Rumenlerin çok sevdiğim bir ata sözü var; "Köpekler istedi diye atlar ölmez" diye...
Büyükşehir Belediyesi tarafından Bozanlı çiftçilere dağıtılan mandaların sağlıklı olduğu öğrenildi. Şimdi diyeceksiniz ki, "Böyle haber mi olur? Mandalar sağlıklıysa sağlıklıdır. Bundan bize ne?" Siz de haklısınız aslında... Ancak aynı mandaların hasta olduğu, teker teker öldükleri, Büyükşehir Belediyesi'nin manda projesinin büyük bir skandalla sona erdiğine ilişkin haberler yapılmıştı. Bozan Tarımsal Kredi Kooperatifi Başkanı Güven Kırgı'nın açıklamalarından öğrendik ki, mandalar "Öküz gibi" sağlıklılarmış...
18 Aralık 2018'de Yenigün Gazetesi'nde "O sizin kendi camışlığınız efendim" başlıklı bir makale yayınlamıştım. Söz konusu makalede manda üretiminin harekete geçirilmesinin önemine işaret etmiş, Büyükerşen'i eleştirenlerin endi 'camışlığına' bakmalarında fayda görmüştüm. İşte şimdi aynı camışların, (Dört ayaklı işe yarar camışlardan bahsediyorum, iki ayaklı işe yaramaz yalancılardan değil) hasta olduğuna ilişkin bir şayia yayıldı etrafa. Elbette hayvanlar hasta olabilir. Allah muhafaza telef olabilirler de. Ancak eğer ölürlerse bu durumdan çiftçimiz çok kötü etkilenir. Ne yani; Büyükerşen'i eleştirmek için çiftçilerimizin yatırımlarının batmasını, çiftçimizin iflas etmesini mi temenni ediyorsunuz?
Büyükerşen nefreti bu kadar mı gözünüzü kör etti? Rumenlerin çok sevdiğim bir ata sözü var; "Köpekler istedi diye atlar ölmez" diye...
Sanırım bunu "Camışlar istedi diye, camışlar ölmez" diye değiştirmeliyiz. Nitekim Bozanlı çiftçilerimizin mandaları da sağlıklıymış. Hatta 50 olan manda sayısının yıl sonunda 100 olması, 5 yıl sora ise bu rakamın 500'e çıkması bekleniyormuş. Büyükerşen yönetimini kırsal kalkınmaya verdikleri destekten ötürü tekrar tebrik ederiz. Gerçi Eskişehir'de iki ayaklı camışlardan çok var, ancak dört ayaklı camışlarımızın sayısının artırılması çok iyi oldu. Allah çiftçimizi kem gözlerden saklasın, bereketlerini artırsın...
Tiyatro camiasına geçmiş olsun
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının kıymetli sanatçılarından Ercüment Yılmaz'ın bir kalp rahatsızlığı yaşadığını öğrendik. Kendisini ilk olarak Hayvanat Bahçesi adlı oyunda seyretmiştim. Murat Danacı ile birlikte olağan üstü bir performans sergilemişlerdi. Bozkırın ortasında böyle kıymetli sanatçılara sahip olduğumuz için şanslıyız. Sayın Yılmaz'ın bir an evvel iyileşeceğine inanıyorum. Kendisinin güzel performanslarından mahrum olmak istemeyiz. Ercüment Yılmaz son olarak Scapin'in Dolapları adlı oyunun provaları esnasında rahatsızlanmıştı. Neyse ki rol aldığı arkadaşlarının durumu fark etmesi üzerine büyük bir sıkıntı yaşanmamış, ancak söz konusu oyun da bir ay geç sahne almıştı. Sayın Ercüment Yılmaz'la hiç karşılaşmadık. Ancak sanatçılık böyle bir şey, sizi tanımayan insanlar bile sizi sevebiliyor. Kendisinin Eskişehir'deki hayranlarının ortak temennisi bir an önce sağlığına kavuşmasıdır
Eskişehir'in mimarı bile farklı
Lafa geldiği vakit, "Ecdat!.. Din!.. Bayrak!.." deyip dururuz.
Ancak çağdaş bir cami tasarımını yaratmaktan da aciziz. Camiler Türk toplumunun sembollerinden birisidir. Çağdaş Türk toplumunun da çağdaş cami tasarımlarına ihtiyacı bulunuyor. Ancak ne zaman bir cami yapılacak olsa, Mimar Sinan'ın Süleymaniye Camii'nin kötü bir kopyasını yapmaktan ileri gidemiyoruz. Tabii istisnalar da bulunuyor.
Eskişehir – bu konuda da – Türkiye'ye örnek olan bir kent. Nitekim Anadolu Üniversitesi mimarlarından İbrahim Bal, 200 kişilik cami kategorisinde birincilik ödülü almış. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı bu yarışmayı da çok önemsiyorum. Zira çağdaş cami tasarımlarına ihtiyacımız olduğu gün gibi ortada. Anadolu Üniversitesi öğretim elemanlarını yaptıkları güzel tasarımdan ötürü tebrik ederiz.
Bir Eskişehirli olarak göğsümüzü kabarttılar...