Olan yönetim budur

Eskişehirspor'da yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımı yapıldı. Evvela Sayın Osman Taş'a başarılar diliyoruz

7 Haziran 2019 08:50
A
a
Sütiş Eskişehir
Eskişehirspor'da yönetim kurulu üyelerinin görev dağılımı yapıldı. Kimlerin ne görevler aldığına  sonra değinelim. Evvela Sayın Osman Taş'a başarılar diliyoruz. Elbette Yönetim Kurulu Üyelerinin tarihi sorumlulukları var. Ancak ortada bir başarısızlık olursa kimse, "Ertan Civak başarısız oldu" veya "Ramazan Kızıltan başarısız oldu" demez." Osman Taş başarısız oldu" der. İşte başkanlık böyle bir şey... Başkan vekili olan Mehmet Şimşek'in aynı zamanda Mali Asbaşkan olduğunu öğrendik. Kendisi bu görevi Kaan Ay zamanında da yürütmüştü. "Mali İşler" ve "Eskişehirspor" kelimelerini yan yana getirdiğimizde bile tüylerimiz diken diken oluyor. Allah Şimşek'e kolaylıklar versin. Sayın Şimşek'i önceden eleştirmiştim. Kötü bir yönetici olduğu için değil, aklına gelen ilk fikri sosyal medyada paylaştığı için. Umarız söz konusu eleştirileri bir köşeye not eder. Sayın Osman Taş'ı da Mehmet Şimşek'i de tanımam. Ancak dışarıdan gördüğüm kadarıyla aklı başında isimler... Başkan Yardımcısı Mustafa Topkaya aynı zamanda Hukuk ve Federasyonla ilişkilerden de sorumlu olacak. İşi zor; ancak yakından tanıdığım Mustafa Topkaya'nın 'Tuttuğunu koparan' bir insan olduğunu söyleyebilirim. Yine yakından tanıdığım Avukat Barış Günaydın Basın Sözcülüğü, Dış İlişkiler ve Hukuk işlerinde Mustafa Topkaya'ya yardım edecek. Şimdi benim yakından tanıdığım isimleri bir köşeye bırakılım ve hepimizin yakından tanıdığı bir isme gelelim isterseniz; Engin Öztürk... "Eskişehirspor'un en yakışıklı yöneticisi" dersek kimler bana alınır onu bilemeyeceğim. Sayın Öztürk'ten bütün Yönetim Kurulu toplantılarına katılmasını beklemiyorum. Ancak varlığı bile Eskişehirspor için katkıdır. "Daha iyi bir yönetim olabilir miydi?" sorusunu bir köşeye bırakalım. Elbette olabilirdi. Fakat olan yönetim budur. Hepimiz Eskişehirspor yöneticilerinin yanında yer almalıyız..
 

Konstantin değil İstanbul 

Tam da İstanbul seçimleri öncesinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Teravih Namazı dikkat çekti. Söz konusu Teravih'in 'Enderun' adı verilen ve Osmanlı Sarayı geleneklerine ait bir teravih çeşidi olduğunu belirtelim. Sayın Erdoğan'ın İstanbul'un Fethinin 566'ıncı yılına denk gelen bu teravih namazı sonrasında yaptığı açıklamalar da çok konuşuldu. Erdoğan "Burası Konstantinapol değil ama burayı böyle görmek isteyenler var. Böyle görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var" ifadelerinde bulundu. Sayın Erdoğan muhtemelen "22 Gün" diyerek seçimleri kast etmiştir. Tabii o Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 22 gün sonraki bir seçimde taraf olup olmadığı da ayrı bir münakaşa konusu. Biz imamlarımızın bir partinin yanında değil, Allah'ın karşısında saf tutmasını isteriz. Elbette imamlarımızın Allah'tan korktuklarına eminiz. Bir imam çıkıp da Cuma günü cemaatine "Yetim hakkı yemeyiniz" derse, bunun gereğini de yerine getirecektir. Milletin verdiği maaşlarla ay sonunu getiren imamlarımızın, milletin bir kısmına karşı, bir diğer siyasi partinin yanında saf tutacaklarını da zannetmiyorum. Zira bu yaptıkarı 'Allah'a değil, kula kulluk' olurdu... Devam edelim... Biz bu arada İstanbul'u 'Konstantiniye' olarak gören birilerinin olduğunu da hiç düşünmüyoruz. Elbette Sultan 2'inci Abdülhamid gibi 'Asrın lideri' olan kişiler zamanında İstanbul'a Konstantiniye' denirdi. Fakat Allah'ın izniyle Atatürk zamanında o şehre 'Konstantiniye' denmesi yasaklandı. O şehrin adı İstanbul'dur. Bu arada hayatımda "Zulüm 1453'te başladı" diyen birini de hiç duymadım. Normalde imamların biz cemaate nasihat vermesi gerekir. Eğer cemaat imama nasihat veriyorsa, ortada ciddi bir sorun var demektir. Diyanet İşleri imamlarının da bu teravihe katılmasını tarih bir köşeye not edecektir; Merak etmeyin; Türkiye'de bir takım gerçeklerin konuşulacağı günler yakındır. Şeriatçıların nefret ettiği ve Vatan Kahramanı ve İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'un sözleriyle "Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın" diyelim...

Onlar ölmedi 

İran sınırında bulunan Iğdır ilimizde teröristlerle çatışma çıktı. Çıkan çatışmada iki askerimize şehadet şerbeti içmek nasip oldu. Ölen askerlerimize Peygamberin 'Ağuşunu açarak' durduğuna eminim. Ancak geride bıraktıklarını düşündüğünüz zaman da ağlamamak olanaksız... 2000'li yılların başında komando kardeşlerimizle birlikte askerlik yapma fırsatı yakalamıştım. Tabii ben ağzına kasaturayı alıp, dikenli tellerin altından sürünen bir asker hiç olmadım. 6 aylık askerliğimde – tatsız nöbet gecelerini saymazsak – bir sıkıntım olmadı. Ancak askerlerimizin en çok Iğdır ve Doğubayazıt sınırından geçen teröristlerden çektiğini bizzat bilirdim. Mevzubahis sınır İran sınırı olmakla birlikte, teröristlerin Ermenistan'dan geldiklerini de bilirdik... Kimler Kur'an – ı Kerim'e hakaret eder, Bakara Suresine "Makara" der; işin o kısmını bilemeyeceğim. Fakat dünya üzerindeki milyarlarca insan için Kur'an ışık tutucudur. Ve o Kur'an der ki, "Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.." Eskişehirliler olarak şehit acısının ne olduğunu çok iyi biliriz.Allah şehit ailelerine sabır versin



 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi