Bilindiği gibi kentimizdeki bazı bulvar ve caddelerin ismi değiştirildi. Buna göre Yılmaz Büyükerşen'in adı Üniversite Caddesine, Nabi Avcı'nın adı ise Gençlik Bulvarı'na verildi
Bilindiği gibi kentimizdeki bazı bulvar ve caddelerin ismi değiştirildi. Buna göre Yılmaz Büyükerşen'in adı Üniversite Caddesine, Nabi Avcı'nın adı ise Gençlik Bulvarı'na verildi. Anbarlar Sokak'ın adı ise Behiç Erkin olarak değiştirildi. Türk demiryolculuğunun babası olan Behiç Erkin'in adının önemli bir caddeye verilmesi güzel bir şey. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı kahramanı olan Behiç Erkin, Eskişehir'deki ebedi istirahatgâhında rahat rahat uyuyabilir. Torunları onların kurduğu Cumhuriyetin kıymetini biliyor çünkü. Her ikisi de bilimadamı olan Yılmaz Büyükerşen ve Nabi Avcı'nın da adlarının ölümsüzleştirilmesi güzel bir şey. Umarım – politikacı oldukları için değil – sadece bilimadamı veya sanatçı oldukları için isimlerinin sokaklara verildiği değerli isimlerimiz çoğalır. Aslında CHP'li meclis üyeleri rahatlıkla Büyükerşen'in adını bir caddeye verebilirdi. Fakat bu durumun Büyükerşen tarafından kabul edilmediğini öğrendik. Sayın Büyükerşen – Haklı olarak – bu kararın ancak oy birliği ile alınması durumunda kendisini memnun edeceğini belirtmiş. "Haklı olarak" diyorum çünkü oy çokluğuyla alınan böyle bir karar, sonu gelmez münakaşalara neden olurdu. Bunun üzerine harekete geçen CHP'li üyelerin, AK Partili mevkidaşlarının kapısını çaldıkları zaman, AK Partililerin gözlerinin ışıldadığını tahmin edebiliriz. Tabii AK Partililer, "Büyükerşen'in adını kabul ederiz ancak, bizi de biraz motive edin" demişler. Böylece de Eski Milli Eğitim ve Kültür Bakanımız Nabi Avcı'nın da adı bir bulvara verilmiş oldu. Bana kalırsa Nabi Avcı, oy birliği şartını ileri süren Yılmaz Büyükerşen'e ne kadar teşekkür etse azdır. Sayesinde adı önemli bir bulvara verilmiş oldu çünkü...
Tabii Behiç Bey'in adının bir caddeye verilmesine kimsenin itiraz ettiğini zannetmiyorum. Zira – Atatürk'ü istisna tutuyorum – ölmüş politikacılardan kimse korkmaz. Korkulan politikacılar Büyükerşen gibi görevinin başında olanlardır...
Adalet de olmaz kalkınma da
Gazetelerin önemli gelir kalemlerinden olan resmi ilanların adaletli bir şekilde dağıtılmadığı bilinen bir gerçek. Üstelik basının tek sorunu da bu değil. Daha önce memleketimizde kendi kağıdımızı ürettiğimiz için, gazeteler büyük sorunlar yaşamazdı. Fakat 'Dünyanın kıskandığı' ülkemiz bugün basit bir kese kağıdı bile üretemiyor. Böyle olunca da döviz üzerinden kağıt sakın alınıp, gazete ve dergiler böyle çıkarılıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi şimdi resmi ilan ücretlerinin, gazetelerin vergi borçlarına sayılması gündeme geldi. Türkiye'de halktan yana gazetecilik yapmak çok zor. Buna bir de mali baskılar eklenince durumun ne kadar zor olduğu anlaşılır. Elbette gazeteler de bir ticari kuruluştur ve her ticari kuruluş gibi vergilerini ödemeli. Ancak basın ilan kurumunun 'yandaş' gazetelere kepçeyle paralar aktarırken, muhalif gazetelere kaşıkla vermesi de gözden kaçmamalı. Üstelik resmi ilanlara, dövizdeki artışa orantılı bir zam da yapılmadı. Devletimiz ne kağıt konusunda gazeteleri destekliyor ne de resmi ilanları adil bir şekilde dağıtıyor. Bu durum muktedirlerin borazanlığını yapmayan gazetelerin üzerindeki baskıyıbir misli artıracaktır. Ve şunu unutmayın; basının baskı altında olduğu bir memlekette demokrasi de adalet de kalkınma da olmaz...
Bu ilk şehidimiz değil
Irak'ın Erbil kentinde görev yapan Türk diplomat Osman Köse, düzenlenen bir terör saldırısı neticesinde şehit oldu. Elbette akla ilk gelen şüpheli Amerikalıların pek sevdiği terör örgütü PKK. Ancak söz konusu saldırının faillerinin FETÖ, İŞİD veya bir başka terör örgütü olduğu anlaşılırsa da şaşırmayız. Teröristlerin yakalanacağına inanıyorum.Ancak bu terör örgütünün arkasında hangi yabancı istihbarat şirketinin bulunduğu ayrı bir tartışma konusu.
Mersinli Osman Köse şehit edilen ilk diplomatımız değil. Daha önce özellikle Ermeni terör örgütleri diplomatlarımıza yönelik kapsamlı saldırılar düzenlemişlerdi. Rahmetli Özal zamanında bu teröristlerin üzerine gidilmiş, teröristlerin inlerine girilmiş ve yaptıkları hainliklerden dolayı cezalandırılmaları sağlanmıştı. Hükumetimizin de aynı kararlılıkla terör örgütlerinin üzerine gideceğinden şüphe etmiyorum. Osman Köse'nin Allah şehâdetini kabul etsin. Bütün Türk Milletinin de başı sağolsun...