AK Parti hükümeti, yıkılan stadyumun alanına Millet Bahçesi yapıyor. Şu an için ‘güzel bir nefes alanı’ olarak görünüyor. Umuyorum bittiğinde de aynı yorumu yaparız. Söz konusu yatırım için isim tartışması yapılıyor ve bu noktada cılız bir istek köpürtülmek isteniyor. Neymiş efendim? Millet Bahçesinin adı Recep Tayyip Erdoğan olsun! Tabii ki olabilir, bunda garipsenecek bir durum yok. Ancak Eskişehirli ne istiyor? Bunu soran oldu mu? O bahçe Eskişehir’de yaşayanlarınsa, “bahçenin adı illa Erdoğan olsun” şeklinde yapay, sistemli bir gündem oluşturmak ne kadar doğru? Bakın, ben size doğru olanı söyleyeyim. Yıkılan stadyumun adı neydi? Atatürk Stadyumu’ydu öyle değil mi? Peki, yeni stadyumun adı ne? Adı yok! ‘Yeni stadyum’ diyoruz. Atatürk adı ısrarla verilmiyor. O halde, ya yeni stadyumun adını Atatürk yapacaksınız; yapmıyorsanız da yıkılan Atatürk Stadyumu’nun yerine yapılan Millet Bahçesi’nin adını, Atatürk koyacaksınız. İsterseniz Eskişehirlilere de sorun. Cevap, Atatürk olacaktır!
İlk olarak Odunpazarı yaptı
Covid-19 salgınının insanların yaşam şeklini değiştireceğinden artık kimsenin şüphesi yok. Her alanda köklü bir dijitalleşme, sosyal mesafe, maske, daha çok ev, daha sağlıklı beslenme, daha az alışveriş, daha çok tasarruf, toplu organizasyonlardan uzak durma, vesaire… Bu saydıklarımın tümü, şu an gerçekleşiyor ve yakın gelecekte büyük olasılıkla kalıcı hale gelecek. Bu noktada Eskişehir’de de belli başlı değişiklikler yaşanıyor. Belirgin ilk değişiklik Odunpazarı Belediyesinden geldi. Belediye, Covid-19 tedbirleri kapsamında parklara ‘sosyal mesafeli banklar’ yerleştirmeye başladı! Belediyenin kendi atölyelerinde üretilen banklar, ilk olarak, Emek Mahallesinde yer alan Türkiye-Azerbaycan Kardeşlik Parkı’na yerleştirildi. Her bir bankta sadece 2 kişi oturabilecek ve iki oturak arasında gözle görülür bir mesafe olacak. Güzel uygulama; diğer belediyelerin de örnek alıp hızla hayata geçirmeleri gerekiyor.
AK Parti geçen hafta iyiydi
AK Parti, geçtiğimiz hafta, gözle görülür bir biçimde gaza bastı. İlçe ziyaretleri, kamuoyuna yapılan açıklamalar-bilgilendirmeler, vesaire… Mesela AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay Çifteler’e gitti, “Çifteler’in sosyal konut sayısını 100’den 205’e çıkarttık” şeklinde müjde verdi. Bir müjde daha veren Günay, “Eskişehir’de yağlı tohumlu bitkiler desteği kapsamında 2 bin 219 üreticiye 15 milyon 333 bin lira, besi desteği kapsamında 638 yetiştiricimize 1 milyon 314 bin lira ödenecek” dedi. Bunun yanı sıra Çifteler Belediye Başkanı Kadir Bıyık tarafından hayata geçirilen Sakaryabaşı Projesi hakkında bilgi aldı. Yetmedi, tarım işçilerinin yanına gitti, sorunları çözmek adına aldığı notları Ankara’ya iletti. AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan da ilçelerdeydi. Özellikle Çifteler ziyaretinde Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirerek, seçimden önce verilen sözlerin tutulmasını istedi. AK Parti Tepebaşı İlçe Başkanlığı da, Başkan Hakan Çizmelioğlu öncülüğünde çocuklar için uçurtma şenliği düzenledi. AK Parti’yi bu hafta ‘hareketli’ gördüm, ‘iyi’ buldum. Bu çalışma temposunun giderek artmasını diliyorum; tüm milletvekilleri ve tüm teşkilatlarıyla tabii…
Başkanlar umutlu
TÜİK, Nisan ayı sanayi üretim verilerini açıkladı. Şöyle ki: Türkiye’nin sanayi üretimi, Nisan ayında, yıllık bazda yüzde 31,4 azaldı. Aylık bazda ise yüzde 30,4 gerileme yaşandı. Sanayinin alt sektörlerine baktığımızda, 2020 yılı Nisan ayında, madencilik ve taşocağı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,5 gerilerken, imalat sanayi sektörü endeksinin ise yüzde 33,3 azaldığı görüldü. Ayrıca elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörünün endeksinde de yüzde 14,9 azalma olduğu ortaya çıktı. Görüldüğü üzere tablo pek iç açıcı değil. Bu tablonun oluşmasında Covid-19 salgının payı büyük. Peki, bundan sonra ne olacak? EOSB Başkanı Nadir Küpeli ile ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş gelecekten umutlu. Her ikisi de şu görüşte ortaklaşıyor: “1 Haziran itibariyle geçilen normalleşme süreci, sektörel toparlanmayı başlattı. Toparlanma hali kalıcı olursa, istatistikler düzelir. Türkiye güçlü bir ülke, bu zor günleri de atlatacaktır.”
Biz utanıyoruz, ya onlar?
Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de, kayıt dışı çalışan sayısının haddinden fazla oluşudur. Bu da şunu gösterir: Ekonomi oldukça zayıf ve insan onuruna yakışmayan bir kölelik sistemi işliyor. Kayıt dışı çalışan meselesini derinleştirip çocuk işçiliği özelinde rakamlara baktığımızda da, yürek parçalayan bir vaziyet çıkıyor karşımıza. İYİ Parti İl Başkan Yardımcısı Ekrem Koca, kayıt dışı çocuk işçiliği konusundan utanç rakamlarını toparlamış. Şöyle ki: “Türkiye’de 2 milyona yakın çocuk işçi bulunuyor. TÜİK’in verilerine göre çocuklar, Türkiye’de nüfusun yüzde 28’ini oluşturuyor. İşsizlik, ekonomik kriz, diğer sosyo-iktisadi koşullar çocuk işçiliğini büyütüyor. Sadece 2018 yılında çocukların işgücüne katılım oranı yüzde 21’e yükseldi. TÜİK’in yayınladığı bir ankette çocuk işçilerin yüzde 41,4’ünün ‘hane gelirine katkıda bulunmak’, yüzde 28,7’sinin ‘hanenin ekonomik faaliyetine yardımcı olmak’ amacıyla çalışmak zorunda bırakıldıkları ortaya çıktı. Yine ortalama 5 çocuktan 4’ü, kayıt dışı işçi olarak çalıştırılıyor.”
Ne diyelim? Şu hale bakınca biz utanıyoruz. Ya asıl utanması gerekenler?
Mustafa Başak kim?
Son haftalarda politika iyiden iyiye hızlandı. Özellikle Gelecek Partisi ile Deva Partisi, teşkilatlanma çalışmaları için ciddi mesai harcıyor ve bu partilerin liderleri, zaman zaman etkili sayılabilecek açıklamalarda da bulunuyor. Öyle ki, bu açıklamalara, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bizzat cevap veriyor. Peki, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun genel başkan olduğu Gelecek Partisi ile geçmişte bakanlık ve başbakan yardımcılığı yapan Ali Babacan’ın lideri olduğu Deva Partisi Eskişehir’de hangi çalışmaları yapıyor? DEVA Partisi, etkili isimler olan Ahmet Edip Uğur ve Mehmet Şanver’le beraber Eskişehir’deki görüşmelerini hızlandırdı. Gelecek Partisi’nde de ciddi bir gelişme yaşandı. Partinin Eskişehir İl Başkanlığına Mustafa Başak getirildi. Başak’la beraber Gelecek Partisinin il başkanı sayısı 57’ye yükseldi. Şimdi, kamuoyunun sorduğu soru şu: Mustafa Başak kim? Pek bilinen bir isim olduğu söylenemez. Tavsiyem, hızla teşkilatını kurmalı ve kamuoyuna kendini tanıtmalı.
Jale Nur Süllü kaygılı
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevaplaması istemiyle, Arap ülkeleri uyruğuna tabi vatandaşların Eskişehir’den edindiği arazi ve konutların miktarı ile ilgili yazılı soru önergesi vermişti ve şunu eklemişti: “Eskişehirliler olarak endişeliyiz!” Bakan Kurum’dan Süllü’nün sorusuna cevap geldi. Şöyle ki: 52 adedi ana taşınmaz, 850 adedi konut olmak üzere 902 adet taşınmaz yabancı uyruklular tarafından satın alınmış. Arap uyruklulara satılan arazilerde ilk sırayı 278 bin 671 metrekare ile Filistin ve 129 bin 559 metrekare ile Irak alıyormuş. Katarlılar ise Çifteler’de 65 bin 5 metrekare tarım arazi satın almış. Konutta ise, en çok konutu 567 tane ile Iraklılar almış. İranlıların aldığı 50, Afganlılar ise 32 konut almış. Bakandan gelen bu rakamlar üzerine Süllü, Eskişehir’de huzur kaçmasın, rant odaklı satışlarla şehrin dokusu bozulmasın” diyerek kent adına kaygılandığını bir kez daha vurguladı.
Evet, biz yaptık!
Hakikaten büyük imkanlar verilse, Türk bilim insanları büyük buluşlara imza atacaklar. Niçin mi? Son gelişmeyi aktarayım size. InnowayRG bünyesinde çalışan Prof. Dr. Ayhan Olcay, Prof. Dr. Serdar Baki Albayrak, Doç. Dr. Mehmet Faruk Aktürk, Onur Yolay, Mehmet Cengiz Akbülbül ve Sinem Yetim tarafından geliştirilen Far-UVC isimli sistemle, artık, ameliyathane ve toplu yaşam alanlarında ultraviyole ışıkları kullanılabilecek. Böylelikle, özellikle son dönemde tüm dünya ve ülkemizde etkili olan Covid-19 salgınının, bu ve bunun gibi ortamlarda yayılmasının önüne geçilmesi hedefleniyor. Daha anlaşılır bir ifadeyle aktarmam gerekirse, dünyada ilk defa, insanlar, UVC ışığı açıkken ameliyathane, yoğun bakım anjiyografi ve toplu alanlarda çalışıp gezebilecek; UVC ışığının açık olması da, Covid-19’u söz konusu alanlarda işlevsizleştirecek. Şimdi bu sistem bir hastanede uygulanmaya başladı. Çalışmalar tamamen bittiği vakit, Türk bilim insanları, dünyaya yeni bir buluş kazandırmış olacak.
FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA
Çifteler Belediye Başkanı Kadir Bıyık: Bakın vekilim, tam şuradan metroyu başlatıp Organize Sanayi Bölgesine kadar götüreceğiz. Çiftelerli 3-5 işçi var, onlar için planladık.
AK Parti Milletvekili Emine Nur Günay: Hmmm… Sen bunu bir de Celalettin Kesikbaş’a göster, o da böyle bir şeyler söylüyordu diye hatırlıyorum.
BİR TWEET
METİN NURULLAH SAZAK
Tarihi şan ve şerefle dolu Jandarma Teşkilatımızın 181. kuruluş yıldönümünü tebrik ediyor, aziz vatanımızın bekası için mücadele ederken şehadet şerbeti içen tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
DÜNYA İNSANLARI
Almanya’nın Hamm kentinde çekilmiş bir fotoğraf… Sanatçılar, sağlık çalışanlarının Covid-19’la mücadelesini insanların fark etmesi için onları ‘Süpermen’ olarak resmetmiş. Zira civardan yürüyen çocuklu bir çift, dikkatle Süpermen’e bakıyor…
AFİŞ
BEKLENMEYEN ŞAHİT
1957 ABD yapımı film, ürettiği onlarca yapıtla sinemanın en zengin ilham kaynaklarından biri olan Agatha Christie’nin yazdığı bir hikayeden uyarlanıyor. Film, cinayetle suçlanan bir adamın duruşmasını beyaz perdeye yansıtıyor. Ünlü avukat Sir Wilfrid Robarts, sağlık problemleri nedeniyle mesleğine ara verdiği bir dönemde, ortaya çıkan bu dava için işine geri döner. Sanık, daha öncesinde tanıştığı ve avukatlığını yaptığı Leonard Vole isimli bir adamdır. Bu adam zengin ve dul bir kadını, Emily French’i öldürmekle suçlanıyordur. Vakti zamanında Leonard’a deliler gibi aşık olan French, ölmeden önce mirasındaki en önemli varisi olarak Leonard’ı atamıştır. Haliyle tüm deliller tutarlı bir şekilde Leonard’ın katil olduğundan yanadır. Altı dalda Oscar’a aday gösterilen filmin yönetmen koltuğunda efsane isim Billy Wilder oturuyor.
KARİKATÜR
AKRAM BAKHRAMOV