Görüşler
Oktay Ekinci
-Hörmetli okurlar, bilirsiniz, anadilim’de galeme aldığım bu yazılarımda, "Kars"ta 1950'lerde "Ekinci Pedalhanesi"nde basılıp neşredilen "Ayhavar" mizah gazetesi'nden elham alıram.
“İndi bu yazıyı da hastahana odasında beni ziyaret eden bir yoldaşımın kömeğiyle (yardım) galeme alabilirem…
"Neçe olacah?"
…………..
Yukarıdaki satırlar bayramda yitirdiğimiz "Oktay Ekinci"nin son yazısından alıntı...
Cumhuriyet yazarı mimar "Oktay Ekinci"nin Eskişehir için de ayrı bir özelliği vardı…
“Ahmet Ataç”ın çok yakın dostuydu…
Her etkinliğe gelirdi…
Geçen nisan ayında Tepebaşı Belediyesi’nin düzenlediği “Kent ve Kültür” adlı konferansa “Yalçın Bayer”le birlikte gelmişlerdi…
Yolda anlatmış Bayer'e:
"Eskişehir gibi bir kent göremezsin... Yılmaz Büyükerşen kadar Ahmet Ataç'ın da Eskişehir'in yaşamında katkısı vardır... Hele eğitim-öğretimin aktif olduğu dönemlerde Tepebaşı'ndaki eğlence hayatı iddia edilebilir ki, İstanbul'da yoktur..."
…………….
Pek çok yazısında "Eskişehir"i anlatmıştı Ekinci…
Azeri diliyle kaleme aldığı son yazısında, doktorunun "Artık beynini kafanı yormayacaksın" sözlerine şu karşılığı vermiş:
- Başüste! Emma görek bu ne cür (insan) olacah? Bunu fikrederken gördüm ki odadaki televizyada "Balyoz" davasında "huguk galmadı..."
"Senin eyi olman üçün gerek heç oralı olmayasan, aldırmayasan diyebilmek golay mı?
……………..
Haklıydı...
“Kolay mı beyini sulandırmak?”
Türkiye’nin bir çok kentini tarihi geçmişini yazdı. Yanlış yapan belediyelere bir “rant komiseri” gibi savaş açtı…
“Atatürkçü-Cumhuriyetçi” bir büyük değeri daha yitirdik…
Allah rahmet eylesin…
Günün Şiiri
Sustu
Zaman duruverdi birden
İşlemedi saat, sustu
Sen orada kaldın öyle mahzun
Daha çok göreceklerimiz vardı
Rüzgar essin istiyorduk, su aksın
Zaman duruverdi birden, saat sustu
Sen orada kaldın ben burada
En büyük duruşta gizli gizli
Atışını duydum iki yüreğin
Deli dolu atıp duruyorduk...
Erdal Öz (Varlık-1956)
40 yılda bir gece!..
Evliliklerinin 40. yılı geride kalmıştı. Geceydi, yataklarına uzanmışlardı. Kadın birden kocasının oldukça uzun bir zamandır yapmadığı biçimde dokunmaya başladığını hissetti.
Adamın parmakları boynunda gezindi, yavaşça sırtına doğru inmeye başladı ve sürüp gitti...
Sonra birden her şey durdu...
El çekildi, ortalık sakinledi. Bu okşamalarla heyecanlanan kadın cilveli bir sesle, "Harikaydı sevgilim, niye durdun?" diye sordu. Adamın yanıtı kısaydı :
"Uzaktan kumandayı buldum!"
Şair Leyla Hanım'dan
Bir Kurban Bayramı'nda bir Osmanlı Beyefendisi'yle karşılaşmıştı Leyla Hanım ve hemen atıldı:
"Kurbanlık almaya gidiyorum."
Beyfendinin yanıtı da anında gelmişti:
"Ben size kurban olayım…"
"Teşekkür ederim" dedi Şair Leyla Hanım:
"Boynuzlu istemiyorum!.."
Ali Paşa Şanlı’ya sürgün!
Hiç yüz yüze gelmedik...
Ama birbirimizi çok iyi tanıdığımıza inandığımız bir insan.
Onurlu, yürekli, her hak eyleminde Eğitim-Sen’in adını duyuran bir eğitimci...
Öğrendik ki, Konya Meram'daki İmam Hatip Lisesi’ne atanmış...
Daha açık bir deyimle:
"Sürülmüş…"
Suçu nedir?
"Gezi Parkı eylemlerine katılmak…"
Yargı kararı var mı?
"Elinde pala mı görmüşler?"
Hayır...
"Ama eylemlere katılmış işte!"
Peki..
"Milli Eğitim de hukukçuluğa mı soyundu?"
Hukukun ne hale geldiğinin tartışıldığı günlerde, bu sorunun yanıtı galiba "evet..."
Dileriz bu büyük haksızlıktan dönülür…
Ve bir alıntı:
-Gezi Parkı eylemlerine katılan Şanlı, suçlu olabilir, o zaman kanunda belirtilen şekilde
verirsin cezasını. Bu ne yaa Allah aşkına?
Sakın birileri çıkıp bu olayı açıklamaya falan kalkmasın. Kimseyi geri zekalı yerine koymasın.
Yıllar sonra iktidar değişir. Eyleme katılan başörtülü bir öğretmeni de İzmir Erkek Lisesi’ne
sürerler bu ülkede. Yazık… Umarım haber yanlıştır.
Şimdilik umudum bu.
…………….
Yukarıdaki satırlarda "Cihan Yıldırım"ın "Neyin kafası bu?" başlıklı yazısından aktardık…
Katılıyoruz…
Uysal Sauna’nın suyu!..
Arife günü arkadaşımız Yard. Doç. Dr. "Sezai Şenel" ile saunaya gitmek istedik... Ama her zaman gittiğimiz "Demirkazık" o gün saunayı kapatmış...
Haklı olabilirler, hamam dolu...
Sezai'nin önerisi üzerine "Uysal"a gittik...
Bir kez "Hüsnü Arslan"dan orada sauna olduğunu öğrenmiştik...
Girdik, sauna güzel, 90 derece...
Ama çıktık, ne görelim? Şok havuzu bomboş... "Damla soğuk su yok!"
Sıcak suyla şöyle bir durulanıp yatalım dedik, ne mümkün?
Orası da 30 derece dolayında... Saunanın devamı gibi!.. Dışarı attık kendimizi... Başımızı Demirkazık’ta kuruttuk ama, vücut ne olacak?
Yaklaşık iki saat ter içinde kaldık...
Merak ettiğimiz soru da "Uysal" yetkililerine... Yanıt gelirse bu köşede yer alır:
"Sauna nedir?"
Günün Olayı
Dünyada ilahiyat eğitimi alan din adamlarına olaylara bilimsel açıdan bakmalarını sağlamak için de eğitim verilirken, ülkemizde bilimsel eğitim alanlara olaylara dinsel açıdan bakmalarını sağlamak için din eğitimi veriliyor.
Günün Biberi
"Eylem yapma olasılığı olanlar" gözaltına alınacakmış!
Bu durumda vicdan ve cesaret sahibi de olan herkes potansiyel şüpheli demektir…
Akif Kökçe
Özdeyiş
Yaşamda olan, olmayan her şey mucizedir.
Hanri Benazus
Gerilim
Bir bayram sabahı yeni elbiselerimi giydirdiler… Saçlarını sımsıkı taradılar… Kurdelelerini taktılar… Onu güzel bir yere götüreceklerdi unuttular.
B.B. Eyüboğlu
Günün İncisi
Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır.
Montaigne
Günün Sözü
Hırslıya soğanmış, sarımsakmış fark etmez, yeter ki baş olsun…
İyi bir CHP’liydi
Hasan Yeralçak…
Bazı insanlar vardır, yaşarken değerleri, yaptıkları pek bilinmez... Ama yitirdikten sonra öyle bir anlaşılır ki...
"Hasan Yeralçak"ı biz de tanımıyoruz... Yakından bilenlerden "Kenan Tuncay" aradı ve "Çok iyi bir CHP'liydi, maalesef yitirdik" dedi...
Ardından Milletvekili "Kazım Kurt"u aradık ve başsağlığı diledik… Bayramda toprağa verilen "Hasan Yeralçak" DDY’den emekli olmuş bir işçi... Yıllarını CHP’ye vermiş ve partisi için çalışmış... 65 yaşında yitirdiğimiz Hasan Bey’e Allah'tan rahmet, ailesine ve dostlarına başsağlığı diliyoruz...