Öfke Giderek Büyüyor...

Osman Cemoğlu yazdı

19 Şubat 2015 23:22
A
a
Sütiş Eskişehir
Futbol, Anadolu’da özellikle İzmir’de 1877’de azınlıkların oynadığı, müslümanların seyrettiği bir oyundu…

İzmir’de yaşayan “Giraud, Chernaud ve Whittal” gibi levanten ailelerin öncülüğünde 1894’te Football Club Smyrna (İzmir Futbol Kulübü) ilk resmi kulüp olarak kayıtlara geçiyor…

Ve futbolun beşiği İstanbul’da sırasıyla 1903’de Beşiktaş, 1905’de Galatasaray ve 1907’de Fenerbahçe vücut buluyordu… 

Yedi tepeli bu büyük kent bunlarla yetinmiyor.  İşgal kuvvetlerinin çizmeleri altında ezilirken 1917’de Eyüp, 1919’da Beylerbeyi, 1921’de Kasımpaşa ile adeta isyanın rengi oluyor…

Osmanlı’da, Ege’nin en büyük ticaret limanı İzmir,  doğal olarak bu gelişmelerden etkileniyor ve 1912’de Karşıyaka, 1914’de Altay, 1923’de Altınordu ve İzmirspor kulüpleri kuruluyor…

Osmanlı’da uzun yıllar ihmal edilmiş olan Anadolu topraklarıda bu yeni spora duyarsız kalamıyordu. Futbolun tutkusu yoksulluk, geri kalmışlık dinlemiyordu.  Fakr-u zaruret içindeki Anadolu’nun iç bölgelerine doğru hızla ilerliyor, 1910’da Ankaragücü ve cumhuriyetle yaşıt olan Gençlerbirliği 1923’ün toprak sahalarına ilkel kramponlarla adım atıyordu…   

*   *   *

Ve futbol, dünyadaki gelişimine paralel olarak ülkemizde de ata sporu olan güreşi geçerek ilk sıraya yükseliyordu…

Amatör futbolun keyfi bütün Anadolu’ya dalga dalga yayılıyor ve nihayet 1959 yılında 1. Lig adıyla profesyonelliğin ilk adımları atıldı…

Yeni bir heyecan, fair-play kuralları içinde oluşan tatlı bir rekabet,  1980’lerden itibaren endüstriyel futbol kavramının ortaya atılmasıyla tek güç haline gelen paranın futbol dünyasına egemen olması futbolu kazanmaktan başka amaç taşımayan bir oyun haline getiriyordu…

Özellikle FB, GS ve BJK gibi kulüplerin başkanları ve bazı yöneticileri de   makyavelist eğilimler taşıyan demeçlerle bu ateşi körüklediler…

Öyle ki; 3 Temmuz 2011tarihinden itibaren yaşanan şike süreci kazanma hırsının nerelere kadar uzandığını açıkça gözler önüne seriyordu…

Sorumsuz yöneticilerin ağızlarından çıkan ve taraftarı provoke eden demeçler futbolu bir temaşa sporu olmaktan çıkarıyor, tribünleri terör şiddet yuvası haline getiriyordu…

Bu sürecin arkasından TBMM’den alelacele çıkarılan 6222 sayılı “Sporda Şiddeti Önlemi Yasası” ve bu yasa kapsamındaki “Passo-lig” uygulaması bir anlamda futbolu itibarsızlaştırıyor, 1959 yılından beri dolu tribünler önünde oynanan futbol artık 3-5 bin kişi önünde sergilenmeye başlıyordu…

*   *   *

İşte yaşanan bu kaos ortamında “TFF ve MHK” giderek büyük güven kaybı yaşadı… 

Hakemlerimizin düdüklerinin özellikle 3 İstanbul takımının lehine çalması, takdir haklarını sürekli GS, FB, BJK lehine kullanması ve en kötüsü bunun giderek alışkanlık haline gelmesi Anadolu takımları arasında güven bunalımına yol açtı…

Artık bu 3 takımla oynanan maçlar sürekli kuşku yaratmaya başladı.  En azından psikolojik baskıyı iliklerine kadar hisseden hakemler maç başı 5700 TL’ye yükseltilen ücretlerinden olmamak için güç odaklarına karşı direnemez hale geldi…

Her hafta hakem hatalarıyla iki üç takımın canı yanıyor. Futbolumuzu yöneten akiller, akıllar ve gözler bu durumu artık görmeli…

 “Öfke seli her geçen hafta daha da büyüyor!”

Öfkenin büyümesi demek yangının büyümesi anlamına gelir…

Unutmayalım; bir ülkede “güçlünün adaleti değil, adaletin gücü hâkim değilse” o ülkede huzurdan, adaletten bahsedilemez!

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi