Mutsuzluk

Lütfen yürürken ya da aracınızla trafikte seyrederken şöyle gözlemci bir eda ile etrafınıza daha doğrusu insanların yüzlerine bakın…

22 Şubat 2022 08:30
A
a
Sütiş Eskişehir
Lütfen yürürken ya da aracınızla trafikte seyrederken şöyle gözlemci bir eda ile etrafınıza daha doğrusu insanların yüzlerine bakın…
 
Mutsuzluğun bu kadar çoğaldığı, insan suretlerine yerleştiği bir dönem görmedim.
 
İnsanların bu kadar düşünceli, dikkat çekecek kadar fazlaca insanın bu kadar donuk ifadelere sahip olduğu bir sürece tanık olmadım.
 
Çünkü satın alma gücümüz diplerde, yaşam alanımız fazlaca daralmış durumda. 
 
Ak Parti savunucuları daha doğrusu siyasetin vicdan ve adaletten daha fazla sirayet ettiği bir kısım var ki, içinde bulunduğumuz ekonomik koşulların çok kötü olmadığını, bizim şükürsüz ve siyaseten serzenişte bulunduğumuzu iddia etmeye çalışıyor. Lakin bu çabaların yaşadığımız hayatın gerçeklerini değiştirmeye yetmediği ortada.
 
Sürekli geçmişten, gecelik enflasyon rakamlarının 4 haneli sayılara ulaşmasından, gaz ve yağ kuyruklarından dem vuran kitle bana göre bugünün koşullarının bal gibi farkında ama bu durum işlerine gelmediği için anlamazdan geliyor. Sürekli o argümanlarla bir savunma, bir kıyas haline geçiyor. Ama bu kıyasın fayda getirmediği de ortada.
 
Bakın o sıkıntıları inkar edecek halimiz yok. Kimse o yokluk günleri ya da gecelik enflasyon krizleri yaşanmadı diye aksi bir iddiada da bulunmaz. Ama kimse de o yokluk günlerde açlıkla, günde 3 öğün yiyeceği yemekle sınanmadı!
 
O yokluk ile bu yokluk arasında dağlar kadar fark vardı.
Fakirlik diz boyuydu. İnsanlar sobalı evlerde otururdu. Sağlık sistemi sorunluydu. Parası olan istediği pek çok şeyi bile rahatlıkla bulamazdı. Eyvallah.
 
Ama fakir insanlar bile sebze, meyve konusunda ya da sofraya koyacağı yemek için böylesi arada kalmaz, zorlanmaz, en azından beslenmek adına kaygı duymazdı.
 
Hatta şimdi ütopik geliyor ama tek maaşla geçinilen evlerde toplu-aylık alışverişler yapılırdı. Dahası peynir, patates, soğan, yağ gibi pek çok temel ihtiyaç çuvalla, teneke ile alınır ve bir maaş bunları sağlamak için yeterli gelebilirdi.
 
Çok iyi hatırlarım 20 kiloluk peynir tenekelerini, yağ tenekelerini ve o diz boyu fakirliğe rağmen en azından tavuk, yumurta gibi pek çok gıdanın sofraya zorlanmadan girdiğini…
 
Şimdi ise yumurta alırken korkar, bırakın tenekeyi kilo ile peynir almaktan imtina eder hale geldik. İnsanlar kırmızı ete, tavuğa, balığa lüks gözüyle bakmaya başladı.
 
Pazara gidip yemeklik sebze almak, marketten bakliyat alabilmek için ufak tefek indirimleri kollar ve yürekleri sıkışır hale geldi.
 
Yani en temel, en insan, ihtiyacımız olan şeyi beslenmeyi beceremiyoruz.
İnsanlar sağlıklı beslenemiyor, sadece doyuyor… Bu çok acı, bu siyaset fanatizmine kurban edilemeyecek kadar vahim bir tablo.
 
Açlıktan ölmemenin yaşamak sayıldığı, dünyanın her yerinde enflasyon var diye bu konuda şikâyet edilmemesini bekleyen kara düzene el insaf diyorum yahu, el insaf!
Bakınız hayali olmayan insan ölüdür. İnsan hayalleri ile yaşar. Yaşadığı zamandan da huzur, mutluluk ve haklı olarak konfor bekler.
 
Eşek gibi çalışıyorum arada dinleneyim, bunca çabalıyorum bari çocuğuma rahatlıkla harçlık verebileyim diye düşünür.
 
Başını sokacak bir 4 duvar, ayağını yerden kesecek bir araba almak ister.
 
Emekli olunca biraz rahat ederim, ikramiyemle de bir yazlık alırım diyende vardır.
 
Ama bunların hepsi artık ütopya, bunlar yani bu basit hayaller bile çok çok uzak şeyler…
 
En üzüldüğüm ise hadi ev, araba geçtik ama tatile gitme, sinemaya tiyatroya gitme, dışarıda yemek yeme, üstüne başına hiçbir şey alma, evde montu çıkartma doğalgazı kısık kullan. Elektrikli alet kullanma, kış sebzeleri ucuzmuş gibi tüm sebzeleri mevsiminde ye, kışın domates, yeşillik kullanma diye düşünen bir zihniyetin bir de kendini Müslüman beni dinsiz yerine koyup bana kul hakkı üzerinden fetva vermesi yok mu? İşte buna kahroluyorum.
 
Sizin anlayacağınız sokaklar, caddeler ve insanın olduğu her yerde mutsuzluk bir seçenek değil zaruriyet haline gelmiş. Hayalleri kaygılarla yer değiştirmiş insanların zil takıp oynamasını beklemesin kimse.
 
Hatta bu mutsuzluğun yansıması da beni ayrıca endişelendiriyor.
Bu kadar sıkışmış, bu kadar kaygılı ve stresli bir toplumun ister istemez suç oranına da bir yansıması olacağını 3 yaşındaki çocuk bile tahmin eder. 
 
Tüm ülkede yaşanan asayiş olaylarındaki artış ise bunu doğrular gibi.
Korkarım daha çok kavga, daha çok dolandırıcılık, daha çok yaralama, cinayet ve daha çok icra dosyası ile sanırım ülkenin daha çok adliye binasına, daha çok cezaevine ve daha çok güvenlik personeline ihtiyacı olacak.
 
Ama boş verin bu dertleşme yazısını.
Ekonomimiz çok iyi, biz abartıyoruz, dünya ülkeleri içinde en iyi durumda olan bizi nasıl olsa…
 
 
 
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
Çiftelerli 22 Şubat 2022 10:06

Ölümcül bi enflasyon var var böylesi görülmedi

6 6 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi