmadan.
Sivil oluşumların finansörleri oldukları için, söz konusu oluşumları yönetmenin belediyelerin hakkı olduğu fikrine kapılmadan.
*
Yoksa bu iş belediyeler eliyle sürdürülürse, kentimiz için
tam bir facia olacak.
Niye?
Bakın…
Şimdiden iddiaya girelim.
Eğer Tepebaşı’na kömürlü termik santral kurulursa, AKP bırakın merkezdeki üç belediyede şansının olmasını, ilçe belediyelerinin dahi büyük bir kısmını kaybedecek. Yani bu garabet, siyasi anlamda CHP’ye yarayacak.
Ancak eğer sivil oluşumlar eliyle, olay siyasallaştırılmadan ciddi bir halk hareketi başlatılır ve bu santralin kurulması engellenebilirse, bu iş ne AKP’den rant götürecek ne de CHP’ye rant getirecek.
Kısacası hem AKP, hem CHP avucunu yalayacak.
Böyle bir durumda kazanan ise Eskişehir olacak.
Rektörlük seçimlerini beklemeyin, görüşünüzü açıklayın!
Tepebaşı ve Alpu sınırları içerisinde kurulması planlanan kömürlü termik santral meselesi konusunda özellikle
akademisyenlerin ağzını bıçak açmıyor.
*
Şehrimizin göz bebeği durumunda olan iki kurumu var.
Birisi Anadolu Üniversitesi, diğeri ise Osmangazi Üniversitesi.
Her iki üniversitemizde de mühendislik fakülteleri mevcut.
Bu fakültelerin en üst yetkilileri konumundaki dekanlarının, konuya ilişkin hiçbir fikri yok mu?
Bilim insanı diye tanımladığımız bu kişiler, konuya ilişkin araştırma yaptılar mı?
Bugüne kadar “çıt” çıkarmadıkları düşünüldüğünde her halde araştırmaları da yok, fikirleri de.
*
Ancak…
Bilim insanı olabilmenin bir gereği de insana, doğaya ve çevreye duyarlı olabilmekten geçer.
Hele ki bilim insanının yakın çevresinde garabet niteliği taşıyan bir iş gerçekleştirilme aşamasındaysa, duyarsız kalması düşünülemez.
Mutlaka bir fikri olur.
“Kurulsun” da diyebilir.
“Kurulmasın” da diyebilir.
Mutlaka bir şey diyebilmelidir.
*
Bu noktada en güvenilir kişiler bilim insanları değil midir?
Özellikle teknik bir konuyu siyasetçi mi anlatırsa güvenirsiniz yoksa bilim insanı mı?
Sivil toplumcu mu anlatırsa güvenirsiniz yoksa bilim insanı mı?
Sendikacı mı anlatırsa güvenirsiniz yoksa bilim insanı mı?
Soruyu çoğaltabilir ancak yanıt hep aynı olacak.
“Tabii ki bilim insanı.”
Fakat gelin görün ki bilim insanları dışında her kafadan bir ses çıkıyor.
Bilim insanları deyim yerindeyse kafasını kuma gömmüş, “aman bana kimse değip dolaşmasın” diyerek saklanıyor.
Ancak bunu yaparak yaşadıkları kente büyük bir yanlış yaptıklarının ve görevlerini kötüye kullandıklarının farkında değiller.
Belki de farkındalar ancak işlerine öyle geliyor.
Daha doğrusu açık konuşalım ve iliklerine kadar korkuyorlar diyelim.
*
Bitirirken…
Her iki üniversitenin rektörleri Prof. Dr.
Naci Gündoğan ve Prof. Dr.
Hasan Gönen’e sesleniyorum.
Tepebaşı ve Alpu sınırlarında kurulması planlanan kömürlü termik santrale ilişkin üniversitenizin görüşünü derhal açıklamalısınız.
“Rektörlük seçimlerini bir atlatayım bakarız” gibi kafanızın ardında bir düşünce varsa eğer, derhal bu düşünceyi aklınızdan çıkarınız.
Bu kentin evlatları ve bilim insanları; kişisel hırs, ego ve korkularına yenik düşemez.
Çıkar, mert bir biçimde üniversitesinin görüşünü açıklar.
Gerekçelerini açıklayarak ya “hayır” der, ya da “evet!”