Türkiye Eskişehir'de 15 yaşındaki bir çocuğun annesini öldürmesinin şaşkınlığını yaşıyor. Aslına bakarsanız cinayetin işlenme sebebi de, cinayetin işlendiği silah da beni hiç şaşırtmadı.
Bilindiği gibi Fevziçakmak Mahallesi'nde yaşayan 35 yaşındaki Serap Bor, 15 yaşındaki öz be öz oğlu İ.A. tarafından av tüfeğiyle öldürüldü. Gerekçe tanıdık; namus meselesi...
Bir cinayet işlemek kadar namussuzca bir şey olamaz. Ancak özellikle de kendi öz anasını öldürmek – her halde – namussuzlukların en büyüğü. Anne Serap Bor, eski eşinden ayrıldıktan sonra yeni bir hayata başlamak istemiş. Hepsi bu... Eğer ki İ.A'nın annesi değil de babası bir başka kadınla yeni bir ilişkiye başlasaydı, muhtemelen toplum, "Erkek adamdır. Hakkıdır" diyecekti. Ancak bir kadın, yeni bir hayata başlamak istediği için hayatından olabiliyor. Hem de 19 yaşında hamile kalıp, 20 yaşındayken kucağına aldığı evladı tarafından...
Şimdi cinayeti babasının azmettirip ettirmediği üzerinde tartışılıyor. Tabii bu soruya yüce mahkeme cevap verecek. Ancak kadını aşağılayan, ikinci sınıf bir yaratık olarak gören bir zihniyet olduğu müddetçe azmettirici aramak gereksiz. Çünkü aslında hepimiz azmettiriciyiz. Hepimizin elinde Serap Bor'un kanı var...
Cinayet silahı da tanıdık, av tüfeği... Ülkemizde bu tüfekler o kadar kolay alınıp satılıyor ki, kötü niyetli olan kişiler av silahlarıyla istedikleri suçları işleyebiliyor. Belki şaka gibi gelecek ancak internetten patates kızartma makinesi alır gibi pompalı tüfek alabiliyorsunuz. Bu silahlarla organize suç çeteleri kendilerini donatabiliyor.
Bu silahların satışının kesinlikle kısıtlanması gerekiyor. Türkiye'deki en önemli güvenlik sorunlarından birisi yivsiz silahların masum kabul edilip, ulu orta satılmaları. Kanun koyucunun buna karşı derhal bir önlem alması gerekiyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Vaka Sayısı 905. Uzun süredir beklediğimiz gün geldi. Vaka sayısı 1000'in altına düştü. Vefat sayımız ise 5. Vaka sayısı üç gün üst üste binin altında gerçekleştiğinde, maske kullanımı toplu taşımada da zorunlu değil serbest olacak. Daha düşük sayıların haberini vermek dileğiyle!" açıklamasında bulundu.
Çok şükür bu günleri de gördük. Dünya olarak salgın hastalıkların ne büyük tehlike olduğunu unutmuştuk. Bu salgın bize o kadar da rahat olmamamız gerektiğini öğretti. Türkiye sağlık konusunda sergilediği mücadelede başarılı oldu. Tabii burada sadece hükûmetimizi değil, aynı zamanda duyarlı olan milletimizi de tebrik etmeliyiz.
"İnşallah bir daha böyle kötü bir salgın yaşamayız" diyeceğim ancak olmayacak duaya da "Âmin" denmeyeceğini biliyorum. Dünya üzerinde insan sayısı giderek artıyor ve bununla birlikte yeni salgın hastalıkların olması da kaçınılmaz. Bu pandemi belki de Allah tarafından biz insanlara gönderilmiş bir uyarıdır. Çünkü çok daha ölümcül salgınlarla da karşılaşmamız olası.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...