Neden Yılmaz Hocam?

1 Kasım 2016 08:59
A
a
Sütiş Eskişehir
Kurtuluş Müzesi açılışında konuşan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen: “Milli Mücadele kahramanlarına saygısızlık hatta düşmanlık yapılıyor. Onları cehaletleri sebebiyle suçlayabiliriz. Ama asıl suçlanması gerekenler, bizleriz” diye bir özeleştiride bulundu.
Büyükerşen, şöyle sürdürdü konuşmasını; “Eskişehir’e bir değer daha katmış olacaktık. Diğer projelerimizin arasında özel bir yeri olmayan, küçük ve sıradan bir işti bizim için. Çok yanılmışız! Şu son birkaç ay içinde yaşadıklarımız, Lozan hakkında Milli Mücadele hakkında, Milli Mücadelenin kahramanları hakkında söylenenler gösteriyor ki, çok yanılmışız. Bu ve buna benzer projeleri, hatta çok daha büyüklerini, onlarca yıl önce yapmış olmamız gerekiyormuş.
Bu tür projelere diğerlerinden çok daha büyük öncelik vermiş olmamız gerekiyormuş. İşi gücü bırakıp, yirminci yüzyılın başında dünyada yaşananların bu topraklara nasıl yansıdığını anlatacak projeler gerçekleştirmemiz gerekiyormuş. Yirminci yüzyılın başında nasıl bir taarruz altında kaldığımızı, o taarruz karşısında nasıl direndiğimizi ders kitaplarında anlatmak yetmiyormuş. Her türlü iletişim teknolojisini seferber etmemiz gerekiyormuş…”
                                                         ***
Hocam…
Sizi bu kentte koşulsuz sevenlerden biri benim, bunu cümle âlem bilir. Sevdiği halde gerektiğinde eleştiren yegâne isim olarak; bu yanımla hem gururlanırım, hem de beklentisizliğim konusunda kamuoyunun aleyhimde konuşacağı tek kelam fırsat vermediğim için rahatım da. Geç kalmadınız mı sevgili Hocam, çok geç kalmadınız mı?
Bu açıklamayı yapmakta; Türkiye’nin gerçeğini görmekte ve önlem almakta geç kalmadınız mı? Cumhuriyet değerlerinin yerinde yeller estiği, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e aleni küfürler edildiği bir tabloda “dönülmez bir yola girildiğinin” farkına varmakta geç kalmadınız mı? Partinizin genel başkanına kurşun yağdırıldığı bir dönemi yaşamamız gerekiyor muydu bu vahim tablonun farkına varılması için? Cumhuriyet değerlerinin bunca tahribatlara uğratılması gerekiyor muydu? Ata’mızın nutkunda vurguladığı “gaflet ve dalalet” noktasına gelmemiz gerekiyor muydu?
Yerelde bu acı gerçekleri minicik kalemi ile sürekli yineleyen bir aydın olarak; sizin bahsettiğiniz “köşe kadılarından” farklı bir yurtsever olarak, haykırışlarımı duymakta epeyce geç kalmadınız mı? Bu günleri yıllar öncesinden işaret ettiğimizde “komplo teorisi yazıyorsunuz” diye bize bıyık altından gülen tatlı su solcuları, liboşlar, salon (poster) Atatürkçüleri, aslan sosyal demokratlar bile bakınız şu sıralar kara kara düşünmeye başladılar. Cumhuriyetin geldiği ya da getirildiği vahim tablo karşısında gerçekten de başlarına gelenlerden ve geleceklerden ötürü “du bakalım n’olcak” demekten vazgeçtiler geç de olsa!
Siz hocam!
Türkiye’nin sevgi ve saygı duyduğu Yılmaz Büyükerşen…
Eskişehir deyince akla ilk gelen isim. Büyükerşen deyince akıllara ilk Eskişehir çağrışımı yapan isim. Bu ülkenin en yüce makamına CUMHURBAŞKANLIĞINA yakıştırılan isim. Ülke insanının yüzde ellisinden çoğunun o makama layık görüp yüreklerinde sımsıcak köşe ayırdığı isim. Parti içindeki ayak oyunları ile Cumhurbaşkanlığının önüne son anda geçilen ve ülke kaderinin tamamen değiştirilmesine suskun kalan isim. İstenmeyen tüm bu sonuçların oluşmasına vesile olanları tarih karşısında halkına açıklamaktan, şikâyet etmekten çekinen siz Hocam! Neden geç kaldınız bu vahameti görüp dillendirmekte?
Evet bu ülkenin Milli Mücadele kahramanlarına, en başta da ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ayan beyan küfür ediyorlar artık. Giriniz internete bakınız yüreğiniz dayanırsa yapılan hakaretlere. Nice karanlık beyinli yobaz, nice padişah özlemcisi, nice ortaçağ tavşanı artık zerre kadar çekinmeden ona ve tüm Cumhuriyet değerlerine kuduzlar gibi salyalarını akıtarak küfrediyorlar. Peki, engel olan ya da olacak makamlar nerede? Atatürk’ün partisiyiz diye bizlerden oy isteyenler nerede? Bakın artık kendi genel başkan yardımcılarını dahi koruyamaz durumlara geldilerse bizim yıllardır söylediklerimizin doğruluğunun teyidi değil midir bu süreç?
Neredeydiniz Hocam?
Şarkıda olduğu gibi “neden başınızı öne eğdiniz” Hocam şimdiye kadar? Oysaki herkesin bildiği sloganın günü geldiğinde gerçekleşeceğini tarih defalarca öğretmişti insanoğluna.
“Susma, sustukça sıra sana gelecek” demişti ileriyi gören aydınlar, yurtseverler. Neden Hocam, neden geç kaldınız?
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
Türkiye’nin en zengin ailesi!
 
Celal Öngel köşe yazımızın altına farklı bir yorum yapmış saygın okurlarımız. Katılıp katılmamak sizin tercihiniz elbet…
                                             ***
Ekonomist Dergisi; Türkiye’nin En Zengin 100 Ailesi Araştırmasını yayınladı. Koç Ailesi, 8 milyar doların üzerinde servetle zirvedeki yerini korurken, Şahenk Ailesi 7-8 milyar dolar arası servetle ikinci sırada yer aldı. Genel verilere göre halen Türkiye’de 79 bin dolar milyoneri bulunuyor.
Artık bunların Cumhuriyete ve laikliğe ihtiyacı yok!
Burjuvazinin (sermayenin) artık Cumhuriyete ihtiyacı kalmadı. Sermaye birikimini yaptı emperyalistlerle eklemlendi. ABD’nin pompaladığı biçimde; (İslam’ı saptırarak) insanları biat geleneğine teslim eden yönünü tespit etti ve bunu dibine kadar kullanıyor. Yani artık Cumhuriyet, yani eşit yurttaş var mı kısacası? Dağlar, ovalar, ırmaklar, kıyılar, limanlar ve bilumum maddi varlıklar sermayenin.
İşçi sınıfına emekçi halka tavsiye edilen durumunu kabul edip boyun eğmesi ve bilmem ne tarikatının karanlıkları içinde kaybolması…
 
 
OZANCA
 
Kanın toprağa katanımız var
Bayrağın altında yatanımız var
Destanlar kaynağı vatanımız var
Yurdumun en büyük bayramı bugün…
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi