Nabi Avcı, bize en yakın (iç içe olduğumuz) kent olan Bileciklidir.
AKP’nin, Eskişehir milletvekili olarak yıllardır ilk sırada seçilen önemli bir ismidir. 4+4+4 uygulamasının mimarı olarak bildiğimiz Sayın Avcı yıllardır sürdürdüğü Milli Eğitim Bakanlığı yerine bu dönem Kültür ve Turizm Bakanı olarak hükümette bakan olarak görev almaktadır. Yirmi beş yılını Milli Eğitim camiasında beden eğitimi öğretmeni olarak sürdürmüş bir eğitimci olarak; 4+4+ 4 uygulamasına asla sıcak bakmadığımı, önümüzdeki yıllarda bu uygulamanın yaratacağı toplumsal sıkıntıları bazı yazılarımda vurgulamıştım dilim döndüğünce. Kendilerinin Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemlerde bir konu hakkında sürekli yazılar yazdığımı da anımsatmadan geçemeyeceğim. 2009-2010-2011 yıllarında “Türkçe Olimpiyatları” adı altındaki saçma organizasyon bu kentimizde yapılmıştır. 2010 yılından bu yana bu kentte yerleşik düzen yaşam sürdüren bir Eskişehirli olarak 2010 ve 2011 yıllarında yapılan etkinlikleri çok iyi anımsamaktayım. Yıllarca sürdürdüğüm televizyon programlarımdan da, beş yıldır köşe yazıları yazdığım gazete köşemden de hiç ama hiç bıkmaksızın yazdım. Dedim ki; “Türkçenin olimpiyatı olmaz baylar ve bayanlar! Çünkü Türkçe evrensel bir değildir…” Hiçbir dil evrensel değildir aslında ve hiçbir dilin olimpiyatı söz konusu değildir. Bu organizasyonlar da Fethullah Gülen’in reklamının dışında hiçbir halt değildir. Fethullah yağdanlıklarından gani gani tepkiler aldığım o dönemde şunu çok isterdim! Bu kentin milletvekili, bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı olan Sayın Bakanımız bir dönüşüm yaparak; hocam seni tebrik ederim. Eskişehir’de binlerce öğretmenimizin (hele ki Türkçe- Edebiyat öğretmenlerinin) gıkının çıkmadığı bu konuyla ilgili olarak yaptığın doğru tespit için yürekten kutlarım…
Maalesef en az üç dört yazıma Fethullah yağdanlıklarının tepkileri dışında, iktidar kanadından yana da arzu ettiğim destek gelmedi…
Aynı Bakanımızın, şimdi de tarihi bir öğretisini paylaşmak istedim bu yazımda. Esenler Belediyesi tarafından Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen Yusuf Has Hacib Kültür Sanat Sezonu açılış töreninde konuşan Sayın Avcı tekbir atan topluluğa hitaben bakınız neler söylemiş…
***
Binlerce yıllık kültürümüzde, tekbirin slogan olarak kullanılması yoktur. Bu, son zamanlarda çıkan bir adet ama hoş bir adet değil.
Binlerce yıllık kültürümüzde, tekbirin slogan olarak kullanılması yoktur. Yani bir arkadaşımızın çıkıp “tekbir” diye bağırması, sonra diğer arkadaşlarımızın herhangi bir slogan atıyor gibi tekbir getirmesi, bizim kültürümüzün estetiğine ve milletimizin geleneğine uymuyor. Bu, son zamanlarda çıkan bir adet ama hoş bir adet değil. Tekbir getirelim ama milletçe, 350 yıldan beri, nasıl bayram sabahlarında hep beraber huşu içinde getiriyorsak, öyle tekbir getirelim. Öyle getirdiğimiz zaman tekbir gerçekten çok derinlere nüfuz ediyor.
Aksi takdirde, herhangi bir slogana dönüştürme tehlikesi var.
Allah muhafaza…
***
Kar tanesi, Yaradana kurban, Geceler ayaz, Gülistanda bir gül var, Abbas, Anamı özledim gibi nice güzel bestenin sahibi olan (canım arkadaşım) Kenan Erel de İstanbul’dan bu konu ile ilgili düşüncelerini paylaşmış. Şöyle demiş sanatçı arkadaşım; Nabi Avcı doğru söylüyor. Tekbir bayram sabahlarında barış ve kardeşlik için getirilir. Aksi şekilde bu günkü hali ile siyasi bir slogan gibi kullanılmaktadır…
***
Bu yürekli çıkışı için tüm kalbimle ben de teşekkürlerimi sunmak istedim Sayın Nabi Avcı’ya. Bir öğretmen olarak, eğitimci olarak, Cumhuriyet değerlerine kalben bağlı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak. Popülist politikalar belki kısa vadede bireysel kazanımlara sebep olabilir. Lakin uzun vadede toplumun değerlerinin alt üst edilmesine de sebep olabiliyor maalesef. Batılıların (emperyalist güçlerin desek daha doğru) İslam dinimizi terörle eşdeğer göstermek adına yaptığı tüm haysiyetsizlikler ortada iken; Ortadoğu’da aynı dinin mensubu olan Arap halkları hala “tekbiiir” naraları ile birbirlerinin gırtlaklarını kesip videolarda yayınlarken, Kültür Bakanımızın yaptığı açıklamayı cesurca ve tarihi buluyorum. Her ne kadar geç kalınmış bir açıklama olsa da, gerçekten kalben kutluyorum kendilerini…
Dinimizde o güzel bayramlar barış vesilesidir her şeyden önce. Bayram namazlarını kıldığımız o eski (güzel) günleri lütfen anımsayın. İleri gelen büyükler namaz bitimi insanları tek sıraya sokar ve sabırla herkes birbirlerinin bayramını kutlar sarmaş dolaş. Ve özellikle de küskün insanları çağırır yanına ve “haydin bakalım” diyerek onların barışmasını, kucaklaşmasını sağlar. İşte “dünyanın en güzel dini bizim dinimiz” dediğim o günler aşkına Nabi Beyin bu açıklamasını yürekli buluyorum gerçekten.
Bizim ayrışmaya değil, birleşmeye ve barışmaya acilen ihtiyacımız olduğu böylesi günlerde devletin üst kademesindeki insanlardan bu tür anlamlı vurgular cılız da olsa umut vericidir.
Birleştiren insanlara helal olsun demek de, vatanını milletini seven her duyarlı insanın görevidir…
SİZİN SESİNİZ
Afganistan gerçeği!
Yazar Yücel Özdemir’in tespitleri ne güzel ve yerinde bakınız…
Afganistan’da bir ailenin günde ortalama 2 doların altında bir gelirle yaşamını sürdürdüğünü…
İkiz Kulelere yapılan 1 Eylül saldırılarından sonra, ABD'nin NATO'yu da alet ederek yaptığı İşgal için harcanan 900 milyar dolar olduğunu…
Bu paranın, 30 milyon Afganistanlıya bölündüğünde kişi başına 30 bin dolar ettiğini…
Afganistan’ın 2013 yılı milli gelirinin sadece 20,31 milyar USD
ve fert başına düşen yıllık gelirin de sadece 160,00 USD olduğunu,
Afgan savaşında harcanan paraların Afgan halkına yardım olarak verilmesi durumunda, kişi başı yıllık gelirlerinin yaklaşık 3.000,00 USD olabileceğini biliyor musunuz?
OZANCA
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun… Cahit Sıtkı TARANCI