Mesleğimiz gereği sık sık ses kayıt cihazı kullanırız.
*
Herhangi bir isimden görüş alacağımız zaman, öncesinde uyarırız: Ses kayıt cihazı aktif, bu durumu dikkate alarak konuşun!
*
Bu uyarıyı niçin yaparız?
Görüş bildiren kişi, başını belaya sokacak ifadeler kullanmasın diye.
*
Bir de ses kayıt alınacağı zaman kişiyi haberdar etmek etik kuraldır, iyi niyettir.
*
Dahası, yasal olan budur!
*
Bir kişinin habersiz bir biçimde sesini kayda almak yasa dışıdır!
*
Beri yandan, ses kaydı, mahkemelerde delil olarak geçerli değildir; görüntülü kayda itibar edilir.
*
Bütün bunları niye yazdım?
Anlatayım…
İddiaya göre işgüzarın biri, Eskişehir’de görev yapan CHP’li belediye başkanlarından bir tanesinin konuşmalarını
gizlice kayda almış.
Kayıtta, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde ifadeler varmış.
Söz konusu kayıt, Kılıçdaroğlu’na ulaştırılmış.
Niyet belli:
Ses kaydı alınan belediye başkanını köşeye sıkıştırmak!
*
Söz konusu belediye başkanının köşeye sıkışacağını zannetmiyorum.
Zira Türkiye genelinde, CHP’lilerin büyük çoğunluğu, Kılıçdaroğlu’nun parti politikalarından pek hazzetmez ve sık sık Kılıçdaroğlu’nu eleştirir.
Hatta yakın geçmişte Kılıçdaroğlu’nu aleni ve ağır bir biçimde kamuoyu önünde eleştiren, Olağanüstü Kurultay için imza toplayan bazı isimler dahi belediye başkan adayı gösterildi!
Gösteren isim ise, bilindiği üzere bu eleştirilere kulak asmayan Kılıçdaroğlu!
*
Şimdi şu tartışılıyor: Genel Başkanın eleştirildiği kayıt, hangi belediye başkanına ait olabilir?
Bence bunun tartışılması gereksiz.
Asıl tartışılması gereken şu:
- Bu ses kaydını kim aldı?
- Hangi amaçla aldı?
- Arkasında birisi var mı?
- Varsa kim?
- Ses kaydını alan kişiyle Kılıçdaroğlu’na ulaştıran kişi aynı mı?
- Ya da başka bir aracı mı kullanıldı?
*
Bu kişinin kesinlikle bilindiği kanaatindeyim.
Bilinip de kimliği gizleniyorsa, orada da bir sakatlık var.
Söz konusu kaydı kim aldıysa, arkasında kim varsa ve Kılıçdaroğlu’na kim götürdüyse ivedilikle ifşa edilmelidir!
Eğer ifşa edilmiyorsa, ifşa etmeyenler de en az gizli kayıt alan ve aldıranlar kadar şaibelidir.
Sinan Özkar, CHP örgütünü Kuvayı Milliye’ye benzetti
CHP’de kongre süreci delege seçimleriyle devam ediyor.
Delege seçimlerinin ilk etabı hafta sonu gerçekleştirildi ve seçimlerde
sükûnet hakimdi.
*
Her delege seçiminde olduğu gibi bu sefer de şu yönde bir yorum yapılmaya başlandı:
CHP’nin üyeleri sadece delege seçimlerinde ortaya çıkıyor, delege seçimleri dışında üyelerin büyük çoğunluğu ortada gözükmüyor.
*
Dün, CHP’nin eski İl Başkanlarından
Sinan Özkar aradı ve kamuoyunda yükselen bu yorum üzerine görüşlerini aktarmak istediğini söyledi.
*
Şimdi, Sinan Özkar’ın ifadelerini
hiçbir yorum yapmadan aktarıyor ve bugünlük MIH sütunlarını kapatıyorum.
İşte, o ifadeler:
ÜYELERE VERİLEN TEK SORUMLULUK
“Son zamanlarda, CHP üyelerinin sadece delege seçimlerinde ortaya çıktığı yönünde yorumların yapılmasına üzülüyorum. Evet, delege seçimleri de bir parti etkinliğidir ve üyelerimiz bu etkinliğe ilgiyle katılır. Bu durumu şöyle değerlendirmek gerekir: CHP içerisinde parti üyelerimize sorulan tek soru ‘yönetim kademelerinde kimleri görmek istersiniz’ sorusudur. Haliyle üyelerimize sorumluluk verildiği zaman bu sorumluluğu yerine getiriyorlar, parti için kafa yoruyorlar. Yeter ki üyelerimize sorumluluk verilsin.
ÜYE, ADAY BELİRLEMEDE DİKKATE ALINMIYOR
Dedim ya, parti üyelerimizin görüşü, sadece yönetimde kimlerin yer alacağına ilişkin alınıyor. Ancak herkesin bildiği gibi milletvekili adaylarının belirlenmesinde üyelerimize sorumluluk verilmiyor, görüşü alınmıyor. Belediye başkan adaylarının belirlenmesinde sorumluluk verilmiyor, görüşü alınmıyor. Durum böyleyken üyemiz ne yapsın? Bu konularda da sorumluluk verilse, canhıraş bir şekilde elinden gelen gayreti gösterir.
PARTİLİLER HER ZAMAN ÇALIŞIYOR
Şunu da söylemek istiyorum. Üyelerimiz, yerel ve genel seçimlerde verilen görevleri yerine getiriyor. Aşağı yukarı 5 bin partilimizin her zaman aktif olduğunu söyleyebilirim. Yerel veya genel, seçim olsun olmasın, hiçbir beklentisi olmadan partisi için aktif olarak çalışan üyelerimiz bunlar. Mesela şu an köylerimizde dahi hiçbir beklentisi olmayan üyelerimiz, CHP lehine propaganda çalışmalarına devam ediyor.
GRUPLAŞMALAR PARTİNİN GENELİYLE BAĞDAŞTIRILMAMALI
Kısacası şunu söylemek istiyorum. Bizim üyelerimiz duyarlıdır, bizim üyelerimiz niteliklidir. Sorumluluk verildiğinde hiçbir beklenti içine girmeden aldığı sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirir. Yani sadece delege seçimlerinde ortaya çıkmaz. Her zaman sahada partisi için çalışmaktadır. Ha, parti içinde bir takım gruplaşmalar yok mudur, vardır; bazı grupların etkin olduğu kişiler bazı durumlarda sorumluluğunu yerine getirmeyebilir mi, getirmeyebilir. Bu durum her partide olduğu gibi bizim partimizde de zaman zaman elbette yaşanıyor. Ancak bu durumu, partimizin ve üyelerimizin geneliyle bağdaştırmak doğru değildir.
KUVAYI MİLLİYE BENZETMESİ
Ben, partililerimizi, hiçbir beklentisi olmadan gönüllü çalışan Kuvayı Milliye ordusuna benzetiyorum. Bizim üyelerimizin tek hedefi, memleketimizin daha iyi bir noktaya getirilebilmesidir, kurucu ilkelerimizden taviz verilmemesi için çabalamaktır. Üyelerimizin başka bir şekilde tarif edilmesi yanlıştır.”