Günümüzde çevre, barınma, taşıma ve beslenme gibi birçok sorunlarla karşı karşıya bulunan kentsel alanlar için yaşanabilir ekolojik kuşaklarının oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu nedenle kentsel yeşil alanların işlevlerine yönelik taleplerin büyümesi, kent ekolojisinin ve yeşil yapının planlanmasında yeni stratejik yaklaşımları gündeme getirmiştir.
Bunların başında ise “Kent Ormanları” gelmektedir.
Kent Ormanları; geleneksel park ve piknik anlayışının dışında, daha çok sağlık, spor, estetik, kültürel ve benzeri gibi sosyal fonksiyonlarını halkın hizmetine sunmak, aynı zamanda yöredeki bitki ve hayvan çeşitliliğinin de tanıtılması amacıyla metropoller, iller ve büyük ilçeler gibi yerleşim yerleri bitişiğinde veya içerisinde düzenlenen orman alanlarını ifade etmektedir. Bu ormanlar kimi zaman kenti çevreleyen yeşil kuşaklardır, kimi zaman da kentle bütünleşen yeşil adalardır.
Ayrıca bu ormanların varlığı, kent ikliminin dengelenmesi, hava kalitesini artırılmasına, atmosferik sera etkisinin önlenmesine, su dengesinin sağlanmasına, toprak erozyonunun önlenmesine, gürültünün azaltılmasına ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına zemin oluşturarak ekolojik anlamda değerler yaratmaktadırlar. Kentlerde ısıtma veya soğutma için harcanan giderlerde tasarruf ve taşınmaz malların değerlerini artırarak ekonomik açıdan fayda sağlamaktadırlar. Bunların yanı sıra kentsel mekanların estetik değerini artırarak insanların psikolojik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan alanlardır.
Tüm bu özellikleriyle kent ormanları, büyük oranda çimlendirilmiş, çiçeklendirilmiş ve kısmen ağaçlandırılmış, oldukça fazla beton içeren, su ve enerji tüketen klasik kentsel park anlayışından oldukça farklıdır.
Eskişehir Seyitgazi yolu üzerindeki Meşelik ve Kent Ormanı, Ankara yolu üzerinde yer alan Kanlıpınar Göleti ve Kütahya yolu üzerindeki Orman Fidanlığı çevreleri, kentimizde bu kapsamda değerlendirebileceğimiz mevcut yeşil alanlardır.
Oysa, coğrafik ve iklimsel özellikleri nedeniyle zengin bir bitki örtüsüne sahip olmayan kentimizin, bir taraftan tarım alanları, diğer taraftan beton yığınları arasında sıkışmış durumda olması “Kent Ormanı” niteliğindeki alanlara olan ihtiyacımızı daha çok arttırmıyor mu? Ne dersiniz?..